7 kanala uyarı Birkaç hafta önce kanal ayrımı yapılmaksızın kuşak programlara verilen cezalarla yetinmeyen RTÜK, kanal yöneticilerini uyaran bir yazı gönderdi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in bizzat imzasıyla ATV, Kanal D, FOX, Beyaz TV, Star TV, TV 8, Show TV’ye gönderilen yazıda ailenin korunması ile milli ve manevi değerler vurgusu ön plana çıktı.

#2
Foto  Tepki gösterildi Evlilik dışı çarpık ilişkilerin sorumsuzca ekranlara getirildiği dile getirilen yazıda, kadın ve çocuk istismarına yönelik durumların aktarılmasına tepki gösterildi.
      
  •  

Tepki gösterildi Evlilik dışı çarpık ilişkilerin sorumsuzca ekranlara getirildiği dile getirilen yazıda, kadın ve çocuk istismarına yönelik durumların aktarılmasına tepki gösterildi.

#3
Foto  RTÜK İletişim Merkezi’ne yapılan vatandaş şikâyetlerine dikkat çekilen uyarı yazısında Türk aile yapısıyla uyuşmayan ilişkilerin işlenmemesi istendi.
      
  •  

RTÜK İletişim Merkezi’ne yapılan vatandaş şikâyetlerine dikkat çekilen uyarı yazısında Türk aile yapısıyla uyuşmayan ilişkilerin işlenmemesi istendi.

#4
Foto  Özel hayatların ve kişisel verilerin ifşa edilmesinin suç olduğu vurgulanan yazıda, programlardaki eleştiri sınırlarını aşan söylemlerin ve küfürleşmelere varan tartışmaların sorumlu yayıncılık ilkelerine aykırı olduğu ifade edildi.
      
  •  

Özel hayatların ve kişisel verilerin ifşa edilmesinin suç olduğu vurgulanan yazıda, programlardaki eleştiri sınırlarını aşan söylemlerin ve küfürleşmelere varan tartışmaların sorumlu yayıncılık ilkelerine aykırı olduğu ifade edildi.

#5
Foto
      
  •  

"Suç işliyorsunuz" Kanal yöneticilerine gönderilen yazıda şu ifadeler yer aldı: “Yeni yayın dönemi ile birlikte kuşak programlarında, toplumun millî ve manevi değerleri ile genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı yayın yapıldığına dair Üst Kurulumuza CİMER, RTÜK İletişim Merkezi ve yazılı kanallardan (kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ya da kişisel başvurular) her geçen gün artan sayıda bildirimler ulaşmaktadır. Bu tür yayınların geneli değerlendirildiğinde, içeriği oluşturan konuların daha çok eşlerin birbirlerini aldatması, çarpık ilişkiler gibi toplumun millî ve manevi değerleri ile bağdaşmayan ve Türk aile yapısına uymayan olaylar üzerine odaklandığı tespit edilmiştir. Bu programlarda, program konuklarının özel hayatları en ince ayrıntılarına kadar deşifre edilmekte ve kişilerin toplumla paylaşmak istemedikleri mahrem hususlar ekranlara yansıtılmaktadır. Programlarda, konuklara ait özel bilgilerin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırılık teşkil edecek ve suç oluşturacak şekilde paylaşıldığı görülmektedir. Yayınlara katılanların temel hak ve özgürlüklerini etkileyen bu duruma ilişkin olarak Kişisel Verileri Koruma Kurumu'ndan pek çok şikâyet Üst Kurulumuza iletilmektedir. Mikro ölçekte aileyi, makro ölçekte ise toplumu ilgilendiren problemler ele alınırken programda kendini ifade etme imkânı verilen kişiler, çeşitli mahrem konuları stüdyo ortamından tüm ülkenin gündemine taşınabilecek şekilde içerik ve ayrıntılı tasvirler ile gözler önüne sermektedir. Canlı yayında yapılan tartışmalar esnasında programa katılan kişilerin ekran karşısında olduklarını unuttukları ve uygun olmayan davranışlarda bulundukları, eleştiri sınırlarını aştıkları, kişilere yönelik hakarete varan küçük düşürücü ifadeler kullandıkları, zaman zaman program konuklarının argo ve küfürlü ifadelere başvurdukları görülmektedir. Yukarıda saydığımız tüm hususlar göz önünde bulundurulduğunda, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların sadece ticari birer işletme değil aynı zamanda demokrasilerde dördüncü güç olarak tanımlanmış, toplumsal sorumluluklara sahip kuruluşlar oldukları unutulmamalıdır. Medya hizmet sağlayıcıların bu vasfı onlara kamusal sorumluluk bilinciyle hareket etme sorumluluğunu da yüklemektedir. Bu tür programlarla ilgili daha önce defalarca açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi yoğunluklu izleyici kitlesi olan kadınlarımızın sağlığına ve mikro düzeyde aile ekonomilerine katkıda bulunacak becerilerinin geliştirilmesine yönelik içeriklere yer verilmesi hedeflenmelidir. Her ne kadar ciddi bir izlenme payına sahip olsa da yapılan araştırmalar, izleyicilerin önemli bir bölümünün bu tür programların sakıncalı olduğunu düşündükleri gerçeğini ortaya koymaktadır. Bahsedilen hususların dikkate alınmaması durumunda daha önceki örneklerinde olduğu gibi izleyiciler ve kamuoyunun haklı şikâyetleri karşısında bu tür programların topyekûn yayından kaldırılması zorunluluğu da gündeme gelebilecektir ki böyle bir nihai gelişimi arzu etmediğimizi tekraren belirtmek isteriz. Medya hizmet sağlayıcıların Üst Kurulumuzun denetim ve cezalandırmasından ziyade kendi özdenetimlerini yapmaları arzulanan bir durumdur. Zaten kamusal kuruluş olmaları, medya hizmet sağlayıcıların bazı etik değerlere uymalarını da zorunlu hâle getirmektedir. Üst Kurulumuzun amacı tüm topluma örnek olacak, insanların rahatça izleyebileceği temiz bir ekran oluşturmaktır. Üst Kurulumuz bu amaca yayın kuruluşlarıyla birlikte çalışarak eş güdüm içerisinde ulaşmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda oluşturulan etik ilkelere yayıncı kuruluşların uyması hem bizlerin hem de toplumun beklentisidir. Medya kuruluşlarından ricamız kuşak programlarını hazırlarken gereken hassasiyeti göstermeleridir. Ayrıca daha sonra istenmeyen müeyyide uygulamaları ile karşılaşmamak adına konunun hassasiyetle değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için bilgi ve gereğini rica ederim.”