Gerçekleştirilen mekik diplomasisini Kıbrıs’ın iktidar partisi Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili Zorlu Töre Aydınlık’a değerlendirdi.

GARİP BALÇAK

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute dün mekik diplomasisinde beşinci günü tamamladı. Lute, önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı Nikos Anastasiadis sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı ile görüştü. Gerçekleştirilen mekik diplomasisini Kıbrıs’ın iktidar partisi Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili Zorlu Töre Aydınlık’a değerlendirdi. Töre, GKRY tarafının isteklerinin belli olduğunu ve bu isteklerin kabul edilemeyeceğini söyledi.

Töre, bugüne kadar görüşmelerde kabul edilen her şeyin Rumların lehine olduğunu fakat bugün Rumların bunları da kabul etmediğini söyleyerek şöyle konuştu: “Mekik diplomasisi her eylül ayının öncesinde veya Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun toplanması öncesinde yapılan diplomatik faaliyet. Ama bu defa ki biraz daha fazla oldu. Israrla müzakereleri başlatmak için ortak yol aranıyor. Fakat Rum tarafının istekleri belli. Rumların isteklerine olumlu cevap vermemiz mümkün değildir. Çünkü onlar Kıbrıs’ta Türk askerini istemiyorlar. Sonradan gelip Kıbrıs’a yerleşen Türkleri de istemiyorlar. Güç paylaşımında bugüne kadar kabul edilenlerin onların lehine olmasına rağmen şimdi bunları da reddediyorlar. Denizlerdeki doğalgaz zenginliğinde Türklere pay vermemek için de çalışıyorlar. Denizlerdeki egemenliği kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adası çevresindeki kararlı tutumunu farklı şekillerde kırmaya çalışıyorlar. Sonuç olarak Doğu Akdeniz’de bir Rum egemenliği kurup Türkiye’yi bölgeden çıkarmaya çalışıyorlar. Kıbrıslı Türklerin haklarını vereceğiz ama ileride vereceğiz diyorlar. Yani KKTC’nin haklarını görmezden gelmeye çalışıyorlar.”

‘RUMLARIN İSTEKLERİ KABUL EDİLEMEZ’

Töre, Rumlarla ortak devlet arayışının Rum egemenliğine yol açacağını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Bunlar kabul edilecek hususlar değildir. Rumlarla ortak devlet arayışı kesinlikle mümkün değildir. Bu tamamen Rum egemenliğine yol açacak bir arayış tarzıdır. Kıbrıs’ta iki ayrı halk iki ayrı devlet vardır. Türkiye’nin de hem Doğu Akdeniz’de hem de Kıbrıs Türkleri dolayısıyla ada etrafında hakları vardır. Kıbrıs’ta savaş çıkaran taraf RumYunan tarafıdır. Tazminat ödemesi gereken taraf da onlar olması gerekirken sürekli olarak Türkiye suçlanıyor. Sanki Kıbrıs Barış Harekatı’nı durup dururken yapılmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Türkiye’nin şu anki tutumu gayet nettir. Umarız ki Türkiye kararlı tutumunu sürdürecektir.”

‘RUMLAR AKINCI GİTMEDEN ANLAŞMAK İSTİYORLAR’

“KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tavizkar bir yapıya sahip. ‘Garantörlük tapu değildir’ diyerek Rumların iştahını kabartmıştır. Yönetim ve güç paylaşımı konusunda bazı mutabakatlar da sağlamışlardır. Sayın Akıncı’nın Cenevre’de sunduğu haritada Rumlara yine toprak ve mülkiyet bakımından tavizler vermiştir. Rum tarafı ‘Akıncı gitmeden bir anlaşma sağladık sağladık yoksa vay halimize’ diyor. Türkiye’nin Sayın Akıncı’nın politikaları hakkında düşündüklerini bilmiyorum ama farklılıklar vardır diye düşünüyorum. Kıbrıs’ta ortak bir devlet kurduk, fakat bu yürümedi. Şimdi yapılan müzakere şekilleri çok olumsuzdur. Fakat Rumların bu müzakerelere sürekli hayır demesi bizleri bugüne getirmiştir. Eğer 2004 yılında Rumlar Annan Planı’na evet deselerdi bugün Kıbrıs, Girit gibi olacaktı. Belki bu bir 10 yıl sonra olacaktı. Bu vesileyle de Rumlara Annan Planı’na hayır dedikleri için teşekkür ederim.”


Aydınlık