Chen Ning

Sinciang Üniversitesi Uygur Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu, Uygurca ismi Mihray olan Çinli akademisyenin Çin’de geniş yankı yapan araştırmasını okurumuzun dikkatine sunuyoruz.

Adım Chen Ning, Jinan Üniversitesi Sınır Bölgelerinde İletişim ve Yönetim Enstitüsü'nde misafir araştırma görevlisiyim. Şu anda, Şanghay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi'nde doktora öğrencisiyim. Urumçi'de doğup büyümüş bir Sincianglıyım. Üniversiteye giriş sınavına başvururken tüm hayatımı etkileyecek bir karar verdim: Uygur dili ve edebiyatı bölümünde okumayı seçtim. Sinciang Üniversitesi Uygur Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldum. 10 yıldan fazladır bu kararımı izliyorum. Bir de Uygur ismi aldım: Uygur adım Mihray!

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MECBURİ HİZMETİ

Seçtiğim bölüm nedeniyle, tecrübe kazanmak için bir yıl boyunca Sinciang kırsalındaki ilkokullarda öğretmenlik yapmam gerekiyordu. Bu sayede güney Sinciang'ın kırsal bölgelerinde zengin bir deneyim yaşadım. Sinciang'ın güneyini Gobi çölü kapsar. Vahalarla bezenmiş çöl, her yere dağılmış haldedir. Bu durum güney Sinciang'ın nüfusunu ve ekonomisini etkiliyor. Güney Sinciang'da nüfus hızla artıyor. Bu nedenle Gobi çölündeki birkaç vahanın taşıma kapasitesi gitgide azalıyor. Sinciang'daki kalkınma, yaşam alanının sınırlılığı nedeniyle bir darboğaza girip, iş bulma büyük bir sorun haline gelince insanlar dışarıda iş aramaya yöneldi. Buna ek olarak, dini radikalizm ve terör 1990'larda Sinciang'a sızmaya başladı. Tüm etnik gruplardan bölge halkı fiziksel ve psikolojik acılar çekti. Terör, nispeten geri kalmış olan ekonomiye daha da zarar verdi.

ÇİN ATASÖZÜ: BALIK VERME BALIK TUTMAYI ÖĞRET

Gönüllü öğretmenliğim sırasında Kaşgar'da yoksulluk çeken bir ilçe fark ettim, daha fazla bilgi edinmek için oraya yalnız gittim. Köylülerin evlerinde kaldım, ihtiyaçlarını öğrenmek için kapı kapı dolaştım. İnternetten köy için bağış kampanyası yürüttüm. Çocuklar için kıyafet, kırtasiye malzemeleri ve kitap topladım.

Üniversitede son sınıftayken, gençliğin cesurluğuyla, gönüllü öğretim ve bağışlarla sorunların çözüleceği düşüncesindeydim. Çin'de bir atasözü vardır: "Bir adama balık vermektense balık tutmayı öğretmek daha iyidir." Tecrübem de "balık vermenin", yani gönüllü öğretmenliğin ve bağışların rolünün bölgenin uzun vadeli kalkınmasında çok sınırlı olduğunu gösterdi. İstihdam sorununun çözülmesi için "balık tutmayı öğretmenin" önemini fark ettim.

Yüksek lisans yaparken Turfan'da bir köye dil pratiği yapmak için atandım. Sinciang Kırsal Emek Kaynakları hakkında anket için yerel çalışanlara kapı kapı dolaşarak bilgi toplamalarında yardımcı oldum. Bu çalışma da istihdam sorununun önemini anlamama çok yardımcı oldu.

AVUSTRALYA’DAN SİPARİŞ RAPOR

Doktoram için araştırma yaparken, Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün (ASPI) Nisan 2020'de yayınladığı "Satılık Uygurlar: 'Yeniden Eğitim,' Zorla Çalıştırma ve Sinciang Ötesinde Gözetim" başlıklı bir rapora rastladım. Uydu görüntüleri, Çin belgeleri ve basında çıkan haberler gibi birtakım verilerle, Çin hükümetinin Özerk Bölge dışında iş sağlama politikasını, "zorla çalıştırma"nın ve sözde "yeniden eğitim kamplarının" bir uzantısı olarak karalıyordu.

