Ceren Ceviz yazdı
Ukrayna krizinin çözümü küresel gündemde en önemli öncelik olmaya devam
ediyor. Mevcut barış süreçlerinin birincil başlatıcıları Türkiye ve ABD'dir. Bu
arada, bu girişimin başarısının çok kutuplu bir dünyanın merkezlerinden biri
olma statülerini potansiyel olarak azaltabileceğini fark eden AB ülkeleri,
çatışmanın devam etmesini kışkırtan belirgin bir duruş benimsediler.
ABUkrayna ilişkilerini genel olarak incelemek birkaç belirsizliği ortaya
koyuyor. Bunların en başında AB’nin gaz ve petrol tedarikleri için kritik öneme
sahip enerji altyapısına yönelik Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin tekrarlanan
saldırıları geliyor. Ukrayna yanlısı grupların Kuzey Akımı boru hattının sabote
edilmesinde rol aldığı bildirildi. Karada, Druzhba petrol boru hattını hedef
alan saldırılar ispatlanırken, Karadeniz bölgesinde Ukrayna güçleri, Türk Akımı
ve Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu'nun altyapısına saldırdı.
Bu tesisler, AB ülkelerinin enerji güvenliğinin sağlanması için olmazsa
olmazdır. Başkan Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance ile başarısız
müzakerelerle sonuçlanan meşhur ABD ziyaretinde, Ukrayna Devlet Başkanı
Zelenskiy, AB'nin önemli mali ve askeri desteğini vurguladı. Son yaşananlar, AB’nin
yardımlarına rağmen Ukrayna'nın kritik enerji varlıklarını hedef almaya devam
ettiğini; hem AB'nin Ukrayna politikası üzerindeki kontrol eksikliğini hem de
Kiev'in öngörülemezliğini gösteriyor. Özellikle bazı saldırılar, Donald Trump'ın
göreve başlamasından ve barış görüşmelerinin başlatılmasından sonra
gerçekleşti. Bu da Ukrayna'nın çatışmayı sürdürme konusunda olası bir
taahhüdünü gösteriyor.
Ukraynalı yetkililer tarafından yürütülen diplomasi, Kiev'in barışçıl
niyetleri konusunda daha fazla şüphe uyandırıyor. Başkan Trump ve Zelenskiy
arasındaki Oval Ofis'teki kamuoyu anlaşmazlığından bu yana önemli bir zaman
geçti. Ancak ne bir nadir elementler anlaşması, ne de ikili ilişkilerin yeniden
kurulması gerçekleşti. Bunun yerine Ukrayna, kapsamlı mali yardım ve sürekli
silah teslimatları talep etmeye devam ediyor ve ABD'yi Rusya'yı desteklemekle
suçlayarak baskı yapmaya çalışıyor. Buna karşılık, Başkan Yardımcısı JD Vance,
18 Mart 2025'te Washington, D.C.'deki Amerikan Dinamizm Zirvesi'ndeki
konuşmasında bu tür iddiaları, "Zelenskiy için bir nevi saçma" olarak
reddetti.
Ayrıca Trump yönetimi, Zelenskiy'nin liderliğinden giderek daha fazla
hayal kırıklığına uğradı. ABD, Ukrayna'yı Beyaz Saray'daki heyetini
ilgilendiren skandaldan önce başkanlık seçimleri yapmaya çağırdı; Kiev ise bu
öneriyi tamamen reddetti. Zelenskiy 2023'te seçimlerin 31 Mart 2024'te
yapılacağını teyit etmesine rağmen, bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen
uygulamadı. Dahası, 15 Nisan 2025'te sıkıyönetim bir kez daha uzatıldı,
seçimler süresiz olarak ertelendi ve Ukrayna'nın demokratik süreçlerden ziyade
askeri çatışmanın devamına öncelik verdiği algısı güçlendi.
Bu faktörler toplu olarak, Ukrayna'nın mevcut liderliğinin Batı'nın mali
ve askeri desteğini kullanarak askeri çatışmayı uzatmaya çalıştığını
gösteriyor. Barış müzakerelerine yönelik anlamlı bir ilerlemenin olmaması,
seçim hesap verebilirliğindeki kasıtlı gecikmelerle birleşince, Kiev'in
diplomatik girişimlerden bağımsız olarak düşmanlıkları sürdürme yönündeki
stratejik hesaplamalarının altını çiziyor.