Türk Tabipler Birliği HDP karanlığında
Psikiyatr Dr. yazar Kaan Arslanoğlu: PKK Kürt işçileri havaya uçurur, Kürt köylülerini kurşuna dizerken sessizdin. ABD bölgedeki en güçlü askeri varlık olarak PKK’yı desteklerken alkışlıyordun!
AHMET YILDIZ / Veryansın Tv
Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) Türkiye’nin en önemli olaylarında Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını bile tehlikeye sokacak marjinallikte politik tutum takınması, bu yönde davranması nasıl mümkün olabiliyor? Özellikle son Barış Pınarı Harekatı’nı eleştiren ve Türk toplumunun vicdanını yaralayan Türk Tabipleri Birliği’ni, mevcut yönetimine muhalif olan ve birlik içindeki yanlışlara karşı internet sitesi kurup yöneten, kitaplar yazan yazar Dr. Kaan Arslanoğlu’yla konuştuk.
TTB’nin Türkiye’nin en önemli olaylarında Türkiye politikalarına aykırı davranması nasıl mümkün olabiliyor? En son Barış Pınarı Harekatı’yla ilgili açıklamalarına ne diyorsunuz?
“Tabip odalarının, TTB’nin bir yan görev anlamında ülke sorunlarıyla ilgilenmesi doğal ve gerekli. Asıl görevinin ne olması gerektiğini birazdan anlatmaya çalışırım. Bu kapsamda son harekat ile ilgili de elbette görüş ve tavır belirtebilir. Savaştan yana değil, barıştan yana olmak tabii ki hekimlerin, hekim örgütlerinin asıl duruşu olmalıdır.
Ne var ki işte tam burada ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Ülkemiz 34 yıldır zaman zaman az çok yatışan zaman zaman şiddetlenen bir savaş içindedir. Bu PKK’nın Türkiye’ye karşı 34 yıldır yürüttüğü savaştır. 100 bin kadar insanımızı kaybettik.
İşte bu savaşta TTB ve birçok ilin tabip odası düşmandan yana savaşın tarafıdır. Barış bildirileri altında savaş güçlerine sürekli destek vermektedir.
2015’deki Demokratik Özerklik ve Hendek kalkışmasında da TTB’nin, İstanbul Tabip Odası’nın yeri belliydi: PKK safları.
Düşünebiliyor musunuz, hekimler örgütlü biçimde savaştan yana tavır alıyor! Elbette buna kılıf bulmak zorundalar: “Barış arayışı”, “arabuluculuk” vb. Dünyanın hiçbir ülkesinde hekim örgütleri örgütlü biçimde savaştan yana tavır almamıştır. Bu sadece bizde görülmektedir.
Bunun daha önce de yüzlerce kanıtını sundular maalesef bize. Ancak hendek kalkışması bölge halkının görüşü alınmadan, nabzı bile yoklanmadan girişilen savaşı topyekun bir içsavaşa dönüştürme girişimiydi. En başta Kürtlere sonrasında tüm millete, halka karşı bir ihanet karşıdevrimiydi. Binlerce kaybı da orada yaşadık.
Şimdi yine aynı bu güce karşı sınır güvenliğini korumak gibi son derece haklı bir gerekçeyle operasyon yapılınca, TTB, DİSK, TMMOB vb. “savaşa hayır” diyorlar. Sanki yeni bir savaş var! Sanki sizler savaş dışındasınız! Elinizde beyaz bayrak bile yok, savaşmaya devam ediyorsunuz!
Dış güçler, emperyalistler Suriye’den çıksınmış. Türkiye’nin savaşı haksızmış!
PKK Kürt işçileri havaya uçurur, Kürt köylülerini kurşuna dizerken sessizdin. ABD bölgedeki en güçlü askeri varlık olarak PKK’yı desteklerken alkışlıyordun?
Rusya, İran güç yollayınca sempatiyle bakıyordun. Tamam, sempati duyuyorsan suç değil. Ama biraz dürüst ol. İtiraf etmiyorsun ama belli: Bu bölgedeki tek dış güç demek ki Türkiye imiş sana göre. Dış güçlerin kim olduğu bellidir de. Mahir Çayan’ın bahsettiği içimizdeki emperyalizm… Dış güçlerden de daha tehlikeli içimizdeki dış güçler kimlerdir asıl? TTB bunlardan biridir işte.
Sizin TTB seçimlerini yakından izlediğinizi biliyorum. Delege seçimi nasıldır; seçimler nasıl yapılıyor?
TTB’de seçimler hani o çok eleştirilen Türkiye’deki genel seçimlerden çok daha antidemokratiktir. AKP iktidara geldi geleli tablo değişmiyor. TTB’nin bu hain politikalarına kızan pek çok hekim seçim zamanı gelince AKP listesi kazanmasın diye yığınlar halinde gidip mevcut işbirlikçi kadroya oyunu basıyor. Seçimlere katılım her zaman zaten çok düşüktür, yüzde 2025 arasını bulduğunda “yüksek katılım” denir. Mevcut yönetime oy veren hekimlerin de en az dörtte üçü CHP’li ve “Atatürkçü” hekimlerdir. Yüzde 15’i bulan seçimi kazanır. Biz bu kısır döngüyü ne yapıp ettiysek kıramadık. Hatta AKP nefretinin artmasıyla her seçim daha da geriledik.
