Türkiye, askeri hazırlıkları süren Sirte ve Cufra için diplomatik adımlarını hızlandırdı. Harekattan önce Wagner'in bölgeden çekilmesi gerektiğini söyleyen Korgeneral Pekin, Rusya'nın Libya Büyükelçiliği ile ilgili attığı adımın da olumlu olduğu görüşünde
Sirte ve Cufra harekatında Rusya tarafsızlaştırılmalı
CANSU YİĞİT

Geçen hafta, Türk ile Libyalı askeri yetkililerinin diplomasi trafiğine sahne oldu. Önce Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal sonra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Trablus'ta Ulusal Mutabakat Hükümeti yetkilileri ile görüşmeler yaptı. Akar ve Güler, Libya'dan sonra Avrupa Birliği'nin Libya'ya silah ambargosunu denetleyen ancak Hafter'e yaradığı gerekçesiyle eleştirilerin odağındaki İrini Operasyonu'ndan çekilen Malta'ya geçti. Bir diğer Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet tarafından Türkiye'nin Libya politikasını destekleyen Katar'a yapıldı. Erdoğan, bu üst düzey ziyaretlerin ‘belirli bir plan çerçevesinde’ yapıldığını vurguladı ve ‘yakın markaj’ nitelemesinde bulundu.

Görüşmelerin önemli gündem maddelerinden biri diplomatik ve askeri hazırlıkları süren Sirte ve Cufra harekatı idi. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Türkiye'nin desteği ile ülkenin doğusundaki Trablus, Terhune ve Beni Velid'i hızlı bir biçimde Hafter birliklerinden temizlemiş ancak Sirte'de beklendiği kadar hızlı bir ilerleme sağlayamamıştı. Bölgede Rus Wagner güçlerinin bulunması bunun en büyük nedeni. Cufra Hava Üssü'nde Rus uçaklarının konuşlandığı da biliniyor.

BÖLGE NEDEN ÖNEMLİ

Bingazi ile Trablus'un ortasında yer alan Sirte, Trablus bölgesine bağlı kabul ediliyor. Bulundurduğu deniz üssü ile Akdeniz’in batısını kontrol etmesinin yanı sıra Cufra Hava Üssü'nün kuzeyinde yer alması ve SirteCufra arasında 300 kilometrelik açık bir alan bulunması bölgenin stratejik önemini artırıyor. Genel kanı, Sirte ile Cufra'yı elinde bulunduran gücün ülkenin tamamını kontrol edeceği yönünde. Ayrıca Sirte'nin, petrol ihracatının yüzde 60'ının yapıldığı ‘Petrol Hilali’ bölgesinde yer alması da ekonomik açıdan büyük önem taşıyor.

'RUSYA'NIN KATILIMI ÖNLENMELİ'

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye'nin harekattan önce diplomatik adımlar attığını söylüyor. Pekin'e göre “Rusya'nın fiilen bu işe katılmasının önlenmesi lazım”. Pekin, Rusya'nın Türkiye destekli harekat karşısında tarafsız kalmasını sağlayacak etkenlerden birinin de ABD olduğu görüşünde.

“Doğu Akdeniz'deki genel konumlanmada Türkiye'nin karşısında yer alan ABD, Libya'da Rusya nedeniyle mi yanımızda gözüküyor” sorusuna Pekin şöyle yanıt veriyor: “Libya çok önemli bir ülke. Rusya'nın hem Avrupa'yı güneyden tehdit etmesi hem de Doğu Akdeniz'de hakim olması, ABD'nin bölgedeki menfaatleriyle çelişiyor. Bazı üyeleri karşı çıksa da NATO, Rusya'ya karşı Türkiye'yi destekliyor. Bölgede kendi güçleri yok ve Türkiye'ye mecburlar. Rusya'yı bölgede istemiyorlar. Türkiye de tüm bunlardan faydalanıyor.”

'RUSYA'NIN ELÇİLİK ADIMI ÖNEMLİ'

Pekin, Rusya'nın Libya Büyükelçiliği ile ilgili attığı adımın da olumlu olduğu görüşünde: “Rusya, gidip büyükelçiliği Bingazi ya da Tobruk'ta açmadı. Tunus'taki elçiliğini tüm Libya'dan sorumlu tutarak iki tarafa da aynı şekilde yaklaşacağını söyledi.”

