Harekatın siyasi amacının Suriye’de rejimi değiştirmek olduğu bizzat Milli Savunma Bakanı tarafından telaffuz edildi.

İsrail ve ABD çizgisinde politika uygulayarak, Suriye’de batı emperyalizminin ekmeğine yağ sürdüler.

“Büyük Ortadoğu Projesi”nin sac ayağı, “Free Kurdistan” isimli PKK devletinin ve “Büyük Israel” projesinin yolunu açacak yanlış hamleler yaptılar.

PUTİN, ERDOĞAN VE ESAD

Beni iplemiyorsanız, İsrailli muhalif yazar İsrael Shamir’e kulak verin.

Son yazısında diyor ki, “Putin ve Erdoğan’ın birbirine ihtiyacı var. Özellikle Putin için Erdoğan elzem. Erdoğan’ın yerine gelecek her hangi bir başkası (bknz: altta Kılıçdaroğlu. HV) Rusya ile ilişkileri kesinlikle bozacaktır. Erdoğan’ın da Putin’e çok ihtiyacı var. Ona gerçekten siyasi ve ekonomik destek verebilecek dünya çapındaki tek lider Putin. AB ve ABD de ekonomik destek verirler ama Erdoğan’ı hapse atmak kaydıyla.”

Devamında ise asıl mesajı geliyor:

“Erdoğan’ın tek seçeneği var. Çünkü dünyada ve ülkesinde artık pek popüler sayılmaz. Türk ekonomisi kötü durumda. Libya’ya uzanması da durumu zorlaştırıyor. Ama o büyük bir lider ve tek şansı Beşar Esad ile masaya oturmak ve barışmak. Bu tabii çok zor bir karar. Onca düşmanlık ve kandan sonra hiç kolay değil. Ama büyük liderler bunu yaparlar. Tarihe bakın; Josef Stalin Finlandiyalı Mareşal Mannerheim ile masaya oturdu ve sorunu çözdü. Putin, Ukraynalı Zelensky ile barış peşinde. Trump, Kim ile buluştu. ABD Taliban ile anlaşma yaptı.”

Bunları ben demiyorum, Beşar Esad’ın danışmanı veya Rus Büyükelçisi de demiyor.

Bizzat İsrailli, Yahudi bir yazar söylüyor.

Tamamına katılmasam da ilginç bir bakış açısı.

Ama neticede, İdlib krizinin Batı emperyalizminin ekmeğine yağ sürdüğünü söylemek yanlış olmaz.

Özellikle de İsrail, Türkiye’nin Suriye ve İran ile çatışmasından dolayı zil takıp oynamaktadır.

Dünya basınında 5 Mart öncesi okunması gereken pek çok analiz ve yazı var.

Sadece AKP ve MHP değil CHP yönetim ve tabanının da okuması gereken şeyler.

KILIÇDAROĞLU’NUN RUSYA DÜŞMANLIĞI

Tam CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda doğru tespitler yapmaya başladı derken, bugünkü grup toplantısında ağır ifadelerle zaten çökmekte olan TürkRus ittifakına saldırdı.

Erdoğan ve AKP’lilere hitaben, “Benim askerime mermi sıkan herkes benim düşmanımdır. Ben niye ayağına gideyim? Topuğunuz kıçınızda Putin’e koştunuz” dedi.

Kılıçdaroğlu gibi efendi bir siyasetçi konu Rusya olunca külhanbeyi kesiliyor.

Aslında “Esad’ın başına çuval geçirilsin” diyen Bahçeli ile yan yana düşüyor.

Bu tam bir YCHP söylemidir.

Atatürk’ün CHP’si ile uzak yakın alakası yoktur.

Kurtuluş Savaşı’nı SSCB desteği olmasa kazanamazdık.

İnanmayan Mavi Vatan’ın isim babası Cem Gürdeniz Amirale sorabilir.

Kahraman İnebolu’ya Karadeniz’den gelen 180 bin ton cephane ve silah olmasa biz emperyalist uşağı Yunan ordusunu yenemezdik.

Bugün Kılıçdaroğlu’nun bel bağladığı “stratejik müttefikimiz” ABD ise Kıbrıs Barış Harekatı’nda tek bir mermi vermedi, ambargo uyguladı ordumuza. Libya’da katledilmesine göz yumduğumuz hatta destek verdiğimiz Kaddafi ise jet yakıtını karşılıksız verdi de hava harekatı yapabildik.

Daha yakına gelirsek ABD ve İsrail, tüm bölgede işgal ve terör yoluyla PKK’yı destekledi ve BOP haritasını hayata geçirmek, ülkemizi bölmek için çalıştı, hala çalışıyor. 12 Mart ve 12 Eylül’ü saymıyorum bile.

Eğer Atatürk’ün partisi iseniz, Suriye, İran, Rusya yani Avrasya düşmanlığı yapamazsınız.

ATATÜRK BUGÜNE IŞIK TUTUYOR

Bunu ben değil, bizzat ulu önderin ta kendisi söylüyor.

Bakınız kupürü de mevcut olan 10 Kasım 1939 tarihli Ulus Gazetesi’ndeki habere:

Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki dış siyaseti:

1) Yeni düşmanlar peyda etmemek.

2) Rusya ile dost olmak ve Rusya ile mütesanit (dayanışma içinde) bir politika takip etmek.

3) Fransa’ya karşı uzakları gören, basiretkarane bir siyaset takip etmek. Fransa ile ilanı harpsiz harp yapmak ve ilk fırsatta anlaşmak. (‘Bakmayın’ diyor, ‘Fransa’nın diplomasi sanatına, onlar kuvvetten anlar ve hemen masaya otururlar’ HV)

4) İngiltere’ye karşı tedbirli ve muhterizane (sakınarak, temkinli) hareket ederek İngiltere’yi resmen düşman yapmamak.

5) Asya’da muhadenet (dostluk) siyaseti takip etmek.

6) Cihan efkarıumumiyesini bilhassa Amerika’nın sempatisini kazanmaya çalışmak. (O dönem Avrupa’ya fazla bulaşmayan ABD’yi düşman cepheye katmamak. HV)

İşte bu suretle Atatürk, en nihayetinde Yunanistan’ı harbi tek başına idame etmeğe mecbur ve kendisinin tüm kuvvetlerini Yunanlılara karşı toplamayı mümkün kıldı.

Burada üç tane önemli Osmanlıca sıfat var.

Mütesanit, muhterizane ve muhadenet.

Şimdiye kadar her hangi bir konuda her hangi bir yanlışını bulamadığım Büyük Önder kısaca, “Rusya ile dost ve dayanışma içinde olun, emperyalist İngiltere’ye güvenmeyin, dikkat edin, Asya ile işbirliği yapın” diyor.

Ha bir de her tarafı ayrı oynayan Fransızların sözlerine kanmayın, icabında kuvvet kullanın demeye getiriyor.

O günkü İngiltere’nin yerine bugünkü ABD’yi koyarsanız resim tamamlanır.

Asıl tehlike bizi destekliyor gibi yapıp, Rusya ile savaştırma peşindeki Batı ve onun içimizdeki adamlarıdır.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

KAYNAKLAR:

https://www.unz.com/ishamir/syriacoronaaipac/

Twitter: Türk Dış Politikası/9:06 PM · Mar 2, 2020