Yönetim kurulları ve TTB yönetimini oluşturan delegeler listesi nasıl belirlenir?
Bazen ön seçim yapılır bazen yapılmaz, ama sonuç değişmez. “Tabip Odacısı” dediğimiz, bu işi neredeyse meslek haline getirmiş dar bir kemik kadro vardır. Listeleri bunlar belirler. Bu dar kemik kadroyu oluşturanlar büyük çoğunlukla CHP dışı sözde sol yapılardakiler ve onlara yakın olanlardır. “Senden bir, senden iki, senden bir”… Oran pek değişmeyecek şekilde listeyi yaparlar kendi aralarında. HDP’den bir iki kişi, CHP’den vitrine üç dört kişi katarlar listeye. Doğu ve Güney Doğu illerinde oran tam tersidir, liste HDP ağırlıklıdır, ama bu oranlar ülke çapında aşağı yukarı merkezi belirlenir. CHP ve HDP seçim yaklaşırken sıkı kurumsal destek de verir. Ve seçim kazanılır. Ondan sonra gelsin 50100 kişilik müthiş kitle eylemleri ve arkası kesilmeyen siyasi bildiriler. Başka hiçbir etki gösterilemez, ne sağlık politikalarına ne de genel siyasete.
Amaç minimum sinekle maksimum mide bulandırmaktır!
TTB TMMOB gibi Odalar nasıl düzelir? Hukuki süreç işletilmeli mi? Yoksa demokratik yoldan mı?
TTB ve Odalarda hukuki süreç işletilmesini doğru bulmam. Bunlar siyasi konular. Adamların kadınların hiçbir haklı zemini yok, haklı zemini mağduriyetten kazanıyorlar sadece. Bunları hapse atmak (belli başlı örgütleyiciler fazlasıyla hak etse de) yanlış, odaları kapatmak da olmayacak şey…
Yapmak isteyip yapamadığımız şey bunları bu yaptıklarından dolayı utanır hale getirmektir. Bunu yapamazsanız zaten böyle yapıların bildiri yayımlamaktan başka ne işlevi var… Bir de bazı genç unsurları sürekli zehirliyorlar… İdeolojik mücadele… Burada da aşırı tıbbı değil, ılımlı bilimsel tıbbı, doğal yöntemleri, koruyucu hekimlik yöntemlerini kullanmalı. Zamanla her şey anlaşılacak, ortaya çıkacak. Problem şu ki pek çok gerçek, iş işten geçtikten sonra anlaşılıyor.
Nasıl bir Tabip Odası istiyoruz. Böyle bir yazınız bile vardı…
Nasıl bir tabip odası istiyoruz. Bir kere sağlık, halk sağlığı konusu her zaman ülkenin ilk üç büyük sorunundan biridir.
Bu kadar geniş ve önemli bir sorun varken niye durmadan siyaset yapıyorsun?
Amaç belli, can korumak değil, can almak, kaos yaratmak.
Biz öncelikle hastalık olmadan önleyici, yaygınlığı sınırlayıcı, daraltıcı sağlık önlemleri için mücadele istiyoruz tabip odalarından. O doğrultuda bomboş bir kulvar, geniş mi geniş bir alan var. Büyük ihtiyaç var.
Şimdikilerin yaptığı, bir şeyleri yaparmış gibi yapmak, aslında karşı tarafa çalışmak. Geniş konu, ayrıntıya giremiyorum. Bir de biz “toplumcu tıp”tan yanayız devamen. Koruyucu hekimlik çok önemli, o olmadı, hastalıklara karşı en bilimsel, en az ticari yönden yaklaşmak. Fonksiyonel tıbbı, yetmediği zaman modern tıbbın radikal tedavilerini olabildiğince sınırlı kullanmak.
Mevcut tabip odaları iktidarla kol kola aşırı tıptan, ticari tıptan, medikal tröstlerin denetimindeki sözde modern tıptan yana. Geniş konu, biz bu alanda Tıp Bu Değil, Tıp Budur diye seri kitaplar yazdık. Biliyorsun insanbu.com sitemizdeki ana temalardan biri de sağlık ve tıptır. Şu kadarıyla özetleyeyim: Her yerde israfıyla tanınan mevcut iktidar, hiç değilse para hesabı yaptığından, tıpta daha minimalist, daha akılcı uygulamaları savunur hiç değilse bazen ve bazı alanlarda. Bu TTB tayfası ise en azgın harcamacı tıptan yanadır.
Tabip odalarının işlevi, şu anki odalar ne yapıyorsa ona bakın, tam tersi olmalıdır.”