Resmi ilişki olmasa da uygulanıyor.
İzlenen program IMF ile koordineli.
Diğer bir deyişle “IMF’siz IMF programı.”
Krizi aşmak için alınan kararlar…
Hepsi geçmiştekilerle benzer.
Sadece IMF’nin adı yazılmıyor.

ÇALIŞANA ZAMLAR

Seçimler bitti.
Yıl sonu da yaklaşıyor.
Çalışanlara verilecek zamlar ne olacak?
Kamuda toplu sözleşmeler…
Ocak’ta memur ve emeklinin durumu.
Gelen bilgiler dikkat çekici.
Ücret ve maaşlarda artışlar…
Beklenen enflasyona göre yapılacakmış.
Örneğin OVP’deki enflasyon hedefi…
2025 için yüzde 15,2.
Gerçekleşen değil hedef baz alınacakmış.
Bu uygulamanın mucidi kim? IMF.
Krizin yükü yine halkın sırtına bindiriliyor.
Bakalım bu kez halk dayanabilecek mi?

CARİ AÇIK DÜŞTÜ

Dış ticaret açığımız azaldı.
Cari açığımız düştü.”
Dış ticaret açığının azalması…
İhracat artışından kaynaklanmıyor.
Azalan ara mal, yatırım malı, hammadde ithalatı.
Bunun nedeni daralan üretim.
En geç bu yılın son çeyreği…
Teknik resesyona girmiş olacağız.
Sanayide çarkların yavaşlaması.
Daha basit anlatımla büzüşen ekonomi...

HANİ ÜRETİM DESTEKLENECEKTİ

Büyüme düşüyor.
Bir önceki çeyreğe göre sıfır.
Bir sonraki ay revize edilirse ekside.
Bu durum iyi değil.
2023 Eylül ayında açıklanan OVP.
Öncelikli sektörlerde üretim desteklenecekti.
Merkez Bankası devreye girecekti.
Sanayiciye yıllık 100 milyar TL kredi kullandıracaktı.
Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK).
Aradan bir yıl geçti.
Ama ortada bir şey gözükmüyor.
Sanayicilerle konuştum.
Vadedilen kredilerden yararlanan yok.
“Hepsi lafta kaldı.
Bırakalım yüz milyarı…
Faydalan tek bir proje bile duymadık.
Ticari kredi faizleri yüzde 60’larda…
Krediye ulaşım da sorunlu.
Hammadde ve yarı mamul stok tutamıyoruz.
Yeni yatırım yapamıyoruz.
Yaşadığımız kriz öncekilerden farklı.
Uzun süreceği ortada” diyorlar.

SIKINTI YAYILIYOR

Özetle;
Sadece çalışanlar, çiftçiler değil…
Sanayiciler de sıkıntıda.
İç piyasadaki daralma endişe verici.
“Sonbahara kadar bekleyeceğiz.
Orta Vadeli Programa bakacağız.
Önümüzü göremezsek önlemler alacağız.
İlk aşamada işçi çıkarmaya gideceğiz.
İstediğimiz bir durum olmayacak.
Ama mecbur kalacağız” demeleri de bundan.

İÇERİDE VURULUYORUZ

İhracatımızın yaklaşık yarısı AB bölgesine.
Başta Almanya, orada da kriz var.
Ticarette korumacılık önlemleri artıyor.
Yeşil mutabakat, dijital pazar ajandası…
Hepsi bunun bir parçası.
En büyük pazarımız Almanya.
Fuar katılımcılarına bile vizede sorun çıkarıyor.
Gidenlere, “bir daha gelmeyin” muamelesi yapılıyor.
Bizdeki kamu ihaleleri…
AB menşeli malları tercih etmeye devam ediyoruz.
Yerli Malı Tebliğindeki aksaklıklar…
Bir türlü giderilemiyor.
Kısacası sadece dışarıda değil…
İçeride de vuruluyoruz.

ALTERNATİF PAZARLAR

Avrupa pazarları…
Durgunluk uzun sürecek.
Kayıplarımızı Rusya pazarında telafi edecektik.
Ama ABD yaptırımları önümüzü kesiyor.
Sanayiciler tepkili, şunları söylüyorlar:
“Krizi Rusya ile atlatmaya çalışıyorduk.
İşlerimiz yüzde 50 artmıştı.
ABD üstümüze geldi.
Sürekli tehdit ediyor.
Bir yolunu bulup devam ediyorduk.
Bütün açıkları tıkıyorlar.
Devlet bize sahip çıkmıyor.”
Toplumun her kesimi, bütün sektörler sıkıntılı.
Tedirginlik hat safhada.
Döne döne aynı noktaya geliyoruz.
Üretim devrimi dışında çıkış yok!

Aydınlık