Denizaltının üzerindeki lanet olarak adlandırılan sekiz deniz kazasını inceleyen tarihçi Uğur Esmer, Türk donanmasında 10 yıl görev yapan TCG Dumlupınar’ın sırlarını açığa kavuşturuyor.

TCG Dumlupınar adlı kitap, Aşık Veysel’in denizaltı için yazdığı ağıtını, Naboland’ın kaptanı hakkındaki Sovyet ajanı iddialarını, rota cihazının kasten bozulduğunu, misilleme için İsveç’te güreş turnuvasından ihraç edilen Türk güreşçiyi ilk kez dile getiriyor.

Akdeniz’de katıldığı NATO tatbikatından dönerken 4 Nisan 1953’te İsveç bayraklı yük gemisi Naboland ile çarpışarak batan TCG Dumlupınar, Türk denizcilik tarihinin en büyük denizaltı faciası olmuştu. Çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu açıklarında 81 denizciyle birlikte 85 metre derinliğe gömülen TCG Dumlupınar’ın kurtarılması için 72 saat çalışılmıştı. Seyir nöbeti için denizaltının üstünde giden beş askerin denize düşerek hayatta kaldığı facia, Akdeniz çanağında yaşanan en büyük denizaltı facialardan biri olarak kayıtlara geçti.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olduktan sonra deniz tarihi üzerine uzmanlaşan Uğur Esmer, USS Blower adıyla yapıldıktan sonra Türk donanmasına verilen denizaltıyla ilgili bir kitap yazdı. Yıllardır yanlış bilinen pek çok bilginin düzeltildiği TCG Dumlupınar’da, üzerindeki lanetle anılan denizaltının eski ve yeni isimleriyle geçirdiği kazalar anlatılıyor. Türk donanmasındaki Dumlupınar isimli ilk denizaltının 1937’de Haydarpaşa’da bir gaz tankerine çarpmasıyla başlayan olaylar zincirini Esmer detaylarıyla anlattı.

Esmer, 2. Dünya Savaşı sırasında aktif kullanılan USS Blower’ın ilk kazasını ABD’de Pearl Harbor açıklarında 17 Ocak 1945’te, ikincisini 34 ay sonra Avustralya Sidney açıklarında yaptığını yazdı. Çok konuşulan lanetin Türkiye’de devam ettiğini söyleyen Esmer, İtalya’da tatbikata katılan TCG Dumlupınar’ın Toronto’da 19 Ocak 1953 günü bir Türk denizaltısına çarptığını, 12 Şubat’ta ise Gölcük açıklarında TCG Sakarya denizaltısının sürtmesiyle beşinci kazanın yaşandığını vurguladı.

Kitapta, denizaltının battığı 4 Nisan 1953 günü Nara Burnu açıklarındaki deniz trafiği nedeniyle Ordu ve Bursa isimli vapurların çarpıştığı, donanmadaki Dumlupınar isimli son denizaltının ise 1 Eylül 1976 günü Sovyet Vavilov gemisiyle çarpışarak sekiz kazalık zincirin tamamlandığı bilgisi de yer aldı.

‘22 KİŞİ KURTULURDU’

Milliyet'ten Gökhan Karakaş'ın derlediği haberde Esmer, “Dumlupınar da diğer ABD denizaltıları gibi tamir ve bakım için ABD’ye çağrıldı. Ama hem filonun sancak gemisiydi hem de tatbikatlarla yoğundu. Tamire NATO tatbikatından sonra gitmesi planlandı. Kazadan önce gitseydi en azından kıç torpido dairesindeki 22 kişi kurtulabilirdi. Çünkü ‘Battı Şamandırası’ çelik kablo ile güçlendirilecek ve yüzeyde kurtarma çanı ile buluşabilecekti. Dumlupınar, içindeki 78 şehidimiz ile çelik bir tabut olarak Türk denizaltıcıların ne kadar kahraman olduğunu yıllar boyu anlatacak” dedi.

İLGİNÇ BİLGİLERDE DUMLUPINAR

Denizaltıların kadın ruhu taşıdığı için “Kara Kız” olarak adlandırıldığı, Baş çarkçı Naşit Öngören’in hastalığına rağmen raporu kabul etmeyip denizaltıda şehit olduğu, Naboland kaptanı İsveçli Lorentzon’un Sovyet ajanı olduğu iddiası, Naboland’ın rota kaydedici cihazının kazadan sonra kasıtlı bozulduğu, yargılamalara misilleme için İsveç’te güreşen Ali Yücel’in yarışma dışına bırakıldığı, Aşık Veysel Şatıroğlu’nun Dumlupınar için bir ağıt yaktığı ve olay yerine ilk giden gazetecinin Erol Simavi olduğu kitaptaki diğer ilginç bilgiler. Kapak yazısı Amiral Cem Gürdeniz tarafından yazılan eser, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık tarafından yayınlandı. Kitap, denizaltının 1943’te denize indirilmesinden batışına kadarki tarihçesini, kaza sonrası mahkeme sürecini, 81 şehidin isimlerini, kazanın kültür ve sanata yansımasını, çıkarılması girişimlerini anlatıyor.