ODESSA’yı mayınlayan Ukrayna, zincirlerinden boşalan serseri mayınları gizledi. NATO'nun bunu, Karadeniz'e girmek için kullanabileceği değerlendiriliyor.

TEVFİK KADAN

Ukrayna, uluslararası hukukun bütün normlarını çöpe atarak Karadeniz güvenliğini ciddi şekilde tehdit edebilecek bir hamle yaptı. Odessa açıklarını “otomatik mayınlarla” dolduran Ukrayna Ordusu, akıntı nedeniyle zincirlerinden boşalan bazı serseri mayınları ise gizledi. Tehlikeyi farkeden Rusya, tüm kıyıdaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Rusya Federal Güvenlik Bürosu (FSB)'nun Halkla İlişkiler Birimi tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: “Rusya tarafından özel bir askeri operasyonun başlatılmasının ardından Ukrayna Donanması, Odessa, Özi, Çornomorsk ve Yuzhne limanlarına ve açıklarına yaklaşık 420 eski tip mayın tarlası oluşturdu. Bu mayınlar 20. yüzyılın ilk yarılarında üretildi. Fırtınalı koşulların başlamasıyla birlikte denizin dip ankrajlarına bağlanan kablolarda kopmalar meydana geldi. Karadeniz'in batı kesiminde mayınlar, rüzgar ve akıntıların etkisiyle serbestçe hareket etmeye başladı.”

'İSTANBUL BOĞAZI' UYARISI

FSB açıklamasında İstanbul Boğazı’nın da risk altında olduğu belirtildi. Açıklamada, “Ukrayna'nın listelenen liman bölgelerinde güneye doğru yüzey akıntılarının baskın olduğu göz önüne alındığında, mayınların İstanbul Boğazı'na ve Akdeniz havzası sularına sürüklenme ihtimali göz ardı edilmez.” denildi.

Ukrayna’nın denize mayın döşemesinin uluslararası anlaşmaların ihlaline neden olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin bir kez daha uluslararası hukukun temellerini tamamen hiçe saydığını ve Avrupa Birliği (AB) vatandaşları da dahil olmak üzere insan hayatını hiçe saydığını gösteriyor.” vurgusu yapıldı. Açıklamanın sonunda ise, “Rus Donanması'nın Karadeniz Filosu, mayın tehlikesini dikkate alarak 18 Mart 2022 tarih ve 116 sayılı ilgili kıyı uyarısını yayınladı.” denilerek, mayın tehlikesinin resmi kayıt altında kamuoyuna aktarıldığı bildirildi.

Rusya’nın Soçi Limanı yöneticisi V. Rumyantsev imzasıyla 18 Mart'ta yayınlanan uyarıda ise, “Rusya Hidroloji Kurumu tespitlerine göre Ukrayna tarafından Odesa, Oçakov, Çernomorsk ve Yujniy liman bölgelerinde döşenen mayınlar fırtına yüzünden çıpalarından kurtularak kontrolsüz şekilde hareket etmeye başlamıştır. Mayın sayısı tahmini 420 civarında. Mayınlar ‘YM’ ve ‘YRM’ tipinde. Mayınlar batı Karadeniz bölgesinde işlek ticari deniz rotaları üzerinde bulunuyor. Tüm gemi kaptanlarının dikkatine. Bölgede hayati tehlike söz konusu.” ifadeleri kullanıldı.

Rusya tarafından Karadeniz sularındaki serseri mayın tehlikesi karşısında uluslararası NAVAREA sistemi üzerinden “Coastal Warning” (Sahil Uyarısı) resmi duyurusu da yayınlandı.

ESTONYA GEMİSİ BATMIŞTI

Rusya'nın “serseri mayın” iddiasını, 3 Mart'ta Estonya'ya ait bir ticari geminin Odessa açıklarında batması da oldukça kuvvetlendiriyor. Panama bayraklı Helt tipi bir kargo gemisi, patlama sonucu batmış ve 4 mürettebat hayatını kaybetmişti. Geminin sahibi Tallinn merkezli Vista Shipping Agency'nin Genel Müdürü Igor Ilves, yaşananların nedeni olarak deniz mayınından şüphelendiklerini açıklamıştı. Aynı dönemde Ukrayna Deniz Kuvvetlerinin Karadeniz'in kuzeybatı kesimini sivil seyrüsefere kapattığını açıklaması da, mayınlama ihtimalini gündeme getirmişti.

Diğer yandan Ukrayna, mayın iddialarını reddetmeyerek, mayınlamanın Rusya tarafından yapıldığını ileri sürdü. Bazı uzmanlar Ukrayna'nın mayınlama teknolojisine sahip olmadığını iddia ederken, Türk mayın filosunun tecrübeli isimleri bu bilgiyi yalanladı: “Mayın dökmek için teknolojik bir gemi ve araca gereksiniminiz yok. Ufacık çıkarma gemisi, hatta balıkçı gemileri ile de bu işi yaparsınız. Mevkiyi doğru koyacak ve derinliği belirleyecek basit iskandil bile işinizi görür.”

