da,  üyeleri ve tıp alanında tanınmış akademisyenler ile bazı kanaat önderlerinin adına açılan sahte hesaplar, yeni tip koronavirüs salgınıyla ilgili yalan haberlerin yayıldığı mecralara dönüşüyor. Tanınmış kişilerin adına açılan bu hesapların büyük bölümünün terör örgütleri tarafından kullanıldığını ifade eden uzmanlar, bilgi kirliliği oluşturan sahte hesaplar konusunda vatandaşları uyarıyor.

İlk aşamada bazı bilim adamlarının gerçek hesabındaki iletileri paylaşarak takipçilerini artıran sahte hesaplardan daha sonra salgınla ilgili halkı paniğe sevk edebilecek mesajlar paylaşılıyor. Bu hesaptan yapılan açıklamalar, teyit edilmeden bazı basın organları ve haber siteleri tarafından haberleştirilebiliyor.

Tanınmış kişilerin adına açılan bu hesapların büyük bölümünün terör örgütleri tarafından kullanıldığını ifade eden uzmanlar, bilgi kirliliği oluşturan sahte hesaplar konusunda vatandaşları uyarıyor.

İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olağanüstü dönemlerde sosyal medyayı terör örgütlerinin bazı yöntemlerle kullandığını söyledi.

Gazetelerin evrensel kurallarına göre bir haberin kamuoyuyla paylaşılabilmesi için haberi muhataplarına doğrulatmanın temel şartlardan biri olduğunu belirten Özkır, teyit mekanizmasının habercilikte önemli bir işlev gördüğünü kaydetti.

Koronavirüs salgını ile mücadelede önemli görevler üstlenen Sağlık Bakanlığı  üyeleri ile tıp alanında uzman bazı akademisyenler adına açılan sahte hesapların gazeteciler tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını kaydeden Özkır, "Hesapların gerçek sahiplerinin de zaman zaman gerçeği sosyal medya üzerinden anlatmasına rağmen, hala bu şekilde sahte içeriklerle yalan haberlerin yapılıyor olması gazetelerin inandırıcılığını ve güvenilirliğini zedeliyor." diye konuştu.

Özkır, sahte hesapla ilgili, daha açılmadan çok önce dezenformasyon sürecinin planlandığını, da haberin dolaşıma sokulma hızı ve etkileşimine çok dikkat edildiğini söyledi.

"Fake hesapların çoğalması, bot hesapların yaygınlığı ve trolleşme süreçlerinin ortaya çıkarttığı negatif bir atmosfer var." diyen Özkır, şunları kaydetti:

"Bazı yapılar, oluşan yeni pozitif durumları negatife çekmek ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için örgütlü bir şekilde bu süreçleri tasarlıyor ve planlıyorlar. Türkiye'de yayın yapan basın kuruluşlarının da bunu düşünerek, hareket etmesi gerekir. Bir bilgiyi habere dönüştürüp dönüştürmeyeceğine o noktadan hareketle karar verilmesi lazım. Çünkü hepimiz biliyoruz ki FETÖ var, PKK var, DHKPC ve aynı şekilde Türkiye'nin zarar görmesini, bu süreçte toplumun bir arada olmasını istemeyen birtakım farklı güç merkezleri de söz konusu. Gazeteciler, muhalif olsa bile bu tür yalan haberlere karşı dikkatli olmalı."

Özkır, Fetullahçı Terör Örgütü'nün () dezenformasyon için açtığı hesapların bazı ortak özelliklerinin olduğunu söyledi.

