Hani şarlatan şeyhlerin ‘bitmeyen çorba’sı var ya, onun gibi, sağ iktidarlar 60 yıldır 27 Mayıs melodramlarıyla ‘bitmeyen iktidarları’nı yaşıyorlar.

Çünkü, kendisine sol, sosyal demokrat, sosyalist, ilerici, aydınlanmacı, sol kemalist, Atatürkçü vs. diye tanımlayan muhalif kesimlerin meşhur bir ezberi vardır: ‘İdamlar yanlış ama 60 Anayasası çok özgürlükçü anayasasıdır’, mavalını hala okumaları yüzünden.

Bu ‘ezber’ muhalif kesimlerin sonunu getirdi, çünkü sıkıntı bu cümledeki özgürlükçü lafındadır, sahtedir.

Önce şunu soralım Cumhuriyet’i kuran 1924 Anayasası’nın nesini beğenmeyip ‘ilga’ ettiniz? Yani kendine ilerici Atatürkçü diyen kesimler 24 Anayasası’nı lağvediyor ve bu durumu yani Cumhuriyet’in üstüne oturduğu sütunların dinamitlenmesini ‘özgürlüklerle’ açıklıyor, yerseniz, yediniz.

Ve bu ihtilali kim yaptı? Bugün Cengiz Özakıncı, Çetin Yetkin gibi değme değerli yazarlar, bu ihtilali Amerika’nın yaptırdığını söylüyor! Peki 60 İhtilalini Amerika’nın yaptırdığınıyaptırmış olma ihtimalini çok uzun dönemler geniş kitleler, yazarlar neden üstüne basa basa dile getirmiyor, çünkü, siz o tarafında durmayın, özgürlükçü anayasası var, buraya odaklanın, yerseniz, yediniz, sadece Ruzi Nazar ismi çok şeyi anlatmaya yetiyor.

İhtilali kim yaptı sorusunun cevabını 60 sonrası dış politikadaki bugüne değin kalıcı olan çok yıpratıcı tarihi yönelimlerden artık bir çocuk dahi anlayabilir, şöyle, 60’a kadar, istihbarat mahreçli dış politika yazanların Ortadoğu’ya bakışları şöyleydi; Atatürk dönemi Sadabat Paktı ve 1955’te kurulan Bağdat Paktı merkez alınıyordu. 60’dan sonra nedense Araplara bodoslama düşman, İsrail’e çok yakın bir siyasi dil geliştirilmeye başlandı, en azından bir istihbarat ve dış politika dergisi olan Ortadoğu dergisinin başına bugün kime hizmet ettiği gayet iyi bilinen İlnur Çevik’in dünyaca ünlü mason babası İlhan Çevik geçirildi. Bugün bir çok eski bürokrat ve politikacının hatıralarını okuduğumuzda 60’dan sonra CIA ve MOSSAD’ın istihbaratımız içinde kökleştiğini hatta MİT’in bunların bir aparatıyan unsuru haline getirildiği kabullenmesi zor acı gerçeğimizdir.

Ve bugün elimizde ‘Yeşil Kuşak’ ve ‘fundamentalist İslam’ kavramı ve İslamcı tarikatcemaat ve yapıların 60’dan sonra kontrol altına alınıp beslenip büyütüldüğünü belgeleri tarihi sonuçlarıyla anlatan yüzlerce kitap vardır. En çarpıcı gelişme Ortadoğu’daki Baas hareketine karşı İslamcı yapıların İngiliz, MOSSAD ve CIA eliyle nasıl güçlendirildiği tarihi gerçeklerdir, Musaddık’la başladı Cemal Nasır’la devam etti ve Saddam’ın Arafat’ın ortadan kaldırılmaları ve sonunda Atatürk’e karşı ve Ortadoğu coğrafyası milyonlarca insan öldürülerek kökünden kazınarak başarıya ulaşan bir fundemalist İslam yapılanması, yetmedi etnik milliyetçiliklerin körüklenip hatta icat edilip büyütülmesi.

60 ihtilali aydınların zihnini de değiştirdi, ülkesi için konuşup yazıpçizen her aydın üçbeş askerle darbe yapabileceğine inanmıştır. Gençlerin de kafa yapısını değiştirmiştir, her genç 780 bin km’lik Anadolu coğrafyasını bir kaç milyonluk Orta Amerika ülkesine benzetmeye ve eline silah alıp üçbeş gerillanın ülkede devrim yapabileceğine inanmıştır. Ve sonuçları çok korkunç olmuştur, yüzbinlerce idealist ve ateşli gencin hayatı enerjisi mahvolmuştur. 60 ihtilali partilerin de zihniyetini değiştirmiştir, iktidara gelen her parti, anayasayı değiştirmeyi, anayasayla oynamayı ilk işleri şiar edinmiştir, bugün elinizdeki anayasayı bir matematik profesörü dahi okuyamaz, çünkü yamalar (değişiklikler) gömlekten büyüktür, başı sonu ilaveler şerhler karma karışık metni ancak uzmanı olanlar belki anlayabilir.

Ayrıca 60 ihtilali Adnan Menderes ve Demokrat Parti gerçeğini Türk Milleti’nin bugüne değin öğrenmesine mani olmuştur, mesela, ekonomi profesörleri dahi bugün 195054 Menderes’in ilk dönemindeki ekonomik başarıları için destan gibi doktora çalışmaları yaptılar, oysa, ortada iktisadi bir efsane yoktu, ilk dönem başarısı şuydu, İnönü döneminden kalan 220 ton altını bozdurup ilk dört yıl sefa yaşadılar, altınlar bitince Menderes de çuvalladı.

Mesela Demokrat Parti’nin kurduğu Tahkikat Komisyonu’na sadece DP vekilleri üyeydi ve basın yayın her şeyi sansür yasak zapturapt altına alıyordu, yetmedi, Menderes radyodan Vatan Cephesi’ni kurup tek tek köy kasaba isimler yayınlayarak ülkeyi ortadan ikiye ayırıyordu, tarihler bu kadar korkunç bir ‘ayrımcılık’ görmemiştir ve bu milleti ortadan ikiye bölen siyasi gelenek bugünkü iktidara o günden miras kalmıştır.

Menderes ve arkadaşlarının idamı işte bütün bunları ‘unutturdu’ ve Menderes halkın gözünde bir ‘meleğe’ dönüştürüldü, yetmedi, 70’li yıllar tümüyle 80’li yıllar tümüyle 90’lı yıllar tümüyle Menderes belgeselleri bir nevi Menderes melodramlarına dönüştürüldü. En etkileyici Yeşilçam filmlerinden daha dramatik bu sahneleri Demirel dönemi, Özal dönemi, Çiller dönemi ve Tayyip Erdoğan dönemi döndürüp döndürüp siyasi ekmeklerini bolca yediler, halen yemeye devam ediyorlar.

Ve 60 ihtalinin en feci sonucu, askerleri siyasetin merkezine oturttu, yani askerlerimiz NATO ve Amerikan ağzı ve emirleriyle koltuklarında Türk siyasetinin baş aktörleri olarak kullanılıp yıpratıldılar ve sonra 15 Temmuz’la çöp gibi tasfiye edildiler, bu yukardaki satırların her bir cümlesi için bugün elimizde yüzlerce kitap vardır.

Ama en önemlisi ‘özgürlük yutturmacası’. Gerçekten 60 ihtilali sendikaların derneklerin önünü açıyordu, bu çok doğru, ancak, bu verilmiş hakların masada karşılığını göremeyen sendikalar ve dernekler çatışmanın tarafı oldular ve sokaklar ve meydanlar ve bir gençlik savaşı, ülkeyi tam anlamıyla kardeş savaşının, anarşinin içine soktu ve sonuç: Kenan Evren cuntası.

Sonuç, bugün teminatımız olan 24 Anayasası’nı arıyoruz, yok, bugün ülkemizin teminatı olan gençliğimizi arıyoruz, işte bu olaylarla suçlanıp lekelendi, yok, bugün ülkemizin teminatı askerlerimizi arıyoruz, yıpratılıp yok edildiler, yine yok, bugün sendikalarımızıderneklerimizi arıyoruz, yine yoklar. Hepsinin yok edilmesine mazeret olarak 60’la başlayan ihtilaldarbeler vesile oldu ve sağ iktidarlar bu Amerikancı darbelerin hepsini lehlerinde kullanmayı başardılar. ‘İdamlar olmamalıydı kötüydü ama 60 Anayasası özgürlükçü anayasaydı’ diyenler de bu iktidarın zafer üstüne zafer kazanmasında baş rol oynadılar.

Ve bugün cemaat ve tarikatlar hem meşru sivil dernek muamelesi görmeye başladılar, hem de iktidarın belediye ve imarlarında ortağı oldular. Bugün Diyanet bütçesi Sağlık ve Eğitim bakanlıklarını geçti, bugün, kooperatif denilen yapıların hepsi küçültülüp karikatürleştirildi, Tariş, Çaykur, Fiskobirlik, Çukobirlik, Marmarabirlik, nicesi, küçültüldü ve tarım özelleştirilip Dünya Bankası direktifleriyle ülkenin en temel ihtiyaçları şirketlerin insafı ve piyasasına terk edildi. Yetmedi, sağlık ve eğitim özelleştirildi, parası olanlara ‘özel’ ayrıcalıklı okullar açıldı, ülkede yurttaşım diyen hukuk önünde eşit haklara sahibim diyen, fırsat eşitliği var diyen, tek bir insan kalmadı. Etnik milliyetçilik ve mezhepçilik ülkeyi iç savaşın, bölünmenin, çözüm süreci masalarının girdabına sürükledi ve hala en büyük tehdit olmayı sürdürüyor.

Ve ihtilal ve darbeler merkez sağ partiler tarafından profesyonel bir çatışma diliyle inancım dinim başörtüm, darbeler bize ve halkımıza karşıydı, vs. öyle kullanıldı ki, 15 Temmuz’da görüldüğü gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine 90 bin CIA ajanı yerleştirildi, bu ihanetin belgeselini yapsan nasıl yani 90 bin diye dünya sana inanmaz.

İlga edilen sadece 24 Anayasası değildi, Atatürk Orman Çiftliği’nden Türk Tarih Kurumu’na kadar her büyük devrim kurumu dalga geçilircesine yağma talan edildi, haklar hukuk adalet hak getire ve bundan birkaç yıl önceyi hatırlayın, 23 Nisan, Cumhuriyet Bayramı ve 19 Mayıs gibi törenler bazen askıya alındı bazen yok sayılıp tırışka muamelesi gördü, sonunda Cumhuriyet’ten elimize miras bir tek Mustafa Kemal Atatürk’ün posteri kaldı, onu da yeni CHP ve gardrop Atatürkçüleri tepine tepine kullanıyor.

1960 İhtilali’yle yabancı istihbaratların şeytani eli, ülkemizin en temel değerlerinden hepimizin şahsi hayatlarına kadar hepimizin kaderiyle oynadı, hem ülkemizle hem Ortadoğu’nun kaderiyle oynadı ve oynamaya devam ediyor. Ve hala içimizden birileri, ’27 Mayıs mı, canım, 60 Anayasası çok özgür anayasaydı, tabii canım, ama işte idamlar iyi olmadı’ diye, bu korkunç tarihten hiç ders çıkartmadan, kaldıkları yerden ezberlerine devam edip şeyhlerin bitmeyen çorbası gibi bitmeyen sağcı iktidarlarını 70 yıldır sürdürüyorlar, aynı mazeretler aynı sloganlar aynı ezber laflar aynı çatışma dili aynı ayrımcılık diliyle ve aynı şeytani ellerde kukla olarak.

veryansıntv