Geçen haftanın önemli, fakat ekonomideki ağırlaşan sorunlar ve iç politikadaki kayıkçı kavgası arasında kaybolan gelişmelerinden birisi Türkiyeİsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanabilecek bir görüşme idi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Kasım’da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile telefonla görüştü. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Türkiyeİsrail ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı. Açıklamaya göre, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Türkiyeİsrail ilişkilerinin Orta Doğu’nun güvenlik ve istikrarı bakımından da önem taşıdığını belirterek gerek ikili gerek bölgesel konularda karşılıklı anlayış içerisinde hareket edildiği takdirde görüş ayrılıklarının da asgariye inebileceğini ifade etti.”

İsrail tarafından yapılan açıklamada da olumlu vurgular dikkat çekti.

Erdoğan, aynı gün İsrail Başbakanı Naftali Bennet ile de telefonla görüşmüştü. Arayan Bennet’ti. Erdoğan bu görüşmeyle 2013 yılından beri ilk kez bir İsrail başbakanı ile telefonda görüşmüş oldu.

GÖRÜŞMENİN

RESMİ İZAHATI

Peki bu görüşme ve daha düne kadar kanlı bıçaklı olan Türkiye ve İsrail’in Cumhurbaşkanlarının karşılıklı olumlu mesajları nereden çıkmıştı?

Görüşmeler, İstanbul’da Çamlıca Kulesi’nden Cumhurbaşkanı’nın Üsküdar’daki evini fotoğrafladığı gerekçesiyle ve casusluk suçlamasıyla tutuklanan İsrailli çiftin serbest bırakılmasının ardından gerçekleşti. İsrail Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Naftali Bennett’in Erdoğan’a Türkiye’de tutuklu bulunan İsrailli çiftin serbest bırakılmasından dolayı teşekkür ettiği belirtildi.

İsrail’de mart ayında iki yıl içinde dördüncü erken parlamento seçimleri düzenlenmişti. Uzun süren müzakerelerden sonra İsrail’de Gelecek Var Partisi lideri Yair Lapid ve Yamina lideri Naftali Bennett öncülüğünde kurulan 8 partinin dahil olduğu koalisyon hükümeti, 13 Haziran’da Meclis’ten güvenoyu alarak göreve başladı. LapidBennett koalisyonunun güvenoyu almasıyla Binyamin Netanyahu, 12 yıldır oturduğu başbakanlık koltuğunu kaybetmişti. Hükümet kurulmadan önce 2 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış ve İşçi Partisi’nin eski lideri Isaac Herzog cumhurbaşkanlığına seçilmişti. 7 Temmuz 2021’de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Herzog, Bennet’in aşırı sağ politikasının aksine Filistinlilerle barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını savunuyor.

MOSSAD’A YÖNELİK OPERASYON SONRASI

Türkiyeİsrail liderleri arasındaki görüşmelerin, Türkiye’de “MOSSAD ajanlarına operasyon” haberlerinden kısa bir süre sonrasına denk gelmesi de dikkat çekici bulunuyor. Gazetelerde flaş haber olarak verilen, İstanbul merkezli 4 ilde düzenlenen operasyon sonrası 15 kişi gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. 21 Ekim’de basına yansıyan haberlerde şu bilgilere yer verilmişti: “Milli İstihbarat Teşkilatı, İsrail’in ulusal istihbarat teşkilatı Mossad’ın, Türkiye’deki İsrail muhalifleri ve Türkiye aleyhine faaliyet yürüttüğünü tespit etti. Bir yıl boyunca izlenen 15 kişiden oluştuğu anlaşılan, 5 hücrelik şebekeye operasyon düzenlendi.”

Bu operasyonlarla, görüşmeler arasında nasıl bir ilişki olduğu henüz bilinmiyor. Ama bir ilişki olduğu kesin ve bir süre sonra ayrıntısının ortaya çıkacağını öngörebiliriz.

DENİZE DÜŞÜRÜP…

Ankara’da etkili kulaklara, Biden yönetiminin tepesindeki İsrail yanlılarının başat rolünü vurgulayarak, “ABD ile sorunları aşmak için İsrail ve Yahudi lobisini devreye sokalım” sözlerinin fısıldandığını duyuyoruz. Hatta bu kapsamda bazı gayrı resmi temasların yapıldığı ve görüşülen çevrelerin, “Halkbank davası, S 400 krizi, F 16 satışı vb.” konularında havuçların ucunu gösterdiği yönünde bilgiler var. Bu kapsamda üçüncü ülkeler üzerinden ve özellikle Körfez’de sürdürülen bazı görüşmelere de dikkat çekiliyor.

İsrail ve özellikle İsrail’in perde arkasındaki esas gücünü oluşturan ve ABD yönetim aygıtında kilit konumlara yerleşmiş bulunan Siyonist lobi bu tür fırsatları kaçırmamakta usta olduğu bilinir. Biden yönetimi ile birlikte daha fazla etkinlik kazanan ve Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarının arkasındaki esas odak olan bu yapı, şimdi kurtarıcı olarak pazarlanıyor. Tabii burada belirleyici rolü oynayan ve son dönemde hareketlenen “Türkiye’deki Amerika”nın görevlileri. Bu ekibin, devlet hiyerarşisi dışında, inisiyatif alıp paralel bir diplomasi yürüttüğüne dair bilgiler geliyor.

Kısacası, denize düşüren yılan, kendisine sarılınmasını sağlamaya çalışıyor.


Fikret Akfırat

Aydınlık