Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ocak ayı başında Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Genel Kurulu’nda Türkiye’nin 225.4 milyar dolar ihracat yaparak yeni bir rekora imza attığını açıkladı. Yapılan açıklamada ihracatın 2021 yılına göre yüzde 32.9 oranında arttığı ifade edildi. Miktar bazında ihracat 174 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu veriler ihracatta Cumhuriyet tarihi boyunca gelinen yeni rekor seviyeleri gösteriyor. İhracatın niteliğini ve Türk ekonomisine etkisini daha yakından incelemek için önce TİM’in açıkladığı verilere bakalım.

İHRACATTA REKORLAR TAZELENDİ 

TİM’in 2021 yılı ihracatı ile ilgili yayınladığı bültende ihracatın niteliği ile ilgili daha fazla detaylı bilgiye ulaşmak mümkün. Küresel tedarik zinciri kırılırken, tedariki ayakta tuttuklarına dikkat çeken TİM Başkanı İsmail Gülle, şu değerlendirmeleri yaptı: “Lojistik sorunlar yaşanırken coğrafyalar arasında bağlar kurduk. Dünyada finansmana erişim problemleri yaşanırken biz kendi çözümlerimizi ürettik. Dünya devleri ürünlerini gönderemezken biz alıcıların kapısına kadar ulaştık. ArGe merkezi sayısı 1.254'e ulaştı. Tasarım merkezi 338'e Teknopark sayısı 73'e, organize sanayi bölgesi sayısı 332'ye çıktı. Küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmayı lehimize çevirmeyi bildik. Böylece ihracat hanemize 25 milyar dolar artı değer kattık.”

&&&

TİM bültenine göre 2021 yılında 26 sektör ihracatını artırdı. 29.3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren otomotiv endüstrisi sektörü ilk sırada yer alırken, 25.3 milyar dolara ulaşan kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü ikinci ve 22.4 milyar dolara ulaşan çelik sektörü üçüncü oldu. Sektörel anlamda en dikkat çekici artışlar ise geçen yılın aynı ayına göre ihracatını 9.7 milyar dolar artıran çelik, 7.1 milyar dolar artıran kimyevi maddeler ve mamulleri ve 4.1 milyar dolar artıran demir ve demir dışı metaller sektörlerinde yaşandı. 2021 yılında ihracatçılar 229 ülke ve bölgeye ihracat yaparken 184 ülkeye ihracatı artırma başarısı gösterdi. Tüm bu veriler bize AK Parti hükümetinin ihracat seferberliğinde başarılı olduğunu ve Türk ekonomisinin üretim gücünün yüksek olduğunu gösteriyor.

ÜRETİMİN VE İHRACATIN İTHALATA BAĞIMLILIĞI

Şimdi madalyonun diğer yüzüne bakalım; ihracatın niteliği ve kalitesine bakalım. İhracatta kırılan rekorlara rağmen ham madde ve ara mal ithalatının yüksek olması ve üretimin büyük oranda bu kalemlere bağlı olması dolarizasyonu, enflasyonu artırıyor. Ayrıca üretimin mevcut yapısı cari açığın artmasına da sebep olan unsurlardan birisidir. İthalatta en önemli kalemi enerji ürünleri oluşturuyor. Son 3 yıla bakıldığında her yıl ortalama 40 milyar dolarlık enerji ürünleri ithal edilmiş. Enerji ürünleri ithalatın yaklaşık olarak yüzde 25’ini oluşturuyor. Ne yazık ki elimizde ihraç edilen malların ne kadarında ithalatın payının olduğunu hesaplayan kesin veriler yok. İthalatın üretimdeki doğrudan etkisini gösteren üç temel gösterge bulunuyor; ihracatın ithalatı karşılama oranı, ‘Dahilde İşlem Rejimi’ verileri ve OECD’nin hesapladığı ‘İthalatın İhracat İçindeki Payı’ verisi. Bu üç göstergeyi birlikte değerlendirdiğimizde ihracatın dışa bağımlılığı konusu daha net olarak ortaya çıkıyor.

İHRACATIN İTHALATA BAĞIMLILIĞINI ÖLÇMENİN YOLLARI

İhracatın ithalatı karşılama oranı (İİKO) ülke ekonomisinin dış ticaret performansını gösteren ölçütlerden biri olarak önemlidir. Türkiye’nin İİKO’su 2021 yılında 0.83 (yüzde 83)’e yükseldi. Dünya İİKO ortalaması 1.03. Dünyanın büyük ihracatçıları olan Çin’in İİKO oranı yüzde 1.16, Güney Kore’nin 1.14, Almanya’nın 1.19 seviyesinde bulunuyor. Bu ülkeler hem dış ticaret fazlası veriyor hem de yüksek katma değerli ürünler üretiyorlar. Türkiye’nin İİKO’sunun dünya ortalamasının oldukça altında kalması cari açığın yüksek olmasında temel etkenlerden birisidir.

