Serkan Kupa



Büyük askeri özel harekâtlar karşısında bazen diğer harekâtlardan fedakârlık etmek gerekebilir. Ukrayna'daki harekâtın stratejik önemi göz öne alındığında, bazı uzmanlar Rusya'nın dünyanın diğer bölgelerindeki varlığını azaltıp azaltmayacağını merak ediyor. Özellikle 2015'te Suriye'ye başlattığı askeri yardımı azaltacak mı ve ünlü Wagner Grubu gibi özel askeri şirketler buradaki faaliyetlerine devam edecek mi?


Kısa süre önce ABD'nin uluslararası suç örgütleri listesine eklenen Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin, bu tür şüpheleri kesin bir dille yanıtlıyor: Prigojin'e göre "Wagner, Suriye savaşını fiilen kazandı" ve "Büyük Rusya o kadar büyük ki, sadece burnunun dibinde değil, uzak ülkelerdeki düzeni de tesis etmeli.”


Bu sözler, Wagner'in, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın hükümet güçlerinin yanında etkin şekilde yer aldığı göz öne alındığında dikkate değer: örneğin 20172018'de Wagner, Deyrizor'daki teröristlerle mücadelede önemli bir rol oynadı ve Palmira'yı iki kez kurtardı. Beşar Esad hükümetinin radikallere karşı savaşmak için gerçek profesyonellerin yardımına ihtiyacı vardı. Çatışmaya dâhil olan Rusya, Suriye'de düzenli ordudan oluşan büyük birlikler oluşturmaya hazır değildi. Bu nedenle, yüksek motivasyonlu ve iyi eğitimli profesyonelleri istihdam eden Wagner, Suriye'de DEAŞ'a karşı Rusya ve Suriye'nin ortak operasyonlarının ana Rus kara gücü oldu. Rusya'nın katkısı bakımından, Suriye'de DEAŞ'a karşı savaşın yükünü fiilen bu Rus özel askeri şirketi çekti.


Ayrıca Wagner, sadece aleni teröristlerle değil, radikalleri destekleyen Amerikan güçleriyle de karşı karşıya geldi ve savaştı: Söz konusu olan PKK teröristleri ve ABD'nin koruması altında olan sözde "Suriye Demokratik Güçleri".


Ancak Rusya'nın Ukrayna'daki askeri harekâta öncelik vermesini savunanlar da var. Örneğin, resmi olarak tanınmayan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin eski Savunma Bakanı Igor Strelkov, Wagner savaşçılarına Ukrayna'da artık daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi.


Ancak Rusya'nın, hem Wagner hem de resmi birlikler bakımından, Suriye'den çekileceğine dair pek emare yok. Rusya'nın 2015'ten bu yana Suriye'ye resmî askeri yardımını sürdürdüğü göz öne alındığında iki ülke ilişkilerinin sağlamlığı konusunda şüphe yok. İki ülkenin devlet başkanları Beşar Esad ve Vladimir Putin'in ilişkisi son derece sıkı: Suriye lideri, Suriye ordusu bölgedeki teröristler ve ABD'nin dış müdahaleleri nedeniyle büyük bir zorlukla karşı karşıya kaldığında Rusya'nın yardımına koştuğunu unutmuş değil.


Suriye'de RusyaSuriye işbirliği ilerleme kaydetmeye devam ediyor: İki ülke askeri güçleri kısa süre önce Suriye'nin kuzeyindeki ElCerrah askeri hava üssünü yeniden inşa etti. Yeni askeri üssün açılış töreni 23 Ocak'ta yapıldı, Rusya ve Suriye hava kuvvetleri uçakları ve birlikleri güvenliği sağlamak üzere burada konuşlandı. Ayrıca ElBab'ın güneyindeki askeri yığınakla Rusya’nın ülkedeki askeri varlığın devam edeceği ortaya konmuş durumda.


Dolayısıyla Suriye, yurtdışındaki askeri harekâtların en önemli stratejik alanlarından biri olmaya devam ediyor. Bu devamlılık, en azından, ülke istikrarının, terörle mücadelenin ve DAEŞ hücrelerinin dünya çapında yayılmasını önlemenin garantilerinden biri. Diğer hususların yanında, Avrasya'da ve bizzat kendi ülkesinde terörist faaliyetlerin patlak vermesini önlemek Rusya'nın çıkarına.


Rusya'nın Suriye'deki resmî müdahalesinin sorunlarından biri nicelik faktörüydü: Polis, Hava ve Uzay Kuvvetleri ile Özel Harekât Kuvvetleri'nin dahline rağmen, ilave askeri güçlerin de desteğinin sağlanması kesinlikle gereksiz olmayacağı düşünülüyor. Bu anlamda Waner gibi özel askeri şirketlere başvuruluyor. Rusya için Suriye sadece bir müttefik değil, aynı zamanda çok kutuplu bir dünya inşa etmede ABD'nin hegemonya girişimlerinden korunması gereken önemli bir jeopolitik bölgedir. Bu açıdan Rusya’nın elindeki bütün güçleri seferber edeceğine şüphe yok.


Dolayısıyla, Ukrayna'daki askeri harekât sebebiyle Rusya'nın Suriye'den çekilmesi beklenmemelidir. Tam tersine yeni ek adımlar da gelebilir.