Türkiye, Prof. Dr. Cevat Babuna ve eşi Semin Babuna’yı, Adnan Oktar’ın müridi olan 4’ü kız, 1’i erkek 5 çocukları ve torunları için verdikleri mücadeleyle tanıdı. Prof. Dr. Cevat Babuna, geçen yıl hayatını kaybetti. Vefat ilanında çocuklarının ismi yoktu. Semin Babuna ise Adnan Oktar grubuna yönelik operasyon sonrası 25 yıllık mücadelesinde yeni bir sayfa açtı.

Semin Babuna, ilk olarak çocuklarını cezaevinde görebilmek için adım attı. Ancak ilk ziyaretinde çocukları ve torunu kendisiyle görüşmeyi kabul etmedi. Semin Babuna yılmadan çocuklarını görme ısrarını sürdü ve en son cezaevine görüşe gittiğinde, iki kızı anneleriyle görüşmeyi kabul etti. 12 yıl sonra iki kızıyla cezaevinde kucaklaşan Semin Babuna çocuklarına ve torununa hala Adnan Oktar grubu tarafından dışarıdan müdahale edildiğini söyledi.

Şu an için en büyük şükür sebebinin evlatlarının Adnan Oktar ile aynı çatı altında olmaması olduğunu belirten anne Semin Babuna, Milliyet'e şunları anlattı:

'İTİRAFÇI OLUN DEDİM'

'Şu an için sadece iki evladım benimle görüşmeyi kabul etti. Bu bile benim için büyük bir mutluluk. Evlatlarımla yıllar sonra kucaklaştım. Karşılıklı oturdum, ellerini sıkabildim. Hatta 'Gel bakalım, elimi öp' diyebildim. Yol yakınken itirafçı olmalarını söyledim. Bu adamın (Adnan Oktar) aslında nasıl bir pislik olduğunu kendilerine anlattım, fakat kabul etmiyorlar. Tüm bunların iftira olduğunu söylüyorlar.

Adnan Oktar’ın yaptığı sapkınlıkları aktardım ama hiçbirini kendilerine kabul ettiremedim. Bana, 'Anne bu işi sen yaptın. Bizi sen şikayet edip içeri attırdın’ diyorlar. Ben de 'Kızım ben sizden şikayetçi olmadım, sadece başınızdaki adamdan şikayetçi oldum’ dedim. Sürekli ‘Şikayetinizi geri çekin’ diyorlar. Aslında görüştüğüm iki kızım da, her şeyin çok farkında. Bunları hissedebildim ama kabullenmeleri zaman alacak. Tek temennim, çok geçmeden diğer çocuklarımla da görüşebilmek.”

GERİ YOLLADILAR

'Görüştüğüm kızlarımın cezaevindeki tüm kişisel ihtiyaçlarını da A’dan Z’ye karşıladım. Banka hesaplarına da belli miktarda para yatırdım. Kaldıkları yerde buzdolabı, TV ve su ısıtıcısı gibi ihtiyaçları varmış, bunları da aldım. Geçenlerde altı evladıma, torunum Emre ile birlikte Kuran tefsiri gönderdim. Üçü kabul etti, fakat diğer üçü geri gönderdi.'

'ADNAN OKTAR KÖTÜ YILAN HYDRA GİBİ'

Adnan Oktar’ı Yunan Mitolojisi’nin kötü yılanı Hydra’ya benzeten Semin Babuna şöyle devam etti: “En büyük korkum bu adamın, dışarıdaki adamlarının çocuklarıma müdahalesinin devam etmesi. Çünkü bu adamı çok iyi tanıyorum. Masallardaki dokuz başlı canavar gibi. Yaptığı tek şey kötülük. Tam bütün başlarını kestim derken yeni bir baş çıkıyor. Aklı sadece kötülüklere çalışıyor. Bu nedenle şu an için en büyük şükür sebebim, çocuklarımın bu adamla aynı çatı altında olmaması. Adam içeri girdi ama hala kurtulamadık.”

'FİRARİLER, TUTUKLULAR İÇİN PARA YATIRIYOR'

Semin Babuna, 'Adnan Oktar örgütündeki Tarkan Yavaş, Cihat Gündoğdu, Uğur Örmen, Metin Güçyetmez ve Seral Köprülü gibi bazı firariler henüz yakalanmadı. Bu kişiler, tutuklu olanlara avukat gönderiyorlar. Bunun yanı sıra hesaplarına da para yatırmışlar. Birinci derece yakınları olduğum için evlatlarıma kimin para gönderdiği ve hesaplarında ne kadar para olduğunu öğrenebildim. Tuğba dışında hepsinin hesabında bin TL ile bin 500 TL arasında para bulunuyordu. Sadece Tuğba’nın hesabında para yoktu' dedi.

'BU İSİMLERİ MALİ ŞUBEYE BİLDİRDİM'

Semin Babuna şu iddialarda bulundu:

'Tek tek çocuklarımın banka hesaplarına kimlerin para gönderdiğini ve evlatlarımla hangi avukatların görüştüğünü tespit ettim. Eda’nın hesabına, Raif Ergin adlı örgüt üyesi ve avukat Hakan Arslan para yatırmış. Bu avukat aynı zamanda Ceyda’nın hesabına da para yatırmış ve Ceyda’ya elbise de götürmüş. Geçen görüşe gittiğimizde de iki avukatla karşılaştık. Bu avukatlar içerideki tüm kadınların isimlerini tek tek yazmışlardı ve hepsiyle de görüşmüşler. İsimlerinin Yağmur ve Rıdvan olduğunu ve avukat Arzu Gül’ün bürosuna bağlı olduğunu öğrendik. Arzu Gül 2009 yılında Adnan Oktar yine çete lideri olduğu suçlamasıyla yargılanırken avukatlığını yapıyordu.

Arzu Gül’ün bürosundaki avukat Pınar ve Rıdvan ‘Çalıştığımız hukuk bürosuyla Erdem Rahvancı anlaştı ve bizi o gönderdi’ demişler. Erdem Rahvancı da firari örgüt üyesi. Buradan şunu anlıyorum ki, bunlar tutukluların itirafçı olmamaları için uğraşıyorlar ve sıkı bir takipteler. İçeridekilerin konuşmasını kesinlikle istemiyorlar. Bu saydığım isimler dışında, avukat Hümeyra Nur Yazıcı ve avukat Ali Bahadır Çakmak da Ebru ile görüşmeye gitmiş. Ben de tespit ettiğim tüm bu isimler hakkında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü’ne şikayette bulundum. Çocuklarım için elimden geldiğince her şeyi sonuna kadar yapacağım.'