Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 25. St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIF) kapsamında katıldığı ana oturumda konuşma yaptı. Konuşmasında Batı’ya yüklenen Putin, küresel para birimlerine güvenin azalması, iş ve ticaret kavramlarının zarar görmesi gibi olayların Batı’dan kaynaklandığını söyledi. Dünyanın bir devrimci değişikliler çağına girdiğini ve bunun sadece ekonomiyle ilgili olmadığını belirten Putin “Uluslararası kurumlar çöküyor ve güvenlik garantileri değer kaybediyor. Batı, daha önceki yükümlülüklerini yerine getirmeyi kesinlikle reddetti.” ifadelerini kullandı.

‘POLİTİKADA DEVRİMCİ DEĞİŞİM VAR’

Putin, Batılı ülkelerdeki “elitlerin” tarihin akışını engellemeye çalıştığını ve yanılsama içinde olduklarını söyledi.
Batılıların son dönemde gezegende yeni güç merkezlerinin oluştuğunu fark etmediklerine dikkati çeken Putin, “Örneğin, Batı'nın küresel siyaset ve ekonomideki hakimiyetinin değişmeyen, ebedi bir değer olduğuna inanırlar. Hiçbir şey sonsuz değildir.” diye konuştu.
Putin, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara rağmen yerli iş dünyasının ve yönetimin uyumlu çalıştığına işaret ederek, Rus ekonomisi için karamsar tahminlerin gerçeğe dönüşmediğini dile getirdi.
Batı’nın kendi jeopolitik illüzyonları adına uluslararası düzenin temellerinin altını oyduğunu dile getiren Putin, ekonomi ve uluslararası politikadaki değişimin tektonik ve devrimci olduğunu ifade etti. Putin, Rusya’nın da bu değişimden faydalanacağını vurguladı

‘SORUMSUZCA PARA BASTILAR BORÇLANMAYI ARTIRDILAR’

Yeni küresel ekonomide, küresel rezervler olan dolar ve avrodan gıda ve emtia gibi gerçek kaynaklara aktarımın olacağını belirten Putin, "Bunun anlamı, hayali varlıkların ekonomisinin yerini gerçek değerlere sahip bir ekonominin alacağıdır. Neden malları değerini yitiren dolar ve avrolarla değişelim?” ifadelerini kullandı.
Rus ekonomisinin ilkeleri üzerine de konuşan Putin, şeffaf, sorumlu ve dengeli bir makroekonomik politikanın Rus ekonomisinin temel ilkeleri olacağını söyledi.
Avrupalı ​​politikacıların kendi elleriyle ekonomilerine ciddi bir darbe vurduğunu da belirten Putin, “Avrupa Birliği'nin yaptırımlar nedeniyle doğrudan zararı yılda 400 milyar doları geçebilir. Bu maliyetler halk tarafından karşılanıyor.” dedi. Putin, AB’nin Rusya'ya karşı yaptırımlar nedeniyle küresel rekabet gücünü de kaybettiğini söyledi.
Putin, G7 ülkelerinin sorumsuz makroekonomik politikalar yürüttüğünü belirterek, “Dünya, kontrolsüz para basma ve teminatsız borçların birikmesi de dahil olmak üzere G7 olarak adlandırılan ülkelerin uzun yıllardır sorumsuz makroekonomik politikaları yüzünden sürekli olarak böyle bir duruma sürüklendi.” görüşünü paylaştı.
ABD’nin 2019’da ayda 250 milyar dolar ithalat yaptığını anlatan Putin, “Şimdi aylık ithalatları 350 milyar dolara çıktı. Söz konusu yüzde 40 artış, tam da basılan dolar miktarındaki artışa denk geliyor. Para bastılar, dağıttılar ve bu para için üçüncü ülke pazarlarından tüm malları topladılar.” diye konuştu.


‘KAZAKİSTAN TAMPON OLABİLİR’

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev de 25. St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile katıldığı ana oturumda konuştu.
Üyesi oldukları Avrasya Ekonomik Birliği'nin Asya ve Orta Doğu pazarında genişlemesi gerektiğine işaret eden Tokayev, “Dürüst olmak gerekirse faydası olmayan karşı yaptırımlar yerine Asya ve Orta Doğu pazarlarını geniş bir şekilde kapsayan aktif ve esnek bir ticaret politikası izlenmeli. Burada Kazakistan, tampon pazar olarak rol oynayabilir.” dedi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tokayev, Kazakistan’ın Donetsk ve Lugansk’a yönelik tutumunu değerlendirdi.
Tokayev, “Bir ulusun kendi kaderini tayin hakkı tüm dünyada fiilen gerçekleşirse o zaman şu anda BM üyesi olan 193 devlet yerine 600’den fazla ülkenin ortaya çıkması lazımdı. Tabii ki bu, bir kaos. Bu nedenle ne Tayvan’ı ne Kosova’yı ne Güney Osetya’yı ne de Abhazya’yı tanıyoruz ve bu tutumumuz yarı devlet toprakları olan Donetsk ve Lugansk için de geçerli olacak.” ifadelerini kullandı.


‘UKRAYNA’NIN AB ÜYELİĞİNE KARŞI DEĞİLİZ’

Putin, Ukrayna’nın Avrupa Birliğine (AB) olası üyeliğine dair bir soruyu yanıtlayarak, "AB, NATO gibi bir askeri örgüt değil. Her zaman söylediğim gibi, duruşumuz bu açıdan çok tutarlı ve nettir. Rusya buna karşı değil." dedi.
Ukrayna ekonomisinin çok büyük sübvansiyonlar gerektireceğini ve sonunda yarı bir sömürge ülke haline dönüşeceğini ileri süren Putin, cari harcamalar için bu ülkenin oldukça önemli destek alacağını, ancak bu desteğin uçak, gemi, elektronik gibi önemli endüstrileri düzeltemeyeceğini, çünkü Avrupa devletlerinin kendilerine rakip yaratmayacaklarını söyledi.

‘BİZ KİMSEYİ TEHDİT ETMİYORUZ’

Rusya’nın nükleer silahla tehdit ettiğine yönelik söylemler duyduklarını belirten Putin, sorumsuz politikacıların ağzından bu söylemlerin çıktığını sonra da çok üst düzeyde bu söylemlerin kullanıldığını ifade etti.
Putin, "Fakat biz susacak mıyız? Buna göre biz de cevap veriyoruz. Biz cevap verir vermez bundan dolayı bize ilişiyorlar ve Rusya’nın tehdit ettiğini söylüyorlar. Biz kimseyi (nükleer silahla) tehdit etmiyoruz. Hiçbir şeyle tehdit etmiyoruz. Ancak herkes neye sahip olduğumuzu ve egemenliğimizi korumak için gerekirse ne kullanacağımızı bilmelidir." ifadelerini kullandı.

‘ÖNCELİK BATI ASYA VE AFRİKA OLACAK’

Rusya'nın tahıl arzının gelecek sezon 50 milyon tona çıkabileceğini dile getiren Putin, önceliğin Batı Asya ve Afrika ülkeleri olacağını söyledi.
Ukrayna’daki tahıl sorununun sorumlusunun Rusya olmadığının altını çizen Putin, "Ukrayna’dan tahıl tedarikine müdahale etmiyoruz. Karadeniz’de limanlara mayın yerleştiren biz değiliz. Mayınları temizlesinler, gemileri çıkarsınlar. Biz bu gemilerin güvenliğini sağlarız." dedi.
Putin, Ukrayna'dan tahılın ihraç edilmesi için birkaç seçenek olduğunu ancak bunu sadece Kiev’in "okyanusun ötesine" odaklanmadan kendi kararı ile vermesiyle yapılabileceğine dikkati çekti.