Bu hesapların salgın döneminde aktif kullanıldığına dikkati çeken Özkır, "Sahte hesapların dezenformasyon yöntemlerinin başında gerçek dışı ses kayıtlarının hızlıca yayılması önemli bir yer teşkil ediyor. Bunun ardından da sahte belge üretip sosyal medyada gerçekmiş gibi yayınlamak geliyor. 'Koronavirüsü, Türkiye'den Çin'e giden birisinin bulaştırdığı' şeklinde paylaşımlarda bile FETÖ izleri görülüyor. Bu sürecin başından itibaren sahte hesaplarla vaka ve ölümlerin gizlendiği de yayılmaya çalışılıyor. Bilim Kurulu üyeleri ve virüs konusunda uzman isimlerin adına benzeyen bazı hesaplar da bu süreçte yoğun olarak açılıyor. " diye konuştu.

"TANINMIŞ KİŞİLERİN RESMİ HESAPLARI OLMALI"
Medyaİletişim Uzmanı Ümit Sanlav ise sosyal medya hesaplarının dijital kimlik olduğunu, marka değeri taşıyan isimler başta olmak üzere herkesin bu mecrayı kullanması gerektiğini söyledi.

Tanınmış kişilerin sosyal mecralarda bulunmaması nedeniyle markalarını yönetmede sıkıntılar yaşayabileceğini ifade eden Sanlav, "Siz bu alanda yer almadığınız takdirde bu alandaki marka ve itibar yönetiminizin kontrolünü başka isimlere bırakmış oluyorsunuz. Ayrıca siz o mecrada olmadığınız için birilerine sizin adınıza hesap açma imkanı da tanımış oluyorsunuz." diye konuştu.

Sanlav, siber güvenlik uzmanları ve savcılık kanalı ile yapılan müracaatlar sonucunda yapılan teknik takiple bu hesapların çıkış noktasının bulunabildiğini belirtti.

Sahte hesapların sahiplerini bulmak için bazı kolay yöntemlerin olduğunu ifade eden Sanlav, "Sahte hesap olduğunu düşündüğü hesabın kullanıcı adı üye giriş paneline yazılıp, 'şifremi unuttum' seçeneğine tıklanırsa o hesaba ait mail adresinin bir bölümü çıkar. Bu da o hesap hakkında fikir verebilir. Asıl olan, kanaat önderi olabilecek, bilgisi ve fikri ile toplumda söz sahibi olabilecek isimlerin mutlaka sosyal medyada kendi markalarını ve isimlerini temsil etmeleridir." şeklinde konuştu.

SAHTE HESAPLARLA GERÇEĞİ NASIL AYIRT EDİLEBİLİR?
Sosyal medya uzmanı Cem Karahüseyin de hesapların resmi hesap veya gerçek kişi olup olmadıklarını anlamak için iletinin diliyle paylaşımda imla kurallarına uyulup uyulmadığına bakılması gerektiğini söyledi.

Karahüseyin, kişisel hesaplarda takipçilerin etkileşim durumunun incelenmesini tavsiye ederek, "Bir hesap, eski olduğu halde paylaşımları en az 23 ay gibi bir süreçte devam ediyorsa söz konusu hesabın daha önce başka bir amaç için kullanıcı adının değiştirildiği düşünülebilir." değerlendirmesini yaptı.

Sahte hesapların tanınmış kişilerin isimlerinde yapılan harf değişikleriyle faaliyet gösterdiğine dikkati çeken Karahüseyin, şöyle devam etti:

"Hesap ismi oluştururken genelde harfleri ve sembolleri değiştirebilirler. Örneğin; hesap adı uzantısı alırken 'L' harfleri aslında büyük 'ı' harfleri ile oluşturulur. Sahte hesaplar, ünlü kişilerin basında gündemde olmasını fırsata dönüştürmek için kullanılır. Sahte hesapları kontrol eden kişiler, ilk önce ünlülerin resmi hesapları olup olmadığını kontrol eder. Yoksa öncelikle kullanıcı adlarını alırlar. Sonrasında ünlülerin adıyla paylaşımların ardından bazı yan programlar ile bu hesapların etkileşimlerini artırmasını sağlarlar. Buradaki amaç güven algısı oluşturmaktır."