Türk milleti dünyanın en köklü ve en soylu uluslarından birisi, belki de birincisidir! Müşterek zekâsı en yüksek olan milletlerden birisi de Türk milletidir.

TÜRK’Ü ÇIKARIN TARİH KALMAZ!

Marx bile özel mektuplarında bu gerçeğin altını çizer. Nazi zulmü nedeniyle kendisine kucak açan Türkiye’de bilimsel faaliyetlerini sürdüren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın (19001991) sözleri oldukça anlamlıdır: “Samimi olarak söylemeliyim. Avrupalı Türk’ü sevmez! Hıristiyan olsanız bile sevmez... Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeği çok iyi biliyorlar: Tarihten Türk çıkarılırsa, ortada tarih kalmaz!” Günümüzde dünyadaki sömürünün nedenini en iyi tahlil eden ulus Türk milletidir. Türkler ABD karşıtlığında açık ara dünya birincisidir.

KENDİNİ BEĞENMİŞ KİBİRLİ KESİM

Şimdi eğitimli ve varlıklı kesimlerin sosyal medyada dolaştırdığı bir şema var: Seçim sonuçları kesinleşmiş: “İnce yüzde 30, Akşener yüzde 10, Aziz Nesin yüzde 60!” Siz bölücülüğü programınıza koyun ve çıkıp milletten oy isteyin! Aşağılık kompleksi içinde kıvranabilirsiniz ama bunu Türk milletine mal etmeye hakkınız yok! Türk milleti keskin zekâsı ile bu züppeleri top diye ayağında sektirir... Bu arkadaşlar malum gazeteleri okuyor, malum televizyonları seyrediyor. Okuma alışkanlıkları yok. Aziz Nesin’in hazin ve ibretlik hikâyesini anlatmak mecburen bize kaldı. Cengiz Özakıncı’nın “Derin Yahudi” adlı kitabının zahmet edip 152157 arasındaki sayfalarını okusunlar... Fazla değil, sadece altı küçük kitap sayfası! Çok sayıda başka kaynak da var!

İŞTE O UTANÇ DOLU YILLAR

Almanya’nın iki parça olduğu dönemde Batı Almanya, Amerika’nın sosyalist dünyaya karşı vitriniydi. Aziz Nesin de pek çok kez Batı Almanya’ya gidip Türk işçilerinin konuğu oluyor, söyleşilere katılıyor. Aziz Nesin 1970’lerde, kapitalist Batı Almanya’nın Türk işçilere yönelik kötü davranışlarının çetelesini tutmaya başlıyor. İlk kez 1987’de Batı Almanya’daki bir söyleşisinde söz ediyor bu çalışmasından ve aralarında Alman Türkolog Petra Kappert’in de olduğu salona şöyle sesleniyor: “Ara ara on yıldır üzerinde çalıştığım bir kitabım var, Almanların barbarlığını anlatan. Türkiye’ye dönüşte o kitabımı yayımlayacağım artık!”

GEL SANA FAHRİ DOKTORALIK VERELİM!

Alman devletinin yüce çıkarlarını ve Almanların yeryüzündeki saygınlığını korumak ile yükümlü bir devlet görevlisi olan Petra Hanım, yayımlanmadan önce “o kitaba” bir göz atmak istiyor. Okuyunca da küplere biniyor hali ile... Aziz Nesin’in, sivri bulunan yerleri çıkarabileceği teklifine, “Siz bunu iyisi mi hiç yayımlamayın!” diyor Petra Hanım. Diyor ve Aziz Nesin’in Almanlara karşı duyduğu nefreti yumuşatabilmek için ona Almanya’dan bir “onursal doktora” verilmesi için girişimlere başlıyor...

ÖDÜL YERİNE NASİHAT!

Bu ödül de bedavaya değil tabii! Bırakın Almanları aşağılamayı bırakmayı, onları övmesi; Türkleri de yermesi gerekiyor Aziz Nesin’in. 1990’da önerilen bu ödülü alabilmesi için, ödül raportörü Alman Profesör Essinger ile 1991’de bir söyleşi yapılıyor. Ünlü yazar şöyle diyor: “Türklerin yüzde 60’ı aptaldır!” Ve devam ediyor: “Alman kültürü yücedir. Türkiye’de yüce diye bir şey yoktur. Almanlar biz Türkleri aşağılamakta haklılar, bizim Türk kültürümüz falan yok!” 1990’da onursal doktorluk önerip, 1991’de bu söyleşiyi yapıyorlar Aziz Nesin’le. Bu söyleşideki sözleri nedeniyle Aziz Nesin Almanlar için bir tehdit olmaktan çıkıyor.

KENDİNİZİ AŞAĞILAMAYIN!

Peki, sonuç mu? Aziz Nesin’in bu açıklamalarını kayıt altına alarak elini kolunu bağlayan Almanlar, kendisine fahri doktorluk yerine güzel bir nasihat çekiyor... Resmin tamamlanması için oğlu Ahmet’in HDPKK paçavraları ile Avrupa kentlerinde boy gösterdiğini ekleyelim. İşte size “Yüzde 60’ı aptaldır!” zırvasının yalın ve gerçek hikâyesi! Gayrı millî Türk basını yabancıların psikolojik harp savaşının ucuz mürekkebi olarak bu utanç dolu sözleri gündeminden hiç düşürmedi. Evet, doğru, ortada gerçekten de ciddi bir zekâ sorunu var! Ama bu sorunun Türk milleti ile uzaktan yakından alakası yok! Atatürk, “Hayattaki en büyük servetim Türk olarak doğmaktır!” sözünü boşuna sarf etmedi. Türk, öğün, çalış, güven!


Soner Polat

Aydınlık