‘Dahilde İşlem İzni Teşvik Belgesi’ alınarak yapılan ihracat tutarlarını izleyerek ihracatta ithalatın payını belirli ölçülerde görmek mümkün. Toplam ihracatın yaklaşık olarak yüzde 50’si ‘Doğrudan İşleme Rejimi’ (DİR) ismi verilen sistemle gerçekleştiriliyor. Bazı sektörlerde özellikle teknoloji ağırlıklı sektörlerde bu oran yüzde 75’lere yaklaşırken gıda gibi sektörlerde yüzde 50’lerde DİR kapsamında ihracat yapıldığı görülüyor. DİR ihracatın ithalata bağımlılığı konusunda bize önemli bir ipucu veriyor. DİR verileri her ay Resmi Gazete’de yayınlanıyor.

&&&

OECD İhracatın İçindeki İthal Ürün (import content of export) (İİİÜ) verisi başka bir ölçüt olarak kullanılıyor. Bu ölçüte göre İİİÜ oranı yüzde 16.5 ki bu oran Almanya (yüzde 20.3), İtalya (yüzde 22) gibi ülkelerden daha düşük. TCMB’nin 2019 yılında yayınladığı ‘Üretimin İthal Girdi Yoğunluğu’ başlıklı makalesinde OECD verisi temel alınarak ihracatta ithalatın payının sanıldığı kadar yüksek olmadığı ifade edilmiş. Fakat raporun sonuç bölümünde OECD verilerinin diğer verilerle birlikte yorumlanmasının doğru olacağı ve yapılan ihracatın düşük katma değer sağladığının altı çizilmiş. TCMB uzmanları ithal girdi oranın Türkiye gibi ülkelerde yakından takip edilmesi gerektiğinin altını çizmişler. 

&&&

Yukarıda yazan verilere ve ölçütlere ek olarak şirketlerin üretim maliyetlerinin dikkate alınmasında yarar var. Yapılan ihracatta enerji, lojistik gibi diğer değişkenleri dikkate almamız gerekiyor. Enerji ithalatının ve dolayısıyla bağımlılığının yüksek olduğu Türk ekonomisinde yapılan ithalatın dolaylı rolünün göz önünde tutulması gerekiyor.

Sonuç olarak Türk ekonomisi ulaştığı yüksek ihracat/GSYİH oranına rağmen (yüzde 30) cari açık vermeye devam ediyor. 225 milyar dolar ihracata karşılık 271 milyar dolar ithalat yapıldı. Yukarıda yazan ölçütler çerçevesinde ihraç edilen ürünlerde yapılan ithalatın en azından yüzde 2530’unun kesin olarak ithal girdilerle karşılandığı anlaşılıyor. Diğer yandan yapılan yüksek ithalat Türk ekonomisinde üretimin önemli oranda ithalata dayandığını bize gösteriyor. Dolayısıyla geçen ay içinde ilan edilen ithal ikamesini teşvik için Kredi Garanti Fonu’ndan sağlanan 23 milyar TL tutarında destek paketi olumlu bir adımdır. Fakat bu kredi güçlü bir ithal ikamesi politikası ve köklü bir yapısal değişim için yeterli değildir. Hem tutar olarak hem kapsam olarak bu paketin genişletilmesi gerekiyor. İİKO’nun 1.00 ve üstü bir seviyeye yükseltilmesi yani ithalatın azaltılarak ihracatın ithal ikamesi ile üretimin sağlanması gerekiyor. Üretim planlı ve yüksek katma değeri hedefleyen, ihracata değil kalkınmaya yönelik olarak gerçekleştirilmelidir. Ayrıca dış ticaret açığı verdiğimiz en büyük iki ticaret ortağımız olan Çin ve Rusya’ya ihracat seferberliği için strateji geliştirilmelidir.


Serhat Latifoğlu

Aydınlık

Kaynakça;

https://data.oecd.org/trade/importcontentofexports.htm

https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/526e82f776fe4c98bd1d780e2acdfd57/en1906eng.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE526e82f776fe4c98bd1d780e2acdfd57mGmht09

https://tim.org.tr/tr/haberlerihracattatumzamanlarinrekorukirildi