Bildiğiniz gibi, Cumhuriyet Gazetesi, HDP/PKK ve Soros aleyhine yazılar yazdığı için yazarı Bartu Soral’ı önce sansürledi, sonra işine son verdi.

Üstelik bu olay, kendilerini Atatürkçü olarak pazarlayan bir kısım yazarın başını çektiği, utanç verici bir linç kampanyası eşliğinde gerçekleşti. Bu şekilde, Bartu Soral’ı

susturmak, söz söyleme ve kendini savunma hakkını elinden almak istediler. Bu çirkin sansür ve baskı karşısında, dayanışma sorumluluğunun bir gereği olarak, Sayın Soral’a

bir çağrı yaptım. Gasp edilen hakkının kullanabilmesi için arzu ederlerse benim köşemde yazabileceklerini söyledim. Kendisi bu çağrıya bir mektup ile yanıt verdiler. Sayın Bartu Soral’ın mektubunu şimdilik saklı tutuyorum, ileride bir gün izni olursa köşemde yer vereceğim.

BATICI/SOROSÇU KLİK GENİŞ İMKANLARA SAHİP

Bartu Soral, belirli zümrelerin tekelinde olduğu izlenimi veren basın dünyamıza benim gibi dışarıdan dahil olmuş bir isimdir. Bu tip “yeni” insanların en önemli avantajı, yıllara yayılan hatır gönül ilişkilerinin yükünü taşımamalarıdır. Eşe dosta ayıp olmasın diye gerçekleri söylemekten sakınmazlar.

Ancak, bu aynı zamanda bir dezavantajı da beraberinde getirir. Hasbelkader birine “gözünün üstüne kaş var” demeye görün, adeta özel olarak

organize edilmiş bir tepki ile karşılaşabilirsiniz. Karşınızdaki insanlar, kendi fikirlerini ifade etmekten ziyade, dahil oldukları (ya da olmaya çalıştıkları)

zümrenin hoşuna gidecek şeyleri söylerler. Özellikle daha çelimsiz olanları daha hırçındır, çünkü bu işin tetikçiliğini üstlenerek daha büyük ağabeylerin

gözüne girmeye çalışırlar. Bartu Soral olayı bize gösterdi ki Batıcı (ve özel olarak Sorosçu) klik Türkiye’de çok geniş imkanlara ve insan kaynağına sahiptir. Hiç tahmin etmediğimiz

kimselerin son derece içi boş argümanlarla Osman Kavala gibi şaibeli ilişkileri olan bir ismi savunmaya giriştiğini gördük. Bu durum, yurtsever Türk aydının önünde aşılması gereken

önemli sorunlar olduğunu, bu sorunları aşmak için de ciddi ve cesur bir çaba gerektiğini gösteriyor.

MÜTAREKE KAFASINA KARŞI DURMAK

Bugün, kendini Atatürkçü olarak pazarlayan zevat, 1919 senesinde yaşasa bu fikirlerle apaçık “Mütareke basınının” bir parçası olurdu. Dolayısı ile bize düşen, bu mütarekeci kafaya karşı durmak,

bugünün Yakup Kadri’leri, Ahmet Selahaddin’leri, Müslihiddin Adil’leri olmaktır. Bartu Soral örneğinde gördüğümüz gibi, hayli zor olsa da imkansız bir iş değildir. Soral’ın sergilediği

cesaret ve Batı güdümlü kafalar karşısında doğruları söyleme kararlılığı, hepimize özellikle de genç arkadaşlarımıza örnek olacak. Onun ileri sürdüğü fikirler karşısında konuşanların, demagoji ve

hakaret dışında bir şey üretemediğini görüyoruz. Milletimiz, onları ahbap sofraları bozulmasın diye ilkelerinden vazgeçen zayıf kişilikli insanlar olarak anımsayacak. Soral’ın ismi ise vatan, millet ve adalet davasına baş koyanların onur listesine yazılacak.

ÜÇ TİP ‘ATATÜRKÇÜ’

Değerli okuyucular, Memleketimizde her cereyanda olduğu gibi Atatürkçülük şemsiyesi altında da üç tip insan bulunmaktadır:

1 Atatürkçüler

2 Atatürkçü geçinenler

3 Atatürkçülerden geçinenler

Bunların arasında, üçüncü grup, özellikle dikkate şayandır. Bunlar, mesleği Atatürk’ü istismar ederek mevki ve para kazanmak olan kimselerdir ve doğal olarak gerçek Atatürkçülerden nefret

ederler. Çünkü, çirkin sanatlarını icra etmelerinin önündeki tek engel Atatürkçülerdir. Bartu Soral vakası da önemli oranda bu şemaya uymaktadır. Atatürkçülüğün ve yurtseverliğin uğradığı haksızlıklar karşısında sakın ola ümitsizliğe kapılmayın. Unutmayın, onlar güçlerini, arkalarını dayadıkları finans baronlarından, emperyalist güç odaklarından alıyorlar. Bizimse gücümüzün kaynağı, başta Türk milleti olmak üzere, tüm ezilen ulusların haklı davasıdır. Dünya değişiyor ve bu haklı dava her geçen gün zafere biraz daha yaklaşıyor. Emperyalistler tarafından başımıza bela edilen parazitlerin telaşı ve saldırganlığı da bundandır.


Gaffar Yakınca

Aydınlık