Bu raporu okuduğumda Sinciang'daydım. Şok oldum ve raporda bahsedilen bölgenin benim memleketim olduğuna inanamadım. "Zorla çalıştırma" suçlaması, sadece Sinciang’ı kötülemenin konusu değil, aynı zamanda ahlaki olarak da kabul edilemeyecek bir davranış. Sinciang’da doğmuş büyümüş bir doktora öğrencisiydim, bu yüzden gerçeği profesyonel ölçülerle nesnel olarak keşfetme fikri, tıpkı penceremden görülen Tanrı Dağı’nın Bogda Zirvesi gibi kafamda belirginleşti.

DR. NİLÜFER GAYRET İLE BİRLİKTE ARAŞTIRDIK

Dr. Nilüfer Gayret ile fikir birliği yaptık. Suçlamaları nesnel olarak saptamak için Guangzhou'ya gittik. Altı saatlik bir uçuştan sonra, denizden çok uzak olan Urumçi'den sahil şehri Guangzhou’ya geldik. Uçaktan iner inmez tüm gücümüzle çalışmaya başladık. Her ikimiz de eğitim ve iş için memleketimiz Sinciang'dan ayrılma deneyimine sahiptik. Yaptığımız bir saha çalışmasıydı. Sinciang yurttaşlarının çalışma koşullarını ve gurbetteki yaşamlarının tüm yönlerini dikkatle inceledik.

Guangdong eyaletinde, Sinciang'dan gelen azınlık etnik gruplardan işçileri istihdam eden beş şirketi (Avustralya raporunda belirtilen iki şirket dahil) araştırmak için grup görüşmesi, derinlemesine görüşme, katılımcı gözlemi ve diğer yöntemleri kullandık. Sinciang'dan gelen 474 işçiyle görüştük. Uygur, Kazak, Kırgız ve Tacik 70 işçi ile ayrı ayrı mülakat yaptık. Mülakat yapılan kişilerle kendi anadillerinde konuştuk. Ayrıca, Sinciang’dan gelen işçilerin günlük çalışmalarını ve işyerindeki yaşamlarını da gözlemledik.

KENDİ İSTEKLERİYLE GELDİKLERİNİ SAPTADIK

Araştırmamız, söz konusu beş şirkette Sinciang'dan gelen tüm işçilerin, zorla gönderilmedikleri, çalışmak için kendi istekleriyle Guangdong Eyaletine geldikleri sonucunu saptadı. 

Bu şirketlerde çalışmayı seçmelerinin birçok nedeni vardı. Daha yüksek gelir elde etmek, çocukları için daha iyi eğitim sağlama isteği, yeni beceriler edinmek, kadınlar için statü yükseltmek, ufuklarını genişletmek ve döndüklerinde daha yüksek yaşam standardı sağlamak gibi

Görüşme sırasında gözlerimiz ve kulaklarımız bize dokunan birçok şeye de şahit oldu. Beni en çok etkileyen, 20'li yaşlarının başında Hotanlı bir Uygur kızın azmiydi. Üretim bandında çalışıyordu ve makinede yazılan İngilizceyi okuyamadığı için İngilizce öğrenmeye karar vermişti. Her gün yeni kelimeleri bir kağıda yazıp cebine koyuyordu ve her fırsat bulduğunda kelimeleri tekrar ediyordu. Genç işçilerin hepsi de çok çalışkandı. Kimisi bilgisayar öğrenmek istiyor, kimisi kuaförlük, kimisi yemek yapmayı öğrenmek istiyor. Gelecekle ilgili hayallerinden bahsettiklerinde gözlerindeki ışığı görebiliyordum.

