Feyzioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yargının on yıllardır birikmiş çok sorunun olduğunu ve bunun bu günün ve dünün meselesi olmadığını belirterek, birikmiş bu sorunlar yumağını çözebilmek için çözüm odaklı yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu söyledi.

İdeolojik yaklaşımlarla hiçbir sorunu çözemediklerini ve bundan sonra da çözemeyeceklerini anlatan Feyzioğlu, "Biz de eleştiriyoruz ama eleştirirken çözüm de üretiyoruz. Çünkü yıkması çok kolay ama yapmak dersek onun için daha büyük bir mücadele vermemiz, birbirimizi anlamamız ve birlikte çalışmamız gerekiyor." diye konuştu.

Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığının son yıllarda çok ciddi bir işbirliği içerisinde olduğunu vurgulayarak, bu yapıcı işbirliğinin sonuçlarından vatandaşlar, hakimler, savcılar ve avukatların yararlandığını kaydetti.

"Yargı hepimizin"

"Yargı hepimizin" diyen Feyzioğlu, "Yargı, birimizin, onun, bunun değil, O yüzden üzerine de titremek zorundayız. Yanlış yaptığı zaman tabii ki dile getireceğiz, sorun varsa çözeceğiz ama yıkmadan, koruyarak ve üzerine titreyerek." değerlendirmesinde bulundu.

Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığının yapıcı işbirliğinin sonucunda AİHM ve Anayasa Mahkemesinin ilke düzeyindeki kararlarına uygun karar veren hakimlerin ve savcıların terfisinin geldiğini anlatarak, bu ilke kararlarına uygunluğun terfide önemli bir ölçüt haline geldiğini vurguladı.

Yapılan kanunların uygulamada eksik kaldığı yönünde eleştirilerin olduğunu hatırlatan Feyzioğlu, şunları kaydetti:

"İşte bu, uygulamaya yönelik. Sonucunu hemen yarın almak mümkün değil. El birliğiyle ve iyi niyetli bir şekilde uğraşmamız lazım. Türkiye Adalet Akademisi yeniden kuruldu. Son derece güçlü bir eğitim öğretim kadrosuyla birlikte kuruldu. Hakimlerin, savcıların iletişim becerilerini artırmaktan, öfke kontrollerine kadar o kadar geniş perspektiften dersler veriliyor ki... Çok farklı disiplinlerden eğitmenler, konferans vermeye geliyorlar. Bunlar genç hakim, savcı adaylarının dünya görüşlerini ilerletmek için."

Türkiye Adalet Akademisinde sadece hukuk değil, sanat, dünya politikası, uluslararası ilişkilerle ilgili bilgiler verildiğini anlatan Feyzioğlu, aydın insan olmayı öğretmeyi hedefleyen bir akademi anlayışının olduğunu söyledi.

Feyzioğlu, TBB'nin de burada aktif şekilde katıldığını anlatarak, "Türkiye Adalet Akademisi ile bir protokol yaptık. Biz onların eğitimine katılıyor, onlar da bizim eğitimimize katılıyor. Zaten istediğimiz bu değil miydi. Hakimlerin, savcıların, ve avukatların aslında aynı mesleğin mensubu olup milletin hayrına, milletin menfaatine birlikte görevlerini yapmaları. " diye konuştu.

 "Artık en iyinin iyisi öğrenciler hukuk fakültelerine girebilecek"

Bir anda mucize çözümlerin olamayacağına dikkati çeken Feyzioğlu, şunları kaydetti:

"Bunların sonuçlarını kısa ve orta vadede almaya başlayacağız. Sonra Yargı Reformu Stratejisi kapsamında YÖK tarafından hukuk fakültelerine girişte eşik neredeyse iki katına yükseltildi. Çünkü artık en iyinin iyisi öğrenciler hukuk fakültelerine girebilecek. Hukuk alanındaki mesleklere girişte sınav getirildi. Bu ikisini yan yana koyduğumuzda 45 sene sonra bugünküne kıyasla çok daha ileri seviyede, çok daha iyi yetişmiş hukuk mezunlarımız olacak. Bunlar kürsülere çıkıp o giysileri giydiklerinde bilgiyle donanmış öz güvenle kararlar verecekler, vatandaşları savunacaklar, soruturmalar, yargılamalar yapacaklar."

"Nesilden nesle aktarılan davalar dönemi bitecek"

Feyzioğlu, bunca yıldır birikmiş sorunları çözmek için yürütülen bu çabaların desteklenip ileriye götürülmesi gerektiğini dile getirerek, "Çözüm önerisi içermeyen eleştiriler yapmaya yaramıyor. iyi niyetli insanları ve on binlerce yargı mensubunun da şevkini kırıyor. " dedi.

İlk yargı paketinde seri muhakeme ve basit yargılama usullerinin getirildiğini aktaran Feyzioğlu, şöyle konuştu:

"Yılda 180 bin dosyada, 180 bin vatandaşımızın soruşturma ve dava için adliye koridorlarında maddi ve manevi tükenmesini, sürünmesini önleyecek bir yaklaşımla geliştirdik bunu. Aynı zamanda yılda 180 bin soruşturma, 180 bin kovuşturmada mecburi müdahilikle adil yargılama hakkını güvence altına aldık ve meslektaşlarımıza da iş, istihdam fırsatı bulduk. Bugün 50 binin üzerinde gencecik meslektaşlarımızın gerçekten 'sigorta primini nasıl öderim ya da ay sonunu nasıl getiririm' derdinde. İşte Bizim hep birlikte çözüm bulmamız gerektiren sorunlar bunlar."

Yargıda hedef sürelerin getirildiğini belirten Feyzioğlu, "On yıllarca süren ve nesilden nesle aktarılan davalar dönemi bitecek inşallah. Bu hedef sürelere uyulması gerekiyor. Daha ilk yıldan uyulma oranı çok yüksek daha da iyi sonuçlar alacağız." diye konuştu.

Metin Feyzioğlu, milyonlarca ticaret erbabı, avukat ve şirkete etebligat ile ulaşılmaya çalışıldığını anlatarak, tebligattan kaynaklanan anlamsız süre uzamaları ve hak kayıplarının sona erdiğini vurguladı.

Avrupa Konseyi, AB ve BM ile ortak projelerin yürütüldüğünü belirten Feyzioğlu, "Bunlar iyi niyetle yapılıyor. Sorunlar var mı? Çok. Hepsini çözebiliyor muyuz? Hayır. Ama amacımız bu yüzyılın bu günü sorunlarını önümüzdeki döneme yeni nesle devretmek. Çünkü bunların hepsi bizim üstümüzde kaldı. Geçmiş nesillerin çözemedikleri bizim üstümüzde kaldı." dedi.

Feyzioğlu, stajyer avukatların ücretli ve sigortalı çalışma imkanına kavuşacaklarının aylar öncesinden Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliğinin ortak çalışmasında müjdelendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Devamı geliyor. Önümüzdeki günlerde kanunlaşacak. 'Vatandaşımızın kanını emen bir sülük' gibi düşündüğümüz yasa dışı bir simsarlık müessesesi var. Mesela gidip sigorta şirketinden 100 bin lira alıp vatandaşa hiç haberi olmadan 10 bin lira verip aradan çıkarmak gibi bir yaygın uygulama ile vatandaşımız büyük mağduriyet yaşıyor bunun önünü kesmek için çok ciddi bir kanun çalışması yapıyoruz ve bakanlıkla birlikte çalışıyoruz. Sahadan uygulamacıya ve sahadan kanun koyucuya, bakanlığa çok ciddi bilgiler aktarıyoruz ve bunları birlikte değerlendirerek çözümlere ulaşıyoruz."

TBB Başkanı Feyzioğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İşin özü şu, meseleye siyasi partiler üstü bakarsak ve meseleye bir milli mesele, bir devlet meselesi olarak bakar ideolojik gözlüklerimizi çıkartır ve 'nasıl çözebiliriz?' diye yaklaşırsak sorunlarımızı çözeceğiz. Bu anlayışla günü gelir anayasayı en güzel şekilde değiştiririz, günü gelir yasalarda değişiklik yaparız. Ama ne yaparsak yapalım bilelim ki uygulamaları iyi uygulama kalitesine getirmek durumundayız ve bunun için de eğitim ve ölçme değerlendirme şartı. Bunu da şimdiden yapıyoruz.

Geleceğe de umutla bakmamız gerekiyor. Umutsuzluk yapmanın, yıkmanın kimseye bir faydası yok. Bu millete bir faydası yok. On milyonlarca insan bizden umut istiyor bizden çözüm istiyor. biz de bunun için çalışmaya devam etme zorundayız. Yargı hepimizin, yıkılırsa altında kalırız. Çünkü yargı devletin taşıyıcı sütunudur."

KAYNAK: AA