ZİNCİRİNDEN BOŞANAN 1 SAATTE ETKİSİZ KALMALI

Uzmanlar, mayınlamanın ciddi bir sorumluluk yüklediğinin de altını çizdi. Mayınlama ile ilgili 1907 tarihli Uluslararası Lahey Konferansı'na atıf yapan uzmanlar, “serseri mayın” bırakmanın savaş suçu teşkil ettiğini belirtiyor. Konuyla ilgili verilen bilgiler şöyle:

“1907 yılında düzenlenen Uluslararası Lahey Konferansı’nda, deniz mayınlarının herhangi bir sebeple zincirinin kopması ve sürüklenmesi durumunda bir saat içinde etkisiz kalacak şekilde ayarlanabilir olması istendi. Buna göre konferansta alınan kararlarda, açık denizde otomatik olarak sürüklenen mayınların, bir saat içinde nötralize edilmesini sağlayan bir cihazla donatılması gerekliliği ve mayınlanan sahaların diğer devletlere diplomatik yollarla bildirilmesi zorunluluğu esası kabul edildi. Otomatik temaslı mayınların açık ya da iç denizlerde ticari gemi geçiş hatlarına yerleştirilmesi de yasaklandı. VIII. Lahey Sözleşmesi, Ocak 1910'da yürürlüğe girdi.

“38 devlet tarafından imzalanan Lahey Konferansı’ndaki hükümleri Çin, İspanya, Karadağ, Portekiz, Rusya ve İsveç imzalamadı. Osmanlı, Çanakkale ve İstanbul Boğazları girişlerinin müdafaasından mahrum kalmak istemediği için, İngiltere de mayın kullanımına kısıtlama getirilmesinin meşruiyet ve hakkaniyete uygun olmayacağı düşüncesi ile geneline ihtiyatî tedbir belirterek imzaladı. Bu hükümlere göre devam eden süreçte ülkeler mayınlarında tadilat yaptı, Osmanlı da bu yönde 'sautter harlé' model mayınları kullanıma soktu.”

Özetle; eğer bir devlet mayınlama yapıyor ise bu bölgeyi deklare etmeli ve zincirlerini kırdıklarında zararsız hale gelen demirli mayınları kullanmalı. Uzmanlar, deklerasyonun spesifik olmasının gerekli olmadığını belirtiyor. Buna örnek olarak da II. Dünya Savaşı sırasında Birleşik Krallık'ın detay vermeden sadece İngiliz Kanalı, Kuzey Denizi ve Fransa kıyılarını mayınladığını açıklaması gösteriliyor.

Şimdi Ukrayna'nın konu hakkında izahat vererek hangi bölgeye ne kadar mayın döktüğünü ve bunların kaçının serbest dolandığını söylemesi; rüzgar/akıntı durrumuna göre de arama sahası belirlenip bu mayınların imha edilmesi isteniyor.

UKRAYNA'NIN AMACI NATO'YU KARADENİZ'E SOKMAK

Ukrayna'nın serseri mayınlar ile ilgili mevcut tehdidi, NATO'nun Karadeniz'e girmesi için kullanabileceği değerlendiriliyor.

NATO kapsamında kurulan Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu2 (SNMCMG2), uzun yıllardır güney kanatta mayın temizleme görevi yürütüyor. NATO Mukabele Kuvveti'nin bir bileşeni olan bu grubun rolü, NATO sitesinde “acil bir operasyonel yanıt yeteneği sağlamak” olarak belirtiliyor. Geçen yıl komutasını Türkiye'nin yürüttüğü SNMCMG2, şu an İspanya liderliğinde bulunuyor.

Odessa'dan kopan mayınların Tuna akıntısı ile Romanya, Bulgaristan ve Türkiye gibi NATO üyelerini de tehdit etme ihtimali bulunuyor. Dolayısıyla Ukrayna'nın bu durumu NATO'yu davet etmek için kullanacağı, “sivil ticaretin güvenliği” için de kıyıdaşların NATO'ya baskı yapmasını isteyebileceği değerlendiriliyor.

I. VE II. DÜNYA SAVAŞI'NDAKİ MAYINLAR HALA DENİZLERDE

Mayınlar, günümüzde denizlerdeki önemli tehditlerden biri. 23 bin dolarlık mayınlar ile bugüne kadar çok sayıda savaş gemisi battı. ABD'nin de bugüne kadar batan 18 savaş gemisinden 16'sı aynı kaderi paylaştı. Şu an I. ve II. Dünya Savaşı'nda yerleştirilen mayınlar bile tam olarak temizlenebilmiş değil. NATO Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu1'in hala Baltık'ta mayın temizleme faaliyetleri yürüttüğü biliniyor.  I. Dünya Savaşı'ndan kalma bir mayın da 14 Temmuz 1942'de Atılay denizaltısının batmasına neden olmuştu. Atılay'ın gövdesinde 1.5 metrelik delik açan bu mayının, Gökçeada ile Gelibolu arasına dökülen ve Midilli kruvazörünün de çarptığı mayın hattının bir parçası olduğu değerlendiriliyor.

Aydınlık