Kırgız bir kadın bize, kendisinin ve kocasının Guangdong'da ayda 9 bin yuandan fazla kazandığını ve ilçelerinde 87 metrekarelik bir ev satın aldıklarını söyledi. Sonuç olarak, geçmişte neredeyse imkansız olan hayallerini gerçekleştirip, kızlarını üniversiteye gönderebileceklerdi.

Bir Kırgız kadın görüşme sonrası bizimle özel olarak iletişime geçti. İşten çıkarmalar olup olmayacağını bilmek istiyordu. Kadın ve eşi, yaşlı ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için işlerine çok bağlıydılar. İşini kaybetmekten korkmaktaydı.

ŞANGHAY’DAKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ KANITLADI

Rapor yayınlandıktan sonra Şanghay'da bir üniversitede okuyan Sinciang’dan bir kız öğrenci benimle iletişime geçti. Raporumuzda bahsedilen çiftin odasını görünce çok duygulandığını çünkü çocukken anne ve babasının Guangzhou'da çalıştığını ve aynı odada yaşadığını söyledi. Şimdi o kız büyümüştü ve Şanghay'da bir üniversitede okuyordu. Bu kızın paylaşımı, Siniciang dışında çalışmaya gitmenin, onlara daha güzel bir gelecek sağladığı fikrinin kanıtıydı. 

Sincianglı işçilerin, daha fazla para kazanmak için çalışmaya devam etmek, kendi işlerini kurmak için memleketlerine dönmek ve Guangdong eyaletine yerleşmek gibi üç farklı hedefe sahip olduklarını saptadık. 

Görüşmecilerime nezaketleri ve güvenleri için çok teşekkür ederim. Çalışmalarını, hayatlarını ve geleceğe dair umutlarını bizimle çekinmeden paylaştılar.

Sinciang'daki farklı etnik gruplardan çalışanları dinledik ve şirket yöneticileriyle etkin bir şekilde iletişim kurduk. Her şirket araştırmamız sırasında bize en fazla desteği verdi ve talebimiz üzerine görüşmelerde yöneticiler bulunmadı.

Her şirketin, herhangi bir şirketin genel güvenlik sisteminden farklı olmayan bir güvenlik sistemine sahip olduğunu gözlemledik. Ayrıca atölyeye, kantine ve yatakhaneye özgürce girdik ve tanıştığımız Sincianglı işçilerle rastgele görüştük. İşletme yöneticilerinin Sinciang'daki tüm etnik grupların çalışanlarına büyük saygı duyduğunu saptadık. Atölyede etnik kökeni farklı işçiler diğer işçilerle birlikte çalışıyor. Örneğin bazı kadın çalışanlar çalışırken pembe elbiseler giymiş ve saçlarını toka ile toplamışken, bazıları geleneksel giysilerini giyip başörtüsü takmıştı.

Başarılı yönetimin özünün, insancıl özen olduğunu söyleyen bir yöneticiden çok etkilendim. “Çalışanlara insancıl özenin gerekleri yapılırsa, liderlik karmaşık bir şey değildir” dedi. Nitekim, bazı işletmeler, aile koşulları hakkında bilgi almak için her yıl Sinciang'daki çalışanlarının memleketlerini ziyaret ediyorlar. Sinciang’dan gelen işçilerin her yıl aileyi ziyaret izni var. Şirketler, çalışanların inanç ve geleneklerine saygının gereğini yapıyorlar. Ramazan ve Kurban Bayramı kutlamaları için çalışanlarına istenen düzenlemeleri yapıyorlar. İşçiler, bayramları boyunca geleneksel kostümler içinde şarkı söyleyip dans ettikleri fotoğraflarını paylaştılar.

