Ekonomide kararlar alınıyor.

Kararlar doğru mu, yanlış mı tartışılmıyor.

Arkasında ne olduğu araştırılıyor.

“Gizli hesap”kaygısı öne çıkıyor.

Kuşku yaşanıyor.

KONUT KREDİ FAİZLERİ

Bankalar yüzde 2024 faizle mevduat topluyor.

Ama kamu bankaları yüzde 1’in altında aylık faizle konut kredisi veriyor.

Yıllık yüzde 12.

Yüzde 812 fark var.

Zararı kim ödeyecek?

Devlet!

Yani biz!

“Konut firmaları ile anlaştık”deniyor.

Akla hemen “hangi firmalar?” geliyor.

“Yandaşları kurtarmaktan”söz ediliyor.

TEHLİKE

Ekonomik kriz giderek ağırlaşıyor.

Krizi aşmak o kadar kolay değil.

Bütün toplum kesimlerinin elini taşın altına koyması şart.

Ama bunun için “şeffaflık”gerekiyor.

“Şeffaflık” ınca, “güvensizlik”ortaya çıkıyor.

Devletin kapalı kapı arkası işleyişi sona ermeli.

Kararlar alınırken tartışılmalı.

Ortak akıl devreye girmeli.

Sayıştay da görevini yapmalı.

FIRAT’IN DOĞUSU

Türk Ordusu Fırat’ın doğusu için hazırlık yapıyor.

Malum ABD istemiyor.

Türkiye’yi engellemek için her yolu deniyor.

“Havuç”, “sopa”politikası yine devrede.

ABD’nin buna nasıl yanıt vereceği tartışılıyor.

İlk akla gelen, denetimi altındaki finans kuruluşlarını harekete geçirmesi.

İhtimal de yüksek.

ABD operasyonunun etkisiz hale getirilmesinin yolu belli.

Ekonomideki gerçeği halka açıklamak.

Söz konusu ülke güvenliği olunca, halk gereğini yapar.

Bunun için de “şeffaflık” şart!

DÖVİZ TAHVİLİ SATIŞI

Erdoğan kürsülerde halka çağrı yaptı.

“Dövizlerinizi bozdurun”dedi.

Bunun için kampanyalar düzenlendi.

Döviz bozduranlara ödüller verildi.

Aynı iktidar şimdi de dolar ve avro ile tahvil satışını devreye soktu.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.

AKP’liler de çelişkinin farkında.

Özel sohbetlerde birbirlerine, “Ekonomi çok mu kötü?” sormaları her şeyi anlatıyor.

GERİLİM POLİTİKASI

Son günlerde gerilim yine arttı.

Fransa’da yaşanan “sarı yelekliler” çok ürkütmüş gibi.

Bahçeli “karşılarında bizi bulurlar” .

Erdoğan’ın gündeminde de aynı konu var.

Sokağa çıkanları ezip geçmekten söz ediyor.

İş giderek garip bir hal almaya başladı.

Provokasyona açık bir hava oluştu.

SORUMLU KİM OLACAK?

Durumdan vazife çıkaran birileri, hak aramak için sokağa çıkan işçiye, çiftçiye, öğrenciye, memura, emekliye, ... saldırırsa ne olacak?

Yaşanacak vahim durumun sorumlusu kim olacak?

İşin bir başka yönü de şu:

Ya bu açıklamalar, “mezarlıkta ıslık çalmak”şeklinde algılanırsa?

İktidar için daha da vahim olmaz mı?

Peki bu durum Türkiye açısından nasıl sonuç verir?

Hiç bunlar düşünülmüyor mu?

Fırat’ın doğusuna harekatın gündemde olduğu şu günlerde, herkesin çok dikkatli olması gerekmiyor mu?

Aydınlık