Harekat başarılı gidiyor.

Kahraman ordumuz teröristleri eziyor.

Sahada yani.

Ancak hukuki ve diplomatik tarafı çok sakat.

Saddam tuzağı seziyorum havada.

Saddam Hüseyin, ABD Büyükelçisi hanıma sorduğunda “O sizin kendi aranızdaki meseleniz, biz karışmayız” cevabını alıp, havaya tüfeği sıkıp yallah Kuveyt’e girdi.

Sonrasını biliyorsunuz.

O kadar insan öldü, akıllarda Kanada sahillerinde petrole bulanmış bir karabatak kaldı.

Saddam ABD’nin adamıydı öncesinde.

Ona güvendi.

İsrail ve ABD için tam 8 yıl İran ile savaştı.

1 milyon genç insan yaşamını yitirdi.

Sonuçta iki ülke de bir gıdım toprak kazanamadı.

Rumsfeld geliyor, Saddam’ın elini sıkıp silah satıyordu.

Saddam bunlara güvendi, kazığı yedi.

Önce acımasız diktatör damgasını yedi, ardından ülkesi harabeye döndü.

Amerika böyledir.

Kullanır ve atar.

Saddam’ı da kullandı ve attı.

Son olarak YPG’lileri de kullanıp çöpe attı.

Erdoğan ısrarla Esad ile görüşmüyor.

Oysa Suriye’de harekat için izni Rusya, İran veya ABD’den değil, şam yönetiminden almak gerek.

Aksi takdirde uluslararası hukuk açısından sıkıntı olur.

Ki oluyor.

BMGK’da, Arap Birliği’nde, Avrupa Konseyi’nde zaten bize düşman olanların eli güçlenir.

M4 karayoluna kadar 30 kilometrelik koridor açıp, buraya 5er bin nüfuslu 140 köy kurulacağı bilgisi resmi ağızlardan geliyor.

Üzerine bir de bu Milli Suriye Ordusu denen eski ÖSO’cuların yaptıkları var.

Tiplerine bakarsanız bazıları, bıyıksız sakallı IŞİDçi profiline tam oturuyor.

Twitterde bunların yol kenarında aldıkları esirleri tarama görüntüleri dolaşıyor.

ABD’nin kurduğu IŞİD’i Türkiye’ye havale etmek dünyanın en tehlikeli işi.

Aleyhimizde zaten sahte ve kara bir propaganda kampanyası başladı.

Bunları haklı çıkarmak çok yanlış.

Oysa Türkiye yasal ve resmi Suriye hükümeti, yani Beşar Esad ile anlaşsa, biz senin topraklarını teröristlerden temizliyoruz dese, IŞİD’lileri de doğrudan Suriye ordusuna teslim etse, başımız ağrımaz.

Kimse de Türkiye’ye işgalci filan diyemez.

ABD İLE BİR ANLAŞMA MI VAR?

Ancak bu aklın yolu tek olan iş ısrarla yapılmıyor.

Esad bir milyon kişinin ölümünden sorumlu değil ama, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve taşeronları en az 1 buçuk milyon masumun ölümünden sorumlu.

Ama PKK’ya milyonlarca ton silah veren ABD ile diyalog bir türlü kesilmiyor. Hala görüşme ve anlaşma umutları korunuyor.

Acaba diyorum, Trump ile yapılan anlaşma ne olursa olsun Esad rejimiyle görüşmemek ve anlaşmamak kaydıyla mı yapılıyor.

Bunu en iyi Rusya biliyor olmalı tabii.

Türkiye’yi şam ile doğrudan görüşmeye ikna etmeye çalışıyor.

İran da aynı çabayı sarf ediyor.

Ancak Ankara ısrarla Washington’un ağzına bakıyor.

Trump’ın şizofrenik twit trafiğinden de bu sonucu çıkarıyorum.

Ortada belirli bir anlaşma var ama sanki Trump, Erdoğan’ın bu anlaşmayı ihlal etmesinden korkuyor.

Saçma sapan tehditler savuruyor, twitten (kağıttan) Trump.

Ardından Türkiye önemli müttefikimizdir diyor.

Bir iyi bir kötü.

Yani satır arasında anlaşmaya sadık kal mesajı veriyor sanki.

YPG ile çatışırken ABD ile savaşıyoruz biz aslında.

Ama Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Washington Post’a yazdığı makalede, “ABD'nin kazanımlarını korumak ve tarihin tekerrür etmemesini sağlamak bizim çıkarımızadır” İfadesini kullanıyor.

Öte yandan Suriye’nin gerçek ve milli ordusu Münbiç etrafında Türk ordusuna karşı tahkimat yapıyor.

Bizim ihtiyacımız ABD ile iyi geçinmekten ziyade, önce Suriye, sonra Rusya, İran ve Irak ile işbirliği yapmak, ABD, İsrail, Suudi Arabistan gibi düşmanlara karşı elimizi güçlendirmektir.

Bunları yaparsak, Suriye ile anlaşırsak, 4 milyon Suriyeliyi TOKİ’siz fakültesiz evlerine gönderebiliriz.

Bunları yaparsak, Suriye’nin yeniden imarında Çin ve Rusya ile birlikte görev alır, bozuk ekonomimizi düzeltebiliriz.

Bunları yaparsak, Filistin gibi Suriye koruması altındaki bir devletten kazık yemeyiz.

Ha, HDP, KESK, DİSK, TTB, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Sezgin Tanrıkulu gibilerine yaranamayız hiçbir zaman o ayrı ama doğruyu yapmış oluruz.

Saddam gibi Kuveyt tuzağı olasılıklarını da Damokles’in kılıcı gibi üzerimizde taşımamış oluruz.


Aydınlık