Çiftçiye yeterli destek verilmemesi nedeniyle ekili tarım alanları sürekli düşerken, Türkiye’nin temel ihtiyacı olan ürünlerin rekoltesi düştü. Üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle tarım ürünlerinde fiyatlar yükselirken Hükümet ithalat sopasına sarıldı. Sıfır gümrükle buğday, arpa, mısır, pirinç ve kuru baklagiller ithalatı için Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) yetki verildi. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, hükümetin çiftçiyi ithalatla terbiye etmeye çalıştığını, sıfır gümrükle ithalatın çiftçinin ölüm fermanı olduğunu söyledi.

Çiftçiye bütçeden her yıl verilmesi gereken destekler tam verilmezken, ekili alanların miktarı son 15 yılda 265 milyon dekardan 233 milyon dekara geriledi. Buğday ekim alanlarında 22 milyon, arpa ekim alanlarında da 13.5 milyon dekar azalma oldu. Siyasi iktidar ise temel ürünlerde üretim artışı sağlamak için çiftçiyi destekleyeceğine ithalata yöneldi.

Buğday, arpa, mısır, pirinç ve kuru baklagillerin sıfır gümrükle ithalatı için TMO’ya yetki veren Cumhurbaşkanlığı kararı, Resmi Gazetenin dünkü sayısında yayınlandı. TMO’ya 2019 yılı için 1 milyon ton buğday ve mahlut, 700’er bin ton arpa ve mısır, 100 bin ton kuru baklagil ile 100 bin ton pirinç ithalat kotası tanındı.

DOMATESE DE SIFIR GÜMRÜK

Öte yandan, ülkemiz domates deposu olduğu halde, sıfır gümrükle 25 bin ton domates konservesi ithalatının yolu açıldı. 31 Mayıs’a kadar geçerli olacak kota kapsamındaki ithalatı, Ticaret Bakanlığınca düzenlenecek ithal lisansıyla yapılabilecek. Kotadan yalnızca bu ürünleri salça üretiminde hammadde olarak kullanan sanayiciler yararlanabilecek.

‘13.8 MİLYAR DOLAR ÖDEDİK’

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, "Eskiden ihraç kalemlerimizde ilk sırada olan tarım ürünleri şimdi ithal kalemlerimiz arasında" dedi. Güngör, şöyle sürdürdü: "Bakanlığa ‘niye ithal ediyorsunuz?’ diye soruyoruz, ‘paramız var ithal ediyoruz’ yanıtı veriyorlar. Son 16 yılda 53.5 milyon ton buğday ithal ettik. Karşılığında 13.8 milyar dolar ödedik. Şimdi Washington’da, Londra’da para peşinde koşuyoruz. Yüksek faizle borç arıyoruz. Bu parayı kendi çiftçimize verip üretimi artırsak olmaz mıydı! Ülkeye de çiftçiye de yazık."

Türkiye’de 2017’de 21.5 milyon ton buğday üretildiğini, 2018’de bu rakamın 20 milyon tona düştüğünü vurgulayan Güngör, "Önümüzdeki yıl buğday üretimi daha da düşecek" dedi, "Çünkü çiftçi yeni sezon için ekimini yaptı. Gübre fiyatları yüzde 300 zamlandığı için ekim yaparken parasızlıktan taban gübresi atamadı. Kaliteli tohum ekemedi."

ÇİFTÇİ DESTEKLENMELİ

Hükümetin ithalatla başka ülkelerin çiftçilerini desteklediğini, yapılması gerekenin tam aksini yaptığını belirten Güngör şunları söyledi:

"Ülkemizde 2.1 milyon kayıtlı çiftçi var. Yüzde 95’i bankalara borçlu. Çiftçilerin borcu 100 milyar doların üstüne çıktı. Bu koşullarda üretim yapmak iyice zorlaştı. Yapılması gereken ithalatla yabancı ülkelerin çiftçisini desteklemek değil, Türk çiftçisini desteklemek. Girdi maliyetlerini düşürmek. Amaç dışı kullanılan tarım arazilerini ve meraları tarımsal üretim için kullanmak. Türk çiftçisi desteklenirse ithalata gerek kalmaz. Dövizimiz boş yere gitmez."

Üreticinin önü açılsın ithalata gerek kalmaz

Eski Seyhan Ziraat Odası ve Adana İl Koordinasyon Başkanı Süleyman Girmen Türkiye’de üretme olanağı bulunan hiçbir tarım ürününün ithal edilmemesi gerektiğini söyledi. Sıfır gümrükle tarım ürünü ithalatını doğru bulmadığını kaydeden Girman şu görüşleri savundu: "Türkiye ekonomik kriz içinde. Bu koşullarda dışarıya döviz ödeyeceğiz. Buna gerek yok. Üreticinin önü açılırsa ithalata gerek kalmaz. Türkiye’nin üretimden başka çıkışı yok. Türkiye gibi bir ülkenin buğday, arpa, soğan, saman, ... gibi ürünleri ithal etmesi inanılır gibi değil."

Girmen, ithalat ihtiyaçtan dense de gerçek nedenin bu olmadığını, enflasyonu düşürmek olduğunu söyledi.

Üretim planlaması yapılmalı

AntalyaMuratpaşa Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp de Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede ithalat politikasına karşı çıktı. Alp şunları söyledi: "Soğan iki yıl önce tarlada kalmıştı. Türkiye’de ürün deseni ve planlı ekim yapılmadığı için zaman zaman sıkıntı yaşanabiliyor. Ama sorunun ithalatla çözülmeye çalışılması doğru değil. Devlet önce üretim planlaması yapmalı. Sonra da çiftçiyi desteklemeli. Türkiye’de çiftçiye verilen destek Avrupa ülkelerinin verdiği destek yanında civciv kalıyor. Çiftçiye yeterli destek verilirse ithalat sıfırlanır. Çiftçi 81 milyonu besler."

Yerli ve milli salça artık hayal!

Domates konservesi ithalatının önünün açılmasıyla birlikte, çeşitli iddialar gündeme geldi. Sektörden edindiğimiz bilgiye göre son dönemde fiyat tartışmalarıyla gündeme gelen salçayı da Uzak Doğu ülkelerinden ithal etmeye başladık. Domatese sıfır gümrük kararından önce tonlarca mal gümrüklere kadar geldi. Kararla birlikte ürünlerin dev zincir marketlerde yerini almaya başlayacağı bildirildi.

Sektör kaynaklarından edindiğimiz bilgiye göre yıllardır Çin’den aseptik salça ithalatı yapılıyor. Ancak bu ürünler yerli salça ile birleştirilip fiyat tutturularak dışarıya satılıyor. Bazı üreticiler Türk salçasının tadını bozduğu için hibrit salçaya karşı çıkıyorlar. Son kararla birlikte artık yerli ve milli salçadan söz etmek zor olacak. Domates salçası ağustos ayında yüzde 95 zam oranıyla fiyatı en çok artan ürün olmuştu.

AYDINLIK