ÖZLEM KONUR USTA

Bir tür leopar olan Anadolu parsının son bir yıl içinde ardı ardına gelen görüntüleri heyecan yarattı. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, türün 4 bölgede kayıt altına alındığını açıkladı. Tür eylem koruma planı çalışmaları başlatıldı. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Tür Yaşatma Komisyonu Kedi Uzman Grubu’nda çalışan Biyolog Dr. Deniz Mengüll­üoğlu, parsla ilgili sorularımızı yanıtladı. Yaban hayatı ekolojisi ve genetiğiyle ilgili de çalışmalar yürüten Mengüllüoğlu, türün yalnızca ulusal eylem planları ile korunmasının yetersiz olacağına, bölgesel işbirliklerine ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Anadolu parsı fotokapanlarla 4 ayrı bölgede kayıt altına alındı

BESİN ZİNCİRİNİN EN TEPESİNDE

  • Anadolu parsına ilişkin daha önce de kayıtlar görmüştük. Son kayıtla birlikte yapılan açıklamada türün 4 ayrı bölgede tespit edildiği söylendi. Bunlar birbirinden farklı bireyler mi? Artık ülkemizde yerleşik bir şekilde türün varlığından söz etmek mümkün mü?

Öncelikle Anadolu parsı yani Panthera pardus tulliana’nin, Afrika ve Asya’da dağılım gösteren leopar yani Panthera pardus’un bir alttürü olduğunu belirtmek lazım. Bu alttür Anadolu, Kafkas ülkeleri, Irak, İran, Türki Cumhuriyetler, Afganistan ve Pakistan’ın belirli bir bölgesine kadar dağılım gösteriyor. Bu bölgede aslan ve kaplan gibi daha büyük etçil kedigillerle belirli ölçüde aynı ortamı paylaşıyordu. Fakat bu türler geçen yüzyılda tamamen yok oldular. Leoparın bu alttürü boyut olarak en büyük ölçülere ulaşıyor ve bulunduğu ekosistemlerde besin zincirinin en tepesinde. Beslenme diyetinde yaban keçileri, yaban koyunları, karaca, kızılgeyik ve yaban domuzu gibi büyük otçullar ve bunlar dışında avlayabildiği boyutça daha ufak her tür var.

ERKEK BİREYLER DİŞİ ARAYIŞINDA

Dört farklı bölgede kayıtları alınan parslar birbirinden farklı bireyler ve coğrafi olarak birbirlerine epey uzaklar. Bu bireylerin çoğu içinde dişi pars olan üreyebilecekleri alanlar arayan gezici bireyler. Fakat Güneydoğu Anadolu gibi araştırmaların görece az ve kısıtlı olduğu bölgelerde dişi bireylerin ve üremenin varlık gösteriyor olması olası. Geçen yıl Türkiyeli araştırmacılar tarafından yayımlanan bir makalede Güneydoğu Anadolu’daki bir noktadan iki farklı birey kaydı verilmişti. Bu bölge aynı zamanda Kuzey Irak’ta düzenli pars kaydı alınan başka bir bölgeye yakın ve sınırın iki tarafında bağlantılı ve üreyen bir pars popülasyonu olabileceğini düşünüyorum.

Diğer üç bölge için bu tip bir yorum yapmak epey zor. Örneğin geçen yıl Iğdırİran sınırında askeri kameralara takılan bir pars haberi yapılmıştı. Daha sonra çevre ülkelerdeki pars araştırmacıları ile bu pars bireyinin kendine özgü benek desenlerini kullanarak nerden gelmiş olabileceğini araştırdık ve bu bireyin Nahcivan’ın güneyinde bulunan dişi bir parsın 2019 doğumlu yavrusu olduğunu tespit ettik. Bu pars ne yazık ki Türkiye’de durmadı ve yeni elde edilen görüntüleri Ermenistan’daki korunan bir alandan. Yani ülkemizin özellikle sınır bölgelerinde çekilen pars görüntüleri buralarda dağılım yapan erkek bireyler. Bