1990'lı yıllarda gübre fabrikalarının bilerek zarar ettirildiğini anlatan Kırcı, özelleştirmeden gübrenin de payını aldığını söyledi. Kırcı, kendi gübremizi daha önce olduğu gibi üretmemiz ve devletin krize müdahale etmesi çağrısında bulundu

AYDINLIK / ANKARA

Üreticinin en çok yakındığı girdi kalemlerinden gübredeki fiyat artışı gündemden düşmüyor. Türkiye'de kullanılan gübrelerin üçte biri, gübre hammaddelerinin ise yüzde 95'i ithal. Son bir yılda ÜRE gübresinde yüzde 82, sülfat fiyatlarında yüzde 74, DAP gübresinde yüzde 87, taban gübrelerinde ise yüzde 5355 aralığında fiyat artışı oldu. Gübrede fiyat artışının nedenlerini ve çözüme ilişkin görüşleri, üç bölümlük yazı dizimizde okurlarımıza sunuyoruz. Son bölümde Türkiye Gübre Fabrikaları AŞ eski Genel Müdürü İbrahim Kırcı'nın değerlendirmeleri var. Türkiye Gübre Fabrikaları AŞ eski Genel Müdürü İbrahim Kırcı gübre krizini kamuculuğun çözeceğini belirtti. Gübre sektörünün stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan Kırcı, devletin bu sektörde belirleyici olması gerektiğini bildirdi. Kırcı, tarıma verilecek en büyük desteğin devletin gübre sektöründe etkin olması ve fiyatları çiftçi lehine düşük tutması olduğunu vurguladı. 19921996 tarihleri arasında Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) Genel Müdürlüğü görevinde bulunan daha sonra görevden alınan ancak yargı kararıyla tekrar görevine dönüp 1999 yılına kadar görevini sürdüren İbrahim Kırcı son dönemlerde yaşanan gübre krizini Aydınlık’a değerlendirdi. Geçmişte de gübre fiyatlarına aşırı zam yapmak isteyenler olduğunu, ancak devletin gübre fabrikaları sayesinde bunun önlendiğini kaydeden Kırcı şunları söyledi:

GÜBRE FABRİKALARI BİLEREK BATIRILDI

Gübre fabrikaları bilerek zarar ettirildi. Ben 1992 yılında göreve geldiğimde gübre fabrikalarımız borç batağındaydı. Türkiye Gübre Fabrikaları AŞ’nin 27 bankaya borcu vardı. Bunlardan 24’ünde temerrüde düşmüştük. Yüzde 252 faizle alınan borçlar vardı. Günlük satışlarımız bankalara olan borçların faizlerini bile karşılamıyordu. O günün parasıyla günde 3 milyar liralık satış yaparken, bankalara günlük faiz ödememiz 5 milyar liraydı. Üretilen gübrenin maliyetini hiç saymıyorum. Bu durum öyle rastgele olmadı. Bir plan dahilinde KİT’lerin ipi çekildi. Hazinenin KİT’lere ödemesi gereken sermaye borçları ödenmedi, KİT’ler özel bankalara yönlendirildi. IMF de özel sektör de böyle istiyordu. Bu durum KİT’lerin zarar etmesine yol açtı. Ama aslında KİT’ler zarar etmedi. Faize boğduruldu. Bankalar bir yana Hazine'nin verdiği paralara bile yüksek faiz uygulandı."

'KARA GEÇİRİNCE İSTENMEDİK'

Ancak biz göreve gelince dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse’nin de desteğiyle üç yıl içinde fabrikalarımızı ayağa kaldırdık. Kara geçirdik. Devletin kayıtlarında hepsi mevcuttur. Bu süreçte durumunu düzelten KİT yöneticilerinden çok rahatsız olanlar oldu. Görevden aldırmak için çok uğraştılar. KİT’ler kara delik ilan edilirken fabrikaların yok pahasına kamunun elinden çıkarılması amaçlanmıştı. KİT’lerin kara delik olmadığı ortaya çıkınca hesap bozuldu. Ne yazık ki daha sonra bunu başardılar. Fabrikalar yok pahasına özelleştirildi. Gübre sektörü de bundan payını aldı. Büyük hata yapıldı. Maliyeti 1 milyar dolar olan gübre fabrikaları değerinin çok altında fiyatlarla satıldı. Fabrikanın arazileri, limanı da gitti. Şu anda tüm çiftçiler gübre konusunda kıvranıyor. Özelleştirmenin sonucu."