HAN KÖKENLİ İŞÇİLERDEN 10 GÜN FAZLA İZİN HAKKIMIZ VAR

Bir Uygur işçi, "Bayramımızı kutlamak için bu yıl bir gün izin ve 5 bin yuan ikramiye aldık. Kasaptan üç koyun aldık, yahni, erişte, pilav ve kebap pişirdik. Ayrıca bol bol meyve aldım. Herkes bayramını kutladı. Memleketimdeki salgın nedeniyle bu yıl oradaki insanlar iyi bir kutlama yapmadı. Bayramın tadını burada çıkarabildiğimiz için çok şanslıyız." dedi.

Başka bir Uygur işçi, "Yöneticiye önceden söylediğimiz sürece memleketimize tatile gidebiliyoruz. Çalışma takvimi bizim ihtiyaçlarımıza göre ayarlanıyor. Azınlık işçiler çok fazla tatil yapmak istediği için sırayla gidiyoruz. Hepimiz aynı anda gitsek fabrikanın işleyişi etkilenecektir. Biz Sincianglı işçiler Han kökenli işçilere göre on gün daha fazla izin hakkına sahibiz. Her yıl 30 gün iznimiz var. Mesafe çok uzak olduğu için, genellikle uçakla akrabalarımızı ziyaret ediyoruz."

Sincianglı işçiler inanç özgürlüğüne, dillerini ve kendi alfabelerini kullanma hakkına, ikametgahlarını seçme hakkına sahipler. Beş şirkette işe helal yemek sunmak için aşçılar alınmış.

GUANGZHOU ŞİRKETLERİ SİNCİANGLI İŞÇİLERDEN MEMNUN

Şirket yönetimlerine Sinciang'dan gelen azınlık işçileri hakkında ne düşündüklerini de sorduk. Yöneticilerin gözlemleri ve saptamaları şöyle: Çok çalışkanlar, ileri teknolojili işleri çok çabuk öğreniyorlar, istikrarla ve sabırla çalışıyorlar. Bir görevde en az 6 ay çalışıyorlar, çoğu üç yıl çalışabiliyor. Bu süreler, Çin’deki çalışanlar açısından oldukça yüksektir.

Araştırmadaki beş şirketin tümü, tüm çalışma yasalarına tam olarak uyuyor ve tüm azınlık çalışanların işçi haklarını tam olarak koruyorlar.

BATININ İFTİRASI TAMAMIYLA ÇÜRÜTÜLDÜ

Rapor yayınlandıktan sonra bu kadar ilgi göreceğini beklemiyordum. Toplumun tüm kesimlerinden gelen ilgi ve destek için çok minnettarım. Sinciang'dan pek çok arkadaşım bana özel mesajlar gönderdi: "Sonunda, biri Sinciang halkının kendi hikayesini anlatıyor. Batı'nın bize karşı iftirası, bu sefer tamamıyla çürütüldü." 

Bir Sincianglı olarak yaşadığım her şeyin batı medyasında anlatılarından farklı olduğunu biliyorum. Yalanlar, bizi şaşırtıyor ve kızdırıyor. Batı'nın Sinciang anlatısının insan haklarıyla değil, jeopolitik çıkarlarla ilgili olduğunu düşünüyorum. Biz genç akademisyenler olarak algı yaratmak için savaşmıyoruz, sadece gerçeği profesyonel ölçülerde ve nesnel bir şekilde sunmayı umuyoruz.

KUŞAK VE YOL BİZLERİ BULUŞTURUYOR

Şanghay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi'nde doktora öğrencisi olarak memleketimi ve raporumuzu Türk medyasında tanıtma fırsatına sahip olmak benim için büyük bir onurdur. Türkiye'nin Batı medyasının süzgecinden kurtulup Çin gerçekleriyle yüz yüze tanışabilmelerini umuyorum. Tarihi İpek Yolu'nun iki ucundaki güzel ülkelerimizin, çağdaş “Kuşak Yol Girişimi”nde buluşması her iki halk için de fayda sağlayabilir.

Bu yazıyı Aydınlık için çeviren: Necati Demircan/Şanghay Üniversitesi Küresel Çalışmalar Enstitüsü Doktora öğrencisi

Aydınlık