'MISIR İLE SAVAŞ OLMAZ'

Korgeneral Pekin, tüm bu adımların Türkiye'nin diplomatik gücünü gösterdiğini ve bu diplomatik hazırlıkların tamamlanmasıyla SirteCufra operasyonunun başlayacağını belirtiyor. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, ‘Sirte kırmızı çizgimizdir’ açıklaması yapsa da Pekin'e göre Mısır ordusu ile TSK'nın karşı karşıya gelme ihtimali yok. “Mısır Silahlı Kuvvetlerinden bir grubun Hafter güçlerini desteklemesi söz konusu olabilir” diyen Pekin, önümüzdeki dönem çıkacak çatışmalarla ilgili şu uyarıda bulunuyor: “Vekiller arasındaki savaşta çıta biraz yükselebilir. MısırTürkiye gibi resmi bir savaştan bahsetmiyorum ancak vekil güçleri destekleyen ülkelerin bazı uçaklar ve zırhlı araçlar vasıtasıyla fiili bir çatışmaya girdiğini görebiliriz.”

'O ANLAŞMA YOK HÜKMÜNDE'

Libya sahasında yaşanan bir diğer gelişme de Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Tobruk’u ziyaret ederek Hafter'in siyasi destekçisi Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’le buluşması oldu. Tobruk'taki sözde hükümetin Dışişleri Bakanı Abdulhadi Huveyj, görüşmenin ardından, “Ortak düşmanımız Türkiye’ye karşı Yunanistan’la her türlü ittifaka hazırız” dedi. Huveyj, Atina'yla deniz sınırlarını yeniden çizmek üzere bir anlaşma yaptıklarını duyurdu, ancak ayrıntı vermedi.

Koramiral Can Erenoğlu'na göre Birleşmiş Milletler tarafından tanınmayan ve Kaddafi’ye ihanet eden Hafter ile imzalanan bu anlaşmanın uluslararası meşruiyeti yok, yani anlaşma yok hükmünde.

HAVA VE DENİZ ÜSSÜ KARARLILIK GÖSTERGESİ

Geçen hafta yaşanan diplomasi trafiğinde bir diğer önemli konunun Türkiye'nin Libya'da kurmak istediği deniz ve hava üssü olduğu tahmin ediliyor.

Bu ziyaretlerle eş zamanlı olarak, bir süre önce Hafter milislerinin elinden alınan ve tuzaklanan el yapımı patlayıcılardan temizlenen Vatiyye Üssü'ne, TSK'ya bağlı unsurların yerleşmeye başladığı iddia edildi. Konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmasa da HAWK Yüksek İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi'nin Üsse konuşlandırıldığına dair bazı fotoğraflar sosyal medyada dolaşıma sokuldu.

Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, deniz ve hava üssü iddialarının, Türkiye'nin Libya'da kalıcı olmak istediğinin göstergesi olduğunu söylüyor. Pekin'e göre Türkiye'nin bu üslere hem ihtiyacı var hem de bölgede etkinliğini artırması için gerekli.

Türkiye'nin Suriye, Yemen, Doğu Akdeniz, Libya, Sudan, bütün Kuzey Afrika dahil olmak üzere geniş çaplı düşündüğünü belirten Pekin, şöyle sürdürüyor: “Orada Türk üslerinin olması aynı zamanda NATO'nun güney sınırlarının emniyetinin sağlanması açısından da önemli. Fransa karşı çıkıyor ama Almanya ve İtalya destekliyor. Türkiye kendisine karşı kurulan cepheyi dağıtma konusunda kararlı olduğunu herkese gösteriyor.”

'LOJİSTİK AÇIDAN ÖNEMLİ'

11. Sahil Güvenlik Komutanı, emekli Koramiral Can Erenoğlu da üssün önemini şu sözlerle vurguluyor: “Akdeniz’de hangi dost ülkede olursa olsun bir deniz üssüne sahip olunmasının bölgesel güvenliğe, barış ve istikrara katkısı büyük olacak, lojistik açıdan da bölgede güç bulunduracak ülkemizin kaynak ihtiyacını azaltacaktır.”

Aydınlık