ÖZELLEŞTİRME ÇİFTÇİYİ VURDU

Devletin elinde fabrikalar varken fiyatları devlet belirlerdi. Özel sektörün fiyatları gereksiz artmasına izin vermezdik. Özel sektör kamunun fiyatlarına uymak zorunda kalırdı. Belirlenen fiyatlar onlar için de karlıydı. Özelleştirme sonrası gübre sektörü birkaç firmanın insafına kaldı. Fiyatları istedikleri gibi belirlemeye başladılar. İş öyle bir noktaya geldi ki gübre sorunu hem çiftçiyi vurdu, hem de gıda güvenliğini tehdit eder oldu."

DEVLET SEKTÖRDE OLMALI

Devlet mutlaka gübre sektöründe olmalı. Satılan fabrikalar geri alınmalı. Yeni fabrikalar kurulmalı. Tarıma verilecek en büyük destek devletin gübre sektöründe etkin olmasıdır. Gübre fabrikaları satılırken bu günlere gelineceği konusunda gerekli uyarılarımız yaptık. Yapılanların yanlış olduğunu ısrarla dile getirdik. Ama kimse dinlemedi. Şimdi tarımda maliyetler sürekli arttığı için ekili alanlar sürekli azalıyor. Bu maliyet artışında gübre fiyatları da önemli rol oynuyor. Sattığı ürün de gerekli fiyatı bulmayan çiftçi gübre atmakta zorlanıyor. Ekilen araziye yeterli gübre zamanında ve gerekli ölçüde atılmaması verimi düşürüyor. Verim düşünce maliyetler yükseliyor. Sonrasında zarar eden çiftçi ekimden, üretimden vazgeçiyor. Gübrenin yarattığı sorun, tarımımıza vurulan en büyük darbelerden biri. "

GÜBREYİ KENDİMİZ ÜRETMELİYİZ

Ne yazık ki çiftçiye gerektiği gibi sahip çıkılmıyor. TÜGSAŞ Genel Müdürlüğü yaptığım dönemde zamanımın önemli kısmını çiftçinin daha ucuza gübre alabilmesi için harcadım. Bazı dönemlerde uluslararası piyasalarda gübre ucuz olabilir. Ama eğer sen üretemiyorsan bu durum değişir, ucuz gübreyi bulamazsın. Gübrede dışa bağımlılık mutlaka önlenmeli. Özellikle de koronavirüs salgının yaşandığı bu dönemde bu çok daha önemli. "

ÖNCELİK TARIM OLMALI

Dünyada gıda giderek önemini artırıyor. Paran olsa bile gıdaya ulaşmakta sıkıntı çekilecek bir döneme giriyoruz. Türkiye önümüzdeki dönemde tarıma, tarımın geliştirilmesi için de gübreye büyük önem vermeli. Türkiye önceliklerini belirlerken tarım ve gübre de bunların arasında olmalı. Kendi gübremizi daha önce olduğu gibi kendimiz üretmeliyiz. Ne yazık ki ülkemizde gübrenin hammaddesi yeterli değil. Ama hammaddeyi yurtdışından bulabiliriz.” 

GÜBREDE AŞIRI KAR OLMAZ

 “Şu anda Türkiye’de gübre çok pahalı satılıyor. Gübrede aşırı kar olmaz, olmamalı. Bu gübreyi alan çiftçiler toplumun alt gelir grubundaki insanlar. Bunlar gübre atamaz, gerekli verimi alamazsa üretimi bırakırlar, hep birlikte aç kalırız. Devlet sektörde olsaydı çiftçiye uygun fiyatlarla bir şekilde gübre temin ederdi. Geleceğimizi güvenceye alabilmemiz için gübre sektöründe devlet olmalı. Çiftçi de tarlasına yeterli gübre atabilecek gelir düzeyine getirilmelidir. Üretimin artırılmasında gübre kullanımı çok etkili. Zamanında ve yeterli gübre verilmesi mutlaka sağlanmalı. Bu çiftçinin daha iyi kazanmasından çok ülkenin geleceği açısından anlamlı. Tarım sektöründeki kooperatifler ve kamu kuruluşları gübre konusunda etkin olmalı. Tarım Bakanlığı bütün gücüyle tarımı desteklemeli. Kuruluş amacı çiftçiye destek olan Ziraat Bankası da kuruluş felsefesine dönmeli.”