Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca ülkeye iadesi açıklanan iki eserden biri olan 'boğa arabası'nın, İngiltere'deki müzayede evinin satış kataloğuna Türk profesörün bilimsel makalesi ile konulması sonucu, Türkiye'den kaçırıldığının tespit edildiği ortaya çıktı. Bakanlık uzmanları, eserin fiyatını artırmak için konulan makalenin sahibi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ile irtibata geçerek, eserin Şanlıurfa Müzesi koleksiyonuna ait olduğunu saptadı.

Bakanlık, Türkiye’den kaçırılan Isparta kökenli Sidamara tipi lahit ile tarihi M.Ö. 3 bin yılına uzanan Anadolu kökenli ‘boğa arabası’nın İngiltere’de bulunarak, ülkeye iade edileceğini duyurdu.

Bu iki eserden ‘boğa arabası’nın İngiltere’deki Bonham’s Müzayede Evi’nin satış kataloğuna Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’nun 2001 yılında kaleme aldığı makalesi ile konulması sonucu Türkiye’den kaçırıldığının tespit edildiği ortaya çıktı.

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü uzmanları, müzayede kataloğuna eserin fiyatını artırmak için eklenen, Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’na ait söz konusu ‘boğa arabaları’nın Anadolu kökenli olduğuna ilişkin makalesini görünce çalışma başlattı.

Prof. Dr. Kulakoğlu’nun bilimsel raporu doğrultusunda yapılan araştırmada, eserin Şanlıurfa Müzesi koleksiyonuna ait olduğu saptandı. İngiliz polisi ile yapılan işbirliği sonucunda eserin satışı durdurularak, Türkiye’ye iadesi sağlandı.

‘ATLADIKLARI BİR ŞEY VARDI’

Kaçakçılık Şube Müdürlüğünde Kültür ve Turizm Uzmanı Zeynep Boz, eserin satılmak üzereyken tespit edilmesi ve Türkiye’ye iadesi sürecini anlattı. Boz, müzayede kataloğunu incelerken önce boğa arabasının yanında Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’nun daha önceki yıllarda bu tip boğa arabası modelleriyle ilgili yapmış olduğu bir yayına referans verildiğini saptadıklarını söyleyerek, “Bunun yapılmasının sebebi eserin bilimsel olarak ne kadar önemli olduğunu ispat edip, pazar payını artırmaktı.

Ancak atladıkları bir şey vardı ki Prof. Dr. Kulakoğlu, bizim yakından çalıştığımız bir hocamızdı. Kendisi eserin Anadolu kökenli olduğunu teyit etti bize. Bilimsel bir rapor hazırladı. Elimizdeki kanıt güçlüydü ve her şeyden önce müzayede evinin kendi refere ettiği hoca tarafından Türkiye’nin lehine yazılmış bir raporun olması ikna etmemizde en kuvvetli elemanlardan biriydi. İngiliz polisinin de iş birliğinde bu eserin iadesini sağladık” diye konuştu.

KULAKOĞLU: ÖLÜ HEDİYESİ OLARAK MEZARLIKLARA BIRAKILMIŞ

Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ise 1998 yılında Şanlıurfa bölgesinde yaptığı yüzey araştırmalarında tunçtan yapılmış araba modelleri üzerinde çalıştığını belirtti. Kulakoğlu, Abomur Höyüğü etrafında yaptıkları araştırmada bu arabaların bir mezarlıktan çıkarıldığını tespit ettiklerini ve Anadolu kökenli olduğunu kanıtladığını kaydetti. Kulakoğlu, “2000’li yılların başında bilimsel olarak bunu makale haline getirdim ve yayımladım.

İlk defa bu kadar net olarak çıktığı yerlerin belli olmasıyla birlikte çeşitli dünya müzelerine kazandırılmış eserlerin Anadolu kökenli olduğu anlaşıldı. Boğa arabaları o dönemin günlük yaşantısıyla ilgili bilgi veriyor. Biz ‘boğa’ diye kibarlık ediyoruz; ama bir öküz arabası. Anadolu’da yakın zamana kadar öküz arabaları kullanılıyordu. Bunlar ‘ölü’ hediyesi olarak mezarlıklara bırakılmış. O insanın sağlığında bu arabaya sahip olduğunu göstermesi açısından son derece önemli” diye konuştu.

‘MAKALEM YILLAR SONRA ESERİN ÜLKEYE GETİRİLMESİNİ SAĞLADI’

Prof. Dr. Kulakoğlu, 2001 yılında yayımladığı makalesinden iz süren Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarının bir dedektif gibi çalıştığını kaydederek, “Bu çalışmam yıllar sonra eserin ülkeye getirilmesine katkı sağladı. O zaman ben bunları bilemezdim.

Gerçekten de bakanlık çok iyi iz sürerek, bu eserlerin özel bir koleksiyonda olduğunu tespit etti ve bunların en azından belki bir tanesini kazandırmış oldum. Kaçakçılık şubesi uzmanları yayınımı görüp, bu eseri katalogda tespit ettikten sonra bana ulaştılar. Ve benim makalemin, bilimsel yazımın delil olarak gösterilmesiyle birlikte doğrudan itiraz edecek bir şey kalmadan eserin geçici sahibi teslim etmek zorunda kaldı. Hazırladığım bilimsel raporda doğrudan bu eserlerin çıktığı yerleri tespit ettiğimizi söylemiştik.

Hem görsel olarak, hem bilimsel olarak ispatladık. Bunları yazdım. Biz arkeologlar bazen farkında olmadan da çok eserin Türkiye’ye getirilmesine katkı sunuyoruz. Bakanlık bu eserleri getirmek için müthiş bir şekilde çalışıyor” dedi.