İktidar “Kanal İstanbul” için düğmeye bastı.

ÇED raporu açıklandı.

İtiraz çok, ama pek dinlenecek gibi gözükmüyor.

İhale için “önümüzdeki haftalar” deniyor.

Sık sık “dünya çapında bir proje” vurgusu yapılıyor.

TUZAK

Bu “dünya çapında” ifadesi önemli.

Batılı emperyalistlerin klasik taktiği.

Bizim gibi ülkelere hep bu tuzağı kurmuştur.

Geri kalmış ülkelerdeki ezikliği kullanmıştır.

Dünyanın en büyüğü, dünya ikincisi, dünya üçüncüsü...

Üretime ayrılması gereken kaynaklar;

Bu tür “gösterişli” projelere aktartılmıştır.

Bu projelerin yıllar, yıllar alacağını bilirler.

Onlar için önemli olan;

Türkiye’nin üretmemesi, kendi mallarını tüketmesidir.

Bizler dünyanın birincisi, ikincisi, ... ile avunurken;

Onlar ceplerini doldururlar.

Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da örnekleri çoktur.

BİZİM İHTİYACIMIZ YOK

Bir belediye başkanı dünyanın en büyük fıskiyesi ile övünürdü.

Sonra dünyanın en büyük(!) lunaparkını yaptı.

Vatandaş belediye hizmetlerinde sıkıntı çekerken;

Milyarlar boşa gitti...

Oysa ki bizim bu tür şeylere ihtiyacımız yok.

Türkiye Kurtuluş Savaşını yaptı.

Dünyaya örnek oldu.

Bundan daha iyi birincilik olur mu?

75 MİLYAR

“Kanal İstanbul”un maliyeti 75 milyar olarak açıklandı.

Ancak 2018 yılında farklı bir rakam verilmişti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “maliyeti 20 milyar dolar” demişti.

TL karşılığı yaklaşık 120 milyar.

Enflasyona rağmen rakamın düşmesi ilginç.

Konunun uzmanları ise daha farklı düşünüyor.

“Maliyet proje bitene kadar çok yükselir.

Açıklanan fiyatta;

Kentin iki yakasında oluşacak şehrin altyapısı yok. Bunu kim yapacak? Kamu. Bu da en az 50 milyar eder.

Bu da resmi rakamlarla bile 125 milyar. Ama çok daha fazla harcama gerektirir. 150 milyarın altına düşmez” görüşündeler.

BU PARA İLE NE YAPILIR?

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz yıl proje bazlı teşvik programı açıklamıştı.

Amaç, “cari açık sorununu” kökten çözmekti.

Toplam değeri 134 milyar TL.

23 yatırıma proje bazlı teşvik.

35 bini doğrudan, 134 bin kişiye istihdam sağlanacaktı.

PROJELERDE OLANLAR

23 proje arasında neler vardı:

Elektrikli araç batarya sistemleri geliştirilmesi ve üretimi.

Osmaniye’de cevherden yeni bir demirçelik üretim tesisi.

Sıfırdan iki adet yeni petro kimya tesisi.

Polietilen ve polipropilen üretimi fabrikası.

...

Hepsi dev projeler.

Sadece demirçelik üretiminde (yassı mamul) cari açığımız 3 milyar dolar azalacaktı.

DPT uzmanlarına göre;

Teşvik tutarı, projelerin toplam yatırım maliyetinin 1/3’ünü geçmeyecek.

23 imalat sanayi projelerine verilecek teşvik yaklaşık 44 milyar lira.

“Kanal İstanbul”un maliyeti ise en az 150 milyar lira.

Erdoğan’ın açıkladığı teşvik programına ilave;

Aynı büyüklükte 3 yeni program daha hayata geçirilebilir.

DÖNÜM NOKTASI OLUR

Açıklanan teşvik programının devreye girdiği bildirildi.

Ama hepsi ağır aksak.

Finansman sorunları aşılamadı.

Bazıları projeye hiç başlayamadı.

“Kanal İstanbul”a ayrılacak kaynak üretime aktarılırsa;

İthalat azalır.

Hem üretim artar, hem cari açık düşer. İşsiz gençler iş bulur. Yeni dönemde;

Sanayi altyapısının oluşumunda dönüm noktası olur. Hadi Montrö’yü, uluslararası hukuku, doğa katliamını bir tarafa bırakalım,

Siz olsanız hangisini yaparsınız?

“Kanal İstanbul” mu?

Kaynakların üretime harcanması mı?


Aydınlık