Aydınlık Gazetesi'nde yer alan söyleşi:

Kadıköy ve Şişli Kent Konseyleri’nin, 2020’nin 23 Nisan’ında sosyal medyada ve şehrin reklam panolarında “LGBTİ çocuklar vardır” afişleriyle çocukları hedef almaları, toplumda tepkilere neden oldu. Bu konuda olumsuz ve tehlikeli örnekler, kitaplarla ve belediye çalışmalarıyla sınırlı değil. İstanbul’un semtlerinde halk yararına çalışma yapma amacıyla kurulan sözde “eli yüzü düzgün, renkli, temiz, güleryüzlü(!)” sivil toplum kuruluşlarından biri de Tarlabaşı Toplum Merkezi. Merkezin bu yöndeki çalışmalarını inceleyen Pedagog Zeynep Ses’le olayın boyutlarını konuştuk.

  • Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin amacı nedir?

Kuruluş amacında, “Sosyal hayattan dışlanan, yoksulluk ve göç kaynaklı çeşitli yoksunlukla mücadele eden Tarlabaşı bölgesi sakinlerinin güçlenmesi, haklarına erişiminin desteklenmesi ve Tarlabaşı’na yönelik ön yargının azaltılması” diye yazıyor. İnternet sitesinde “Açık Açık STK’sıdır” deniyor. Bu STK’nın yönetim kurulunda Koç Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden, Greenpeace’den isimleri, çeşitli iş insanlarını görüyoruz. Muhtemelen yurt dışı bağlantıları da vardır.

ÇOCUKLARA YÖNELİK DOKÜMANLAR

  • Ne tür çalışmalar yapıyorlar?

Kuruluş hedefi olarak sekiz madde bulunuyor. Üçüncü maddede “Çocuğun yüksek yararını gözeten çalışmaları desteklemek” var. Ancak çalışmaların büyük bölümü buna uygun değil! “Feminist pedagoji” adı altında, “toplumsal cinsiyet” eşitliği konusunda bolca “eğitim” veriliyor. Genellikle Suriyeli ve Kürt kökenli çocuklar etkinliklere katılıyor. Eğitimlerde çocuklara yönelik dergi, kitap ve iletişim araçlarının kullanıldığını görüyoruz.

  • Ne tür dergi ve kitaplar?

Örneğin “Cinsel eğitim uzmanı” olduğunu iddia eden bir kişinin üniversiteler ve öğretmenler için hazırladığı el kitabı kullanılıyor. Ancak yazarın çocukla, pedagojiyle uzak yakın ilgisi yok. İnternet sitelerinde paylaşılan görsellerin her yerinde gökkuşağı renkleri, pedofiliyi normalleştiren dövizler, cinsiyetsizleştirme adına şemalar, krokiler, abuk sabuk kıyafetler giydirilen çocuklar var.

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin en sevdiği haftalardan onur haftasında LGBTİ Çocuklar eğitimi yapıyor

FAALİYETLERİ DENETLENMELİ

  • Pedagojinin konusu olarak bunlar da işlenemez mi?

Çocukların yüksek menfaatlerini ve korunmasını, ağırlıklı olarak bu konular üzerinden ele almak çocuk haklarını bilmemek değilse kötü niyetli bir çaba olmalı. Pedagoji biliminde çocuğa pedofili ve kötü dokunuşlardan korunması için verilen bilinçlendirme eğitimleri vardır. Ancak bunları kendi geliştirdiği fikirlerle her türlü istismara açık hale getirmek ve “Çocuk LGBTİ+ vardır” diyerek, Batı kaynaklı neoliberal hareketlere malzeme etmek tehlikelidir. Bu çeşit merkezlerin faaliyetleri kesinlikle denetim altında olmalıdır.

CİNSİYETSİZ ÇOCUK!

  • Cinsiyetsiz toplum için ağaç yaşken mi eğitilmeye çalışılıyor?

3. dalga feminizmin önermesinde bu var; “Cinsiyetsiz toplum” fikri, toplumca benimsenmesi için bu işin çocuklara kadar normalleşmesi, videolar, iletişim araçları, üniversitelerde konferanslarla yaygınlaşması. Psikolog Seda Sarı örneğin, çocuğun 3 yaşına kadar cinsiyetsiz yetiştirilmesi gerektiğini savunuyor.

YABANCILAŞMA VE YALNIZLAŞMA

  • Dalga dalga topraklarımıza gelen bu fikirlerin amacı nedir?

LGBTİ+ hareketinin kaynağı milli devletleri yıkmak isteyen, emperyalist Batı'nın ulus devletlere ihraç ettiği neoliberal ideolojidir. Bu ideolojiye göre insan, cinsiyetini terk edecek kadar “özgürleşmelidir” ve bu, “insan hakkıdır”. Asıl amaçsa insanı cinsiyetine de yabancılaşacak kadar yalnızlaştırmaktır. Bu yolla toplumları, ulusları ve insanlığı un ufak etmektir.

  • Bu hareketler çocuğu koruyor mu?

Çocukların yüksek menfaatlerinin uydurulmuş cinsel eğitim önermeleri ile korunması imkânsızdır. “Atanmış cinsiyet” adı altında hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, uydurulmuş terimlerle insanlığın gelişimine ve var olma biçimine getirilen, karşısına koyulan “cinsiyetsiz toplum” yaratma girişimleri kendi marjinalliği içinde kalmaya mahkûm.

KLİNİK PSİKOLOG FATİME ERÇAĞ: ATANMIŞ CİNSİYET TAMAMEN UYDURMA

“Toplumsal cinsiyet, cinsiyetsizlik, cinsel tercih, atanmış cinsiyet, çocuk eşcinselliği vb.” kanıtlanamayan ve nesnel bir dayanağı olmayan fantastik söylemlerin hepsi uydurmadır, insan doğasına aykırıdır.

“ Öncelikle, 34 yaşa dek çocuk zaten cinsiyetini bilmeden büyür. Çünkü daha somut düşünme işlevleri bile başlamaz bu dönemde. 3 yaşında her iki cinsiyetten çocuk da “işedikleri” organlarını merak edip sorarlar. Cinsel bir işlevi yoktur ki o dönemde, çocuk onu sorsun. Aynı zamanda kız veya oğlan olduklarını da öğrenirler ama o kadar. Ne cinsiyeti, ne de cinselliği anlamazlar, anlatamazsınız.

“ Psikiyatrik sınıflandırmalarda hâlen ‘cinsel sapma’ olarak geçen pedofili konusunda, net bir açıklamasını göremedim bu merkezin. Ama diğer söylemlerine bakılırsa, neoliberal akımlarla aynı yolda oldukları anlaşılıyor.

“ Pedofili cinsel bir sapmadır, cinsel davranış bozukluğudur. Neoliberalizmin ve mafyokrasi düzeninin siyasî baskılarıyla 80'li yıllardan bu yana, diğer tüm cinsel sapmalar bu sınıflandırmadan çıkarılmıştır. Şimdi de pedofili için, özellikle akademisyenleri kullanarak aynı çabaya girişildi. Örneğin bir profesör, uluslararası bir konferansta bir yetişkinin, 4 yaşında bir çocuğun rızası olursa onunla cinsel ilişkiyle girebileceğini söyleyebiliyor.

“ Bu bozuk, sapkın davranış her şeyden önce doğaya ve bilime aykırıdır ve kabul edilemez. 4 yaşında çocuk, yalnızca çocuktur, toplumsal bir birey değildir. Rızası olması, karar verebilmesi için soyut düşünme işlevleri gelişiminin tamamlanmış olması gerekir ki, bu da en az 1116 yaş aralığıdır.

ÇOCUK CİNSİYETİNE KARAR VEREMEZ

“ Dolayısıyla “Atanmış Cinsiyet”, “Çocuk LGBT’si vardır” iddiaları da tümüyle yanlıştır, bilimsel dayanağı yoktur. Pazar alışverişi için ya da sağlıklı beslenmesi konusunda nasıl karar vermesi çocuktan beklenemezse, bu da öyledir. O yaşta yalnızca giysilerini seçebilir, oyunlarına karar verebilir.

“ Beyinde, diğer tüm organlarımız gibi cinsel organların ve bezlerin işleyişini yöneten merkezler var. Oysa 4 yaşında daha cinsel bezler ve salgılar çalışmaz. Bu yaşta çocuk, cinsel isteği uyanmamışken neye karar verecek? Bir pedofilin iştahla beklediği kurban olmaya mı? Öte yandan cinsiyetimiz, doğmadan önce kromozomlarda belirlenmiştir. Nasıl ki midenizin ya da gözlerinizin şeklini seçemiyorsunuz, bu da öyle.

“LGBT konusuna gelince, beyinde cinsel dürtü, istek, eğilim vb. yöneten merkezlerde bir bozukluk oluşursa cinsel edimlerimiz de sorunlu olabilir. Örneğin, dişi cinsel salgıların akışında ciddi yetersizlik halinde kadın cinsel davranışında soğukluk vb. aksama görülebilir. Tam yokluğunda biseksüalite veya eril hormonun fazla salgılanmasında erkek cinselliğine eğilim, keza transseksüalite. Tüm bu fizyolojik kaynaklı sapmalar, psikososyal etkenlerle artıp yozlaşabilir.

İNSAN DOĞASINA AYKIRI

“ Beyin, işlevleri hâlâ araştırılan çok karmaşık, gelişkin bir yapıdır. Ancak bu bilgiler uzun yıllar yapılan pek çok çalışmanın somut sonuçlarıdır. Dolayısıyla “toplumsal cinsiyet, cinsiyetsizlik, cinsel tercih, atanmış cinsiyet, çocuk eşcinselliği vb.” kanıtlanamayan ve nesnel bir dayanağı olmayan fantastik söylemlerin hepsi uydurmadır, insan doğasına aykırıdır.

“ Cinsiyetimiz beden ve ruh/zihin bütünlüğünün ve kimliğinin en önemli parçasıdır. Bu bütünü “yapay tercihlerle” bozmak, benliğine yabancılaşmak psikotik bir kimlik ve akıl yarılmasına kadar varabilir.”