Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “ABD, Suriye’nin petrol ve buğdayına el koyup ayrılıkçı Kürt gruplarının finansmanı için kullanıyor” dedi.

Orçun Göktürk

Lavrov, dün Valday Uluslararası Tartışma Kulübü Orta Doğu Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Suriye’ye uygulanan güçlü yaptırım ve baskı politikasının Şam’ı siyasi meselelerde esneklik göstermeye sevk etmeyeceğine işaret ederek, Batı’nın Suriye meselesinde ‘çifte standart’ uyguladığını dile getirdi.

TÜRKİYE’YE TEŞEKKÜR

“ABD, Suriye’nin milli serveti sayılan petrol ve buğdayına el koyarak ayrılıkçı Kürt grupların finansmanı için kullanıyor” diyen Lavrov, “Türkiye ve bölgedeki diğer komşu ülkeler ABD’nin bu oyunundan son derece rahatsız” şeklinde açıklamasını sürdürdü. Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkileri Suriye ekseninde ele alan Lavrov, iki ülke arasındaki ilişkinin zorlu olabildiğini söyledi. Moskova ile Ankara’nın problemleri çözmek için her zaman ortak dil bulabildiklerini belirten Lavrov, “En zor durumlarda bile hem Türkiye, hem Rusya çıkarına uygun çözümler bulabiliyoruz” diyerek Türkiye’ye bu tutumu nedeniyle teşekkür ettiğini dile getirdi. Rusya ile Türkiye arasındaki projelere dikkat çeken Lavrov, “İki ülke liderinin yanı sıra bakanlık düzeyinde de yakın temaslar yürütüyoruz” dedi.

‘MEVCUT EN CİDDİ RİSK SURİYE’NİN PARÇALANMASI’

Rus Bakan, Suriye’nin şu an karşı karşıya olduğu en belirgin riskle ilgili soruya, “Mevcut durumun en büyük riskleri, Suriye Devleti’nin parçalanması konusundaki ciddi olasılıktır. Washington, ayrılıkçı eğilimleri teşvik etme politikalarını sürdürüyor ve Doğu Fırat bölgesindeki özel projesine harcamak üzere Suriye’nin zenginliklerini yağmalamaya çalışıyor” dedi.

Suriye Anayasa Komitesi çalışmalarına da değinen Lavrov, özellikle Komite’nin bir sonraki turunu “önceki turların tamamından ayıracak yeni bir unsur” içermesi gerektiği noktasında anlaşmaya varılması sayesinde önümüzdeki diyalog turunda önemli bir ilerlemeye şahit olabilecekleri yönündeki kanaatini dile getirdi.

Lavrov, konuşmasının devamında şunları vurguladı: “Ramazan ayından önce yapılması kararlaştırılan ve halen zamanında yapılabilmesini umduğumuz Suriye Anayasa Komitesi’nin bir sonraki toplantısının yeni bir nitelikte olması bekleniyor. Çünkü hükümet ve muhalefet heyetlerinin başkanlarının doğrudan görüşme yapması konusunda ilk kez anlaşmaya varıldı. Pedersen, Rusya’nın varılmasına destek verdiği bu anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. Umarız gerçekleşir. Suriyeli tarafların, bakış açılarını yakınlaştırmak ve önlerindeki görevler üzerinde sakince çalışmak için uygun zamana ihtiyaçları var. İlerlemek için tam bir fırsata ve yeterli süreye sahip olunmalıdır. Dolayısıyla Suriyeliler kendi aralarında anlaşmaya varmalılar.”

‘SURİYE’DE KRİZİ ASTANA GİRİŞİMİ ÇÖZÜYOR’

Lavrov, Suriye ve mülteci krizi ile ilgili AB’nin rolü ile ilgili bir soruya ise krizi Rusya, Türkiye ve İran’ın inisiyatifiyle başlatılan Astana Süreci’nin çözmeye başladığını belirterek şunları ifade etti:

“Dün Suriyeli mülteciler konulu bir konferansta konuşan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, yalnızca Suriyelilerin kendi aralarında bir anlaşmaya varabileceğini söyledi. Doğru ama Suriyelilerin doğrudan pazarlık yapmasına imkân veren mevcut süreç Rusya, Türkiye ve İran'ın inisiyatifiyle başlatıldı. Astana formatı burada belirleyici bir rol oynadı. Özellikle, bu format oluşturulmadan önce, BM himayesinde yapılan görüşmeler çıkmaza girdi.”

‘IŞİD, ABD’NİN ESERİ’

Suriye’deki ABD varlığına yönelik eleştirilerini yineleyen Lavrov, ABD’lilerin IŞİD’in bazı bölgelerde yeniden faaliyete geçeceği uyarısı aracılığıyla “sonsuza kadar kalacaklarını” ve “İdlib’in de aralarında bulunda başka bölgelerde terörist grupları destek ve teşvik verirken tam bir çifte standart” uygulayacaklarını ilan ettiklerini söyledi. Bakan Lavrov, IŞİD’in, ABD’nin Irak’taki yöneticisi Paul Bremer’in Baas Partisi’ni ve devlet kurumlarını lağvetmesi gibi ABD’nin Irak’ta izlediği politikaların doğrudan sonucu olarak ortaya çıktığını ifade etti ve şöyle devam etti:

“Washington, Suriye’de çözüm için her türlü alanları engellemede büyük ölçüde IŞİD’in varlığını kullandı ve halen en temel görevin bu ülkedeki rejimi değiştirmek olduğunu düşünüyor. Moskova’yı en çok endişelendiren, Washington’un kapalı kapılar ardında bazı teröristlerle anlaşmaya varma girişimleridir”

İDLİB’DE TÜRKİYE İLE MUTABAKAT

Toplantıda katılımcılardan gelen “Türkiye ile Suriye’de geline nokta nedir, İdlib bölgesiyle ilgili ne beklenebilir” sorusunu da yanıtlayan Rusya Dışişleri Bakanı şu sözleri kullandı:

“Son olarak aramızdaki mutabakat gereği muhaliflerin geri çekildiği birkaç kontrol noktası Türkiye tarafından boşaltıldı. Burada kontrol Suriye hükümet güçlerine devredildi. Şimdi Türk tarafıyla İdlib bölgesinden geçen M4 karayolunun iki tarafında 6 km genişliğinde silah ve muhaliflerden arındırılmış hattın oluşturulması meselesi gündemde.”

‘ÇİN, BİRLİKTE GELİŞİMİ TEŞVİK EDİYOR’

Bir basın mensubunun Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Batı Asya’da 6 ülkeyi ziyareti ve bölgedeki politikaları ile ilgili ne düşündüğünü sorusuna Lavrov’un yanıtı şu şekilde oldu:

“Çin, Kuşak ve Yol Projesi kapsamında insanlık ve dünya için ortak bir gelecek topluluğunu teşvik ediyor. Bölge ile de ekonomik ve siyasi derin ilişkilere sahip. ABD ve Avrupa’dan tıpkı Rusya’ya olduğu gibi Çin’e yönelik de temelsiz suçlamalar ve kötü niyetli uygulamalar mevcut. Biz dürüst rekabete inanıyoruz.

Çin, Körfez bölgesi için çok taraflı bir diyalog platformu olarak tanımladıkları bir girişim geliştirdi. Bu fikirleri sadece Çin ve Rusya teşvik etmiyor. İran, en azından ilk aşamada yalnızca Körfez kıyısındaki ülkeleri içermesi gereken Hürmüz barış girişimini ilerletmiştir. Ancak bölgedeki durumu ciddi şekilde etkileyebilecek dış aktörlerin de en başından beri içinde yer alması gerektiğine inanıyoruz.”