ABD irtifa kaybediyor.

Ekonomik ve siyasi bir türbülansa girdi.

MIC (Military Industrial ComplexAskeri Sınai Kompleks), Wall Street, Pentagon, Hollywood ve Petrol Tekelleri (Big Oil) birleşimiyle oluşan NEOCON ABD derin devleti, poker masasında sürekli kaybeden kovboy misali masayı dağıttı.

Masada oturan diğer üçlü ise Rus, Çinli ve İranlı poker oyuncuları.

Manyak katil kovboyu Trump, Rus kontunu Putin, Çinli tüccarı Şi Cinping, İranlı çiftçiyi de Hamaney gibi düşünün.

Kovboy sürüyü, parayı, altın dişini kaybetmiş, “zor oyunu bozar” hesabı masayı devirirken, Putin poker suratıyla tepkisiz bakıyor.

Tüccar Şi de “aman beni bu pis belalı herife bulaştırmasınlar” dercesine ortamdan uzaklaşmaya çalışıyor.

Türk asıllı Ali Hamaney ise öfkeli ve elini silahına atmış durumda.

Hatta, şu son Amerikan üslerine saldırı sonrası silahını çekmiş de diyebiliriz.

Değerli yazar Yavuz Alogan geçenlerde kızıyordu; ‘Kimseyi takmayan Erdoğan’a akıl vermeye çalışanlara şaşıyorum’ diye.

Haklı tabii de, ben yine de vereyim aklı, sevabına.

Eli yükseltip sadece Erdoğan’a değil, koskoca Rusya ve Çin’in liderlerine bile akıl dağıtacağım özür dileyerek bu yazıda.

Özellikle de haddim olmayarak Vladimir Putin’e…

Filistin kasabı Ariel Şaron öldüğünde İsrail’e gönderdiği üzüntü dolu mesajın onda birini dahi Kasım Süleymani’den esirgedi.

İsrail’le çok yakın ilişkileri var.

İsrail’de Rus asıllı bir milyondan fazla Yahudi yaşıyor.

Hatta Rus asıllı bakan bile vardı.

Ama ne var ki Suriye ile de doğrudan askeri işbirliği içinde.

Son seyahatinde de bunu gördük.

İstanbul’dan önce Şam’a gitti, Erdoğan’dan önce Beşar Esad ile görüştü.

Yani Putin bir anlamda, “ne şiş yansın ne kebap” politikası izliyor bu son olayda.

İran’a güçlü bir destek mesajı vermedi.

Aksine, Savunma Bakanı (O da Hamaney gibi Türk asıllı) Şoygu’yu yönlendirip, Tahran’ın tepkisini azaltmak için uğraştı.

ABD’nin Rusya’yı hedef almasından rahatsız ve herhangi bir savaşın Rusya’nın çıkarına olmadığını iyi biliyor.

TOP PUTİN’İN SAHASINDA

Ancak barışı sağlamanın yolunun, İran’dan uzaklaşmak değil, İran ile sıkı ittifaktan geçtiğini göremiyor.

Yani ‘barış istiyorsan, savaşa hazır olacaksın’ şiarı.

Diplomasi ustası İran, tüm Batı Asya operasyonlarının beyni Kasım Süleymani’nin katlini, ABD’yi bölgeden çıkartmak için bir fırsata dönüştürdü.

Yani “Mollaların” amacı, sadece güçlü bir intikam almak değil, jeopolitik bir zafer kazanmak.

Bu hedef, Rusya’nın da işine gelir.

Çin’in de, Türkiye’nin de, Irak’ın ve (İsrail, Barzanistan, Suudi Arabistan ve BAE hariç) tüm bölge ülkelerinin yararına olur.

80 yaşındaki Amerikalı ekonomist ve yazar Dr. Paul Craig Roberts, son olarak 2 makale kaleme aldı.

Her ikisi de İranABD gerilimine, İsrail’i incitmemek adına uzaktan bakan Putin ile ilgiliydi.

Dikkatle okudum ve kayda değer buldum.

Birinci yazısında, Putin’e, liberal Sankt Peterburglu Zapatnik (Batıcı) danışmanlarını dinlememesini, İran’a sahip çıkmasını öneriyordu.

“Putin, batıya karşı ittifakların ülkesini ABD karşısında daha zor duruma düşüreceği fikrinden vaz geçip, Tahran’ın yanında sağlam durmalı. İran, Çin ve Türkiye ile ittifak yapmalı. Savaşı ancak bu konumlanma önler. Eğer İran’ı yalnız bırakacağı gibi bir izlenim yaratırsa İsrail ve ABD’nin İran’a saldırmasını kolaylaştırır” diyordu Roberts.

İkinci yazısında ise yine Putin’e akıl veriyor ve “Putin bölgedeki gelişmelerin kontrolünü İsrail’den kendi ellerine almalı” diye yazıyordu.

Her iki öneri de bence çok yerinde.

Kasım Süleymani’nin öldürülmesi tamamen İsrail kumpasıydı.

Pentagon’da hatrı sayılır ölçüde İsrailli etkisi altında olduğunu belirtelim.

Süleymani ve Mühendis’in şehit edildiği operasyonun, Evanjelist rahip eskisi ABD Dışişleri Bakanı (ve eski CIA Başkanı) Mike Pompeo ve İsrail’in topal ördek Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından tezgahlandığı iddiaları giderek ağırlık kazanıyor.

Pompeo’nun Bağdat elçiliği işgali sonrası her gün defalarca Trump’ı arayıp baskı yaptığı yazılıyor.

Çünkü stratejik açıdan bakarsanız, IŞİD, PKK ve İsrail’e karşı savaşan İranlı güçlerin, temelde ABD’ye değil, bölgede İsrail ve onun yardakçısı Körfez Araplarına karşı olduğunu görürsünüz.

Yani aslında İran doğrudan ABD’nin düşmanı değil.

Bölgeye işgalci olarak gelen ABD ise doğrudan İran’ın düşmanı.

İsrail, 2003’ten beri ABD’yi İran’a karşı kışkırtmak için elinden geleni yapıyor.

ABD içinde Neocon, Evanjelik, Siyonist ne kadar gücü varsa bunu kullanıyor.

Trump da İsrail fanatiği damadı Kushner ve çevresini saran Neocon ekip tarafından bu yöne sevk ediliyor.

Adam, Kudüs Tugayları’nı, Kasım Süleymani’yi bile tanımıyordu.

Son telefon konuşması kaydı çıktı. Gazeteci soruyor Süleymani’yi biliyor musun? diye. Trump, ‘Ha evet biliyorum ama sen bana anlat’ diyor. Gazeteci “Kuds Force” diyor, Trump bunu “Kurds” diye anlıyor.

Batı Asya’daki ABD varlığı, İran, Suriye, Irak ve Türkiye kadar, belki daha da çok Rusya’ya karşı bir tehdittir. Çin’in “Kuşak ve Yol” projesine karşı bir müdahaledir.

Çünkü ABD esasen Çin’in Kuşak ve Yol girişimiyle dünyaya alternatif bir kalkınma modeli getirmesini ve bu sırada doların pabucunu dama atmasını engellemek istiyor.

Bu noktada en öncelikli hedefi Çin ve Rusya’dır.

Bölgedeki tüm terörist bölücü gerici unsurlar, ABD – İngiltere – İsrail ve Körfez Araplarınca desteklenir ve oluşturulur.

Bunların da öncelikli hedefi Rusya ve müttefikleridir.

Putin, Yeltsin dönemini, Çeçenistan’ı unutmamalı.

20 yılda Rusya’yı akılcı ve dirayetli biçimde bataktan çıkardı, dünya gücü haline getirdi.

Eğer şimdi, İsrail ile iyi geçineyim diye, İran’a sahip çıkmazsa, önce kendi kaybeder.

Putin, acilen S400 sistemlerini İran’ın 52 noktasına göndermelidir!

Çünkü işler beklediği gibi gelişmez, ABD Irak ve Suriye’den çekilmek yerine büyük bir savaşı tercih ederse, bölge ülkelerinden sonra en büyük kaybeden Moskova olur. Tıpkı Libya’da olduğu gibi.

Muhtemelen son Şam ziyaretiyle bunu bildiği mesajını verdi.

Putin’in devreye girip, İran’ı koruması altına alması, Çin, Türkiye ve Pakistan ile ortak bir savunma sistemi kurulması, İsrail ve ABD’deki savaş manyağı faşistleri durdurur.

ABD ve vekil güçlerin Suriye ile Irak’tan çıkmasının yolunu açar.

Irak’taki kukla devletin sonu gelir, Suriye’de de benzer girişimler fiyaskoyla sonuçlanır.

İsrail’in Filistin ve Arap topraklarındaki saldırgan işgalci tutumuna son verir.

Rusya açısından da Trump’ın askıya aldığı nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçmesi ve ambargoların kalkması sağlanır.

EMPERYALİZM KUVVETTEN ANLAR

Batı Emperyalizmi kuvvetten anlar.

Bu tarihin öğrettiği en acı derstir.

Usta satranç oyuncusu Putin de bunu çok iyi biliyordur ama ben yine de akıl vereyim ne olur, ne olmaz.

İsrail ile iyi olan ilişkilerini, Netanyahu’nun olası bir savaş provokasyonunu, 5. kol faaliyetini önlemekte kullanması çok önemli.

Suriye’de İsrail saldırısında düşen İlyuşin tipi Rus istihbarat uçağını iyi hatırlamalı bence.

Ya da Arapİsrail savaşında 1967’de İsrail ordusunun batırdığı ABD savaş gemisi USS Liberty’yi iyi anımsamalı.

Bu savaşı İsrail’in yanı sıra kimlerin istediğine gelirsek; Northrop Grumman hisseleri Süleymani suikasti sonrası sadece bir günde yüzde 5,43 arttı, Lockheed Martin yüzde 3,6 zıpladı. Raytheon yüzde bir buçuk, General Dynamics yüzde bir fırladı.

Savaş, yamyam ABD’li kapitalistlerin temel gıdası oldu.

Savaşı isteyen, bu yüzde sıfır nokta sıfır birlik kesim.

Ama savaşı önlemek için de, savaşa hazır olmak gerekiyor maalesef.

Putin’in yapması gereken tam da bu.

Tabii Erdoğan, Şi ve İmran Han’ın da…

KAYNAKLAR:

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2020/01/05/trumpinkasimsuleymaniyitanimayipkurtlerzannettigisoylesiyenidengundemde/

https://www.globalresearch.ca/putinhour/5699822

https://www.globalresearch.ca/putinshouldtakecontroliraniansituationoutisraelhands/5699882

https://www.nationofchange.org/2020/01/06/meettheceosrakingitinfromtrumpsaggressiontowardiran/