Bir sorunu çözmek istiyorsak, önce ilkelerde anlaşmamız gerekir. Hangi sonuca varmak istiyoruz? O soruca varırken hangi etik kurallara bağlı olarak hareket edeceğiz? Araçlarımız amaçlarımızla uyumlu mu?
Sokak hayvanları sorunun çözümünde iki hareket tarzını kabul edilemez buluyorum: Başıboş hayvanların insanları parçalamasını olağan kabul ederek hiçbir şey yapmamak ve sokaktan toplanan hayvanları itlaf etmek.

BİRİKMİŞ FATURA

Sokak hayvanları sorununda ülkeyi yönetenlerin duyarsızlığının sonuçlarına gelip dayanmış durumdayız.

Yapılması gerekenleri zamanında yapmayanlar, şimdi toptancı “çözümler” üreterek sorunun üstesinden gelmeye çalışıyorlar.

Bir de utanmadan “ötanazi” kavramını kullanıyorlar. Ötanazi “ölme hakkı” demek. Bireyin kendi rızasıyla ölmeyi istemesi durumu. Hayvanlara ötanazi uygulanacakmış. Yani sokaktan toplanan hayvanlar, iki hafta içinde sahiplenilmezse, ölme haklarını kullanacak! Belediyeler de bu konuda hayvanlara yardımcı olacak.

Ne medeniyet ama!

Hayvan itlaf etmenin “ötanazi” kavramıyla ikame edilmesi, kepazeliğin iyilik formuna dönüştürülmeye çalışılmasıdır. Buna hokkabazlık diyoruz. Sokak hayvanları sorununda yılların birikmiş sorumsuzluk ve duyarsızlığı, gelip hokkabazlığa bağlanıyor sonunda.

Meclis komisyonundaki görüntüleri izledik. Bir taraf çocuğu parçalanmış babanın trajedisi üzerinden öldürme “hakkına” doğru ilerlemek istiyor, diğer taraf sanki çocuk bilinmeyen bir nedenle parçalanmış da, bütün suç olay yerinin yakınlarında yakalanmış bir sokak köpeğine yıkılmak isteniyormuş gibi hareket ediyor.

İNSANCIL ÇÖZÜM

Sokak hayvanları sorununun insancıl çözümü kendimizle doğa arasındaki ilişkiyi nasıl kurduğumuza bağlıdır.

Sokaklarda başıboş hayvan olmaz. Ancak bu hayvanların toplanıp götürüleceği yerlerin bugünkü mezbelelikler olmaması gerekir. Yapılması gereken ilk iş, barınak deyince aklımıza gelen toplama kampı tahayyülünü terk etmektir. Hayvanları sağlıklı barınaklara toplamak, bu iş için özerk alanlarını koruyabilecekleri uygun genişlikte araziler tahsis etmek gerekir. Yani bakımsızlık, yetersiz beslenme ve sıkışıklıktan birbirlerine saldırdıkları bugünkü hapishane düzeni yerine, geniş, sağlıklı, korunaklı, insan haysiyetine yakışır, medeniyet seviyemizi dışa vurur mekânlarda yaşatılmalıdır sokak hayvanları.

Buralara veteriner, bakıcı, temizlikçi gibi kadrolar ayırmak, bu insanların mutlaka eğitimli olmalarını sağlamak gerekir. Hayvanlar sahiplenilir ya da sahiplenilmez. Sahiplenilmeyenleri öldürme hakkı diye bir hak yoktur. (Onlar ölmeyi zaten istemiyorlar, şu ötanazi kavramını suiistimal etmeyi derhal bırakın.)

Kısırlaştırılmalı ve barınaklarında yaşamaları sağlanmalıdır. Kısırlaştırılan hayvanlar ikiüç yıl içinde azalacağından, eğitimli personel başka alanlara kaydırılabilir.

Son tahlilde sokak hayvanları sorunun insancıl çözümü, bu işe kaynak tahsis etmeyi gerektirir. Kamu bütçesi açısından bakıldığında, ayrılacak kaynak önemsiz düzeydedir. Bizim medeniyet seviyemize ilişkin bir konuda, ülkeyi yöneten efendilerin kendi maaş zamlarından feragat ederek bile rahatlıkla altından kalkılabilecek kadar önemsiz üstelik.

Aydınlık