TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın, Çanakkale Kirazlı'daki altın madenine ilişkin ön inceleme raporunda dikkat çeken bilgiler yer aldı.

Devletin madenden payının beşte bir olduğu, madenlerin devlet eliyle çıkarılması gerektiği vurgulanan raporda, kamuoyunda yanlış bilinen doğrulara da işaret edildi. Raporda hem çevresel hassasiyetler hem de madenciliğin zorunlulukları göz önünde bulunduruldu.

2007'den bu yana Kazdağlarında altın madenciliği tartışmalarını takip eden oda, yeni bir çalışma grubu kurarak ön inceleme raporu hazırladı. 31 Temmuz2 Ağustos 2019 tarihlerinde ocak sahasında incelemelerde bulunan heyetin raporunda konu başlıklar halinde ele alındı. Rapordaki başlıkları özetliyoruz.

'AÇIK İŞLETME DAHA OLUMSUZ ETKİLER'

İşletme yeri: İşletme, Çanakkale ile Çan ilçesi arasında Kirazlı Köyü Balaban Tepesi mevkiinde olup “Kaz Dağları Milli Parkı” sınırlarına 40 kilometre mesafededir.

İşletme yöntemi: Maden işletme yöntemi olarak çevresel etkileri açık işletme yöntemine göre daha az olan yeraltı işletme yönteminin neden tercih edilmediği odamız çalışma grubu tarafından inceleme konusu yapılmış ve bu konu hem görüşmelerde hem de raporlarda incelenmiştir. Yapılan görüşmelerde cevherin jeolojik yapı içerisindeki dağınıklığı nedeniyle, cevherin tamamının teknik olarak yeraltı işletme yöntemi ile çıkarılmasının mümkün olmadığı ancak ileriki yıllarda cevherin derinleşen kısımlarında yeraltı madenciliğine geçişin düşünüldüğü belirtilmiştir.

Zenginleştirme yöntemi: Altın madeninin siyanür ile ayrıştırılma işleminde, yöntemi olarak yığın liçi yöntemi yerine, çevreye daha duyarlı olması nedeniyle neden tank liçi yönteminin seçilmediği çalışma grubu tarafından sorgulanmıştır. Firma yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, aslında tank liçi yönteminin yığın linç yöntemine göre daha randımanlı olduğu, aynı yöntem ile daha çok altın üretilebileceği ancak ocak sahası içerisinde bulunan altın cevherinin minerolojik, fiziksel ve kimyasal özellikleri gereği teknik olarak tank liçinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

'SİYANÜR ALGISI YANLIŞ'

Siyanür sorunu: Öncelikle kamuoyunda yaygın olarak yapılan bir yanlışı düzeltmeliyiz. Maden arama çalışmaları sırasında siyanür kullanılmamaktadır. Yani “siyanürle altın aramacılığı” diye bir olgu yoktur. Siyanür, maden işletmeciliği sırasında altının cevherden ayrıştırılması için yapılan liç işleminde kullanılmaktadır. Çalışma Grubumuz tarafından firma yetkililerine, “Siyanür Kodu”na International Cyanide Management Code (ICMI) üye olup olmayacakları sorulduğunda, kendileri tarafından hazırlanmış olan “Siyanür Yönetim Planı” içerisinde bu durumun açıklandığı, ancak bu prosedüre müracaatın ocağın üretime başlamasından sonra yapılacağı söylenmiştir.

'BARAJLA KOT FARKI VAR'

İşletmenin Atikhisar Barajı'na etkisi: Çalışma Grubumuz tarafından altın madeni işletmesinin herhangi bir nedenle Çanakkale ilinin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı’nı etkileme olasılığı konusundaki riskler ile alınan önlemler incelenmiştir. Plan üzerinde yapılan incelemede, söz konusu barajın maden sahasına yatayda 14 km. mesafede bulunduğu, maden ocağının en alt seviyesi ile Barajın en yüksek seviyesi arasında yaklaşık 200 metrelik bir kot farkı olduğu (ocak barajdan 200 metre daha yüksektedir), bununla birlikte ocağın yeryüzü sularının akış yönünün Atikhisar Barajı ile farklı olması nedeniyle bunun mümkün olmayacağı kanaatine varılmıştır.

'DENETİME GÜVEN YOK'

Yasal izinler: Çalışma Grubu tarafından ÇED Raporu üzerinde yapılan incelemede işletme için maden mevzuatı ve dolaylı diğer mevzuat hükümlerine göre alınması gereken tüm yasal izinlerin alındığı görülmüştür. Ancak ülkemizde yasaların hazırlanması aşamasında ve uygulanmasında mevzuatı düzenleyenlere ve uygulayıcılarına duyulan güvensizlik nedeniyle kamuoyunda haklı tepkiler oluşmaktadır. Bu nedenle altın madeninin işletilmesi sırasında yaşanacak olası bir olumsuzlukta tüm sorumluluk bu yasaları yapanlar ile uygulayanlara ait olacaktır.