Suriye Ordusu, namlularını Fırat'ın doğusundaki PKK/YPG'li teröristlere çevirdi. Ülkenin en büyük petrol sahalarını terör örgütünden temizlemek isteyen Suriye güçleri, Deyrezor’un batısında bulunan El Husseyinah Köyü çevresine bir harekât düzenledi. Burada yaşanan çatışmaların şiddetlenmesi üzerine, Deyrezor’un kuzeydoğusundaki Koniko Gaz Sahası'nda konuşlu Uluslararası Koalisyon güçleri, PKK/YPG'nin yardımına koşarak Suriye Ordusu mevzilerini hedef aldı. Bölgede gerginliğin sürdüğü öğrenildi.

ABD: PETROL YATAKLARI SDG’DE KALACAK

ABD Savunma Bakanı Mark Esper, daha önce yaptığı açıklamada, petrol yataklarının gelirinin Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'ne verileceğini söylemiş ve buna karşı her türlü girişime “ezici bir güç kullanarak” yanıt vereceklerini iddia etmişti. ABD Başkanı Donald Trump da petrol yataklarının kontrolünü sağlamak üzere bölgeye yeni sevkıyatlar yapılacağını bildirmiş ve önceki gece zırhlılardan oluşan 170 araçlık konvoy, Semelka Sınır Kapısı'ndan geçerek Deyrezor çevresine konuşlandırılmıştı.

SURİYE DEYREZOR'DA ISRARCI

Suriye Hükümeti ise petrol ve gaz sahalarının hızla kendilerine teslim edilmesi konusunda ısrar ediyor. Irak sınırındaki bölgede 11 büyük petrol sahası bulunuyor. Bu sahalardan Suriye'deki toplam petrolün yaklaşık 3'te 1'i çıkarılıyor.

Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı'yla birlikte Suriye Hükümeti'ne bir teslimiyet bildirimi yapan PKK/YPG'liler, bu kaynakların da terk edileceğini söylemiş fakat ABD işgalden vazgeçmeyi kabul etmemişti.

TRUMP'IN PLANININ ÖNÜNDEKİ ÜÇ ENGEL

Hürriyet Gazetesi'ne konuşan Oxford Üniversitesi’nden Ortadoğu Enerji Uzmanı Justin Dargin, ABD’nin petrol sahalarını kontrol etme planının önünde üç önemli engel olduğunu belirtiyor. O engeller şöyle:

ALTYAPI ZARAR GÖRDÜ

Bir dönem Suriye’deki petrolün önemli bölümünü kontrol eden terör örgütü IŞİD'e karşı düzenlenen operasyonlarda, petrol altyapısının büyük zarar gördüğü, IŞİD'in de bölgeleri terk etmeden önce petrol tesislerini harap ettiği biliniyor. Dargin, kısa ve orta vadede bölgedeki petrol sahalarının onarılması ve kapasite artışına ikinci bir engel olarak Deyrezor’daki el Ömer petrol sahasından çıkan petrolün yüksek sülfür içermesi, ağır petrol kategorisine girmesi ve bu nedenle uluslararası petrol piyasasında yüksek indirimli olarak satılmasını gösteriyor. Dargin’e göre, bu uluslararası şirketler için kârlı bir durum değil. Enerji uzmanı, bu faktörün büyük bir petrol şirketinin bölgeye gelerek kısa vadede kayda değer bir yatırım yapmasını engelleyebileceğini ifade ediyor. Savaştan önce ülkenin doğusundan çıkarılan petrolün Banyas ve Humus’taki rafinerilere gönderildiğini hatırlatan Dargin, üçüncü neden olarak SDG’nin ülkenin doğusunda ve sadece yerel ihtiyaçları karşılayabilecek küçük petrol rafinerilerine bağımlı kalacağını vurguladı.

GÜNLÜK ÜRETİM ÇAKILDI

Suriye’de savaştan önceki yıllarda günlük 400 bin varil petrol üretilirken, şu anda günde 2040 bin petrol üretimi olduğu belirtiliyor. 2010 yılında petrol ve doğalgaz Suriye’nin ihracatının yüzde 35’ini oluştururken, devlet gelirinin yüzde 20’sine denk geliyordu. IŞİD'in kontrolü altındaki petrol sahaları, ABD’nin bölgede başlattığı operasyonlar sonucu büyük oranda kullanılamaz halde.

Ülkede petrol üretimi yapamayan Suriye Hükümeti, bu konuda büyük oranda İran’la işbirliği yapıyor ancak İran’a yönelik yaptırımlar ve kışın yaklaşması, Şam'ın Deyrezor’a mecburiyetini ortaya koyuyor. 2013 tahminlerine göre, Suriye’de 2.5 milyar varillik petrol ve 241 milyar metreküplük doğalgaz rezervi var. Suriye’deki en önemli doğalgaz sahaları Shaer, Sadad ve Arak ise Suriye Hükümeti'nin kontrolü altında.


Aydınlık