Eski milletvekili Umut Oran, Kanal İstanbul ÇED raporuna itiraz ederek dilekçesini bakanlığa sundu. ÇED raporunda projeden hangi tür taşınmazın etkileneceğinin net olarak belirlenemediğinin itiraf edildiğini söyledi. Oran, bu durumda proje maliyetinin 75 milyar TL’den fazla olacağını belirtti

AYDINLIK / ANKARA

Eski İstanbul Milletvekili Umut Oran “Kanal İstanbul” projesiyle ilgili ÇED raporuna 34 maddelik itirazda bulundu. Oran itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verdi.

CHP’li Umut Oran, proje ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu kabul etmesi üzerine, 34 plakalı İstanbul’a 34 madde halinde itiraz dilekçesi hazırladı. Oran, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurdu.

‘FATİH’TEN AVCILAR’A BAŞTAN İNŞA EDİLİR’

Dilekçesinde ÇED raporunda yer alan ve satır aralarına gizlenmiş olan bazı kritik olası gelişmelere yer veren Oran, Proje için toplamda 66,6 milyon metreküp beton kullanılacağına, bu kadar betonla istenseydi İstanbul’a 5 katlı 10 daireli 148 bin yeni bina yapılarak Fatih’ten Avcılar’a kadar kentin yeni baştan inşa edilebileceğine dikkat çekti.

Oran, ÇED raporundaki, “Projeden etkilenecek tarım arazilerinin miktarı ve bina/yapıların sayısı, projenin inşaat aşamasından önce yapılacak harita ve kamulaştırma işlemleri sırasında belirlenecektir” ifadelerine dikkat çekerek projenin halen birçok eksiği bulunduğunu belirtti. Oran “Bu saptama karşısında proje için 75 milyar TL maliyet açıklanmış olması kamuoyunu yanıltmıyor mu? Bu durumda proje maliyeti 75 milyar TL’nin çok üzerine çıkmayacak mı” ifadelerini kullandı.

‘BATI İSTANBUL ADASINDA GÜVENLİK SORUNU VAR’

Oran’ın itiraz dilekçesinde dikkat çektiği noktalardan bazıları şöyle:

Proje için İstanbul’un 30 yıllık molozuna denk düşen hafriyat mı yapılacak?

TEM otoyoluna Kanal İstanbul inşaatı için günlük olarak 816 hafriyat kamyonu dahil olacak ise bunların yaratacağı trafik terörünü nasıl önleyeceksiniz?

Deprem ve tsunami anında kanaldan geçiş eşzamanlı olarak nasıl kapatılacaktır?

1979’da Boğazda bir tanker günlerce yanmıştı. Boğaziçi’nden çok daha dar olan bu kanalda kazaya nasıl müdahale edilecek, gemi enkazları nasıl kaldırılacaktır?

Oluşturulacak Batı İstanbul adasındaki 56 milyon insan doğal felaket veya radyoaktif serpinti durumunda köprülerden geçiş nedeniyle nasıl tahliye edilecek?

Karadeniz’deki deniz seviyesinin 5 santimetre düşecek, Marmara’nınki ise 23 santimetre yükselecek olması nedeniyle İBB’ye ve vatandaşlara hangi desteği sunacaksınız?

Proje için 13,4 milyon metrekare mera alanı bozuldu, neden yeni mera alanları yaratmadınız?

Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi için risk araştırması neden yapılmadı?

Yatırımcının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaması durumunda söz konusu silahlı güvenlik personeli yabancı uyruklulardan mı teşkil edilecektir?

‘MONTRÖ TEK GÖRÜŞLE GEÇİŞTİRİLMİŞ’

Oran, dilekçesinde Kanal’ın Türk Boğazları Montrö Sözleşmesi’ni nasıl etkileyeceği konusunda ÇED raporunda ayrıntılı değerlendirme olmadığına dikkat çekti: “ÇED raporunun 628 sayılı bölümünde Montrö Antlaşmasına üstünkörü biçimde atıf yapılmış. Kanalın gerçekleşmesinin, sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenlemeyen aynı zamanda KaradenizMarmara ve Çanakkale bölgesinde bir güvenlik rejimi de tesis eden, Montrö Sözleşmesine etkisi için neden sadece Eski Danıştay Üyesi, Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Ali Kurumahmut’un görüşü ile yetinilmiştir? Bu konuda Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve/veya Genelkurmay Başkanlığından görüş alındı mı, alınmadıysa neden? Ulusal savunmamızla doğrudan ilgili bir konuda bunu yapılmamasının yaratacağı vahim sonuçlar nasıl önlenebilecektir?”

“Kıyıdaş olmayan devletlere ait savaş gemileri Kanal İstanbul yoluyla Karadeniz’e çıkabilecek mi? Montrö Sözleşmesinin omurgası olan Türk Boğazlarının bütünlüğünü bozarak, değiştirebilecek süreçlere karşı bir planınız var mıdır?”

‘NEDEN KANALI SEÇSİNLER?’

“ÇED raporunda, ‘Uğraksız olmayan bir geçişin Kanal İstanbul yoluyla yapılmasının zorlanması ve önemle tavsiye edilmesi, Boğazlardan denizden geçiş ve ulaşım özgürlüğü ilkesinin açık bir ihlali olacaktır’ denilmesi karşısında yabancı bayraklı bir gemi ücretsiz Boğaz geçişi dururken neden ücreti karşılığında Kanal İstanbul’dan geçecek, bu konu neden açıklanmıyor?”