Milli Takım dünya üçüncüsü olmuştu. Galatasaray Avrupa kupasını kazandı. Türkiye’nin ayak sesleri dünyanın her köşesinde yankılanıyordu. Türk futbolunun geleceği aydınlıktı. Ama kitleleri peşinden sürükleyen futbol siyasetin kirli ağlarına takılınca, aşağı doğru düşüş başladı. Başlangıçta dalgalı bir çizgi izleyen iniş seyri, Demirören’in Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı olmasıyla serbest düşüşe dönüştü. Sağlıksız TFFSiyaset ilişkisi futbol kulüplerini, kademe kademe borç batağına sürükledi ve aslında fiilen iflas ettirdi.

BEŞİKTAŞ’A ÇELME!

Erdoğan Demirören, Beşiktaş’ı enkaza çevirdikten sonra TFF Başkanlığı’na seçildi. Beşiktaş’ın yeni Başkanı Fikret Orman, feda sezonlarından sonra takımını ayağa kaldırdı. İki yıl üst üste şampiyon oldu. Üçüncü yıl, Türk futbolu tepeden tırnağa dökülürken, Beşiktaş Şampiyonlar Liginde harikalar yarattı. İşte Avrupa’ya meydan okuyan Beşiktaş’ın karşısına siyasetin güdümündeki TFF çıktı. Siyasetin talebi ile olağan koşullarda Beşiktaş lehine tescil edilmesi gereken bir futbol müsabakasının kaldığı yerden devamına karar verildi. Beşiktaş bu zilleti kabul etmedi. Her türlü kaybı göze alarak maça çıkmadı. TFF ve siyaset Beşiktaş’ın kimyasını bozdu. Düşerlerken Beşiktaş’ı da aşağıya çektiler. Siyaset ve TFF o günlerde olaylara konu olan müsabakada kumpas olduğunu söylüyordu. Müsabaka 19 Nisan 2018 günü oynandı. Aradan bunca zaman geçti. Şimdi soruyoruz: “Bu kumpası kim kurdu? Seyirciyi kim, hangi organize faaliyetlerle kışkırttı?” Eğer, bu sorulara verecek bir cevabınız yoksa sizlere nasıl güvenebiliriz?

BU BİR SKANDAL DEĞİL Mİ?

Football Leaks belgeleri için söyleyecek bir çift sözünüz yok mu? Basından aktaralım: “Demirören’in menajer Jorge Mendes ve hayalet menajer Ahmet Bulut ile girdiği iddia edilen ilişkiler ortalığı ayağa kaldırdı. Demirören bir spor programında şunu söylemişti: “Doğrudur, Almeida’yı fonla aldık. Takımına bonservis ödemedik.” Demirören’in altın fırsat olarak sunduğu fon kullanımı, sonunda Beşiktaş için mali bir kâbusa dönüşecekti. Ayrıca yapılan işlemlerin bütünüyle TFF ve FIFA menajerlik anlaşmalarına aykırı olduğu ileri sürülüyor. Bu konuda temize çıkmadan TFF Başkanlığı yürütülebilir mi?

Reklamdan sonra devam ediyor 

AMED SFKDERSİMSPOR

Demirören’in siyasetin nasıl göbeğinde olduğunu şu sözlerinden anlıyoruz: “Sayın Cumhurbaşkanım! Daha güçlü Türkiye için 17 Nisan sabahı “evet’ diyen bir Türkiye’ye uyanmak için saygılarımı sunuyorum.” TFF ve Demirören, kurucu atalarımızı yücelten pankartları yasaklayan, AKP lehine her türlü gösteriye izin veren bir kurum olarak anılacaktır. TFF ayrıca, milli hassasiyetini (!) “Amed SFK, Dersimspor” gibi isimleri tescil ederek göstermiş ve bu yönüyle de tarihteki yerini almıştır. Bu karar vatanseverlerde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur.

GALATASARAY’A ÇELME!

Dursun Özbek Galatasaray’ı uçurumun eşiğine getirmişti. Büyük bir risk alan Mustafa Cengiz, olağanüstü ağır koşullara rağmen Galatasaray’ı ayağa kaldırmayı başardı. Hem takımı şampiyon yaptı hem UEFA’nın ağır yaptırımlarını yumuşattı hem de iyi kötü şampiyonlar liginde yarışabilen bir takım oluşturdu. Aile desteği ile ayakta duran ve parasından başka hiçbir şeyi olmayan yöneticilerden farklı olarak spor kamuoyuna ciddi ve samimi dostluk mesajları verdi. “Keşke Fenerbahçe’miz de kazansa!” sözü hafızalara kazındı. Ama iyi ve güzel olan her şeye karşı olan TFF, en kritik şampiyonlar ligi maçı öncesinde, kendi hakeminin yetersizliğini başka yönlere çekerek, Galatasaray’a imha maksatlı cezalar yağdırdı. Diğer bir maçta ise VAR sisteminin aslında TFF’nin silahı olduğunu çağrıştıran bir uygulama ile maç hakemiVAR işbirliği ile Galatasaray’a ikinci bir darbe vuruldu. Hakemler ceza alınca, bu kez 17 kulüp birleşerek TFF ve Galatasaray aleyhine bir bildiri yayınladı. Böylece artık yönetilemeyen kalitesiz futbol sadece iç kavgaları ile haber olan bir nitelik kazandı.

TÜRK FUTBOLU BİTTİ!

İşte bu federasyon yerlerde sürünen Türk futboluna son bir iyilik (!) yaparak Türkiye’yi küme düşürdü. Daha önce prim kulübüne dönüşen milli takım, şimdi de “spor olsun” diye sahaya çıkan, hedefi ve mücadele azmi olmayan bir iyi niyetliler takımına dönüştü. Milli maçların haber değeri bile kalmadı! Siyasetin güdümüne giren ve bağımsız karar alamayan her özerk kurum önünde sonunda çöker. Çünkü siyaset her zaman kendi çıkarlarını merkeze koyar ve oy devşirebileceği bir ortam hazırlamaya çalışır. TFF, siyasetle iç içe girerek Türk futbolunu ateşe attı. Kendisi milli takımla yarışamadığı gibi yarışma potansiyeli olan bütün takımların önüne engeller koydu. İnşallah, Başakşehir Avrupa şampiyonu olarak hem TFF’yi hem de siyaseti kurtarır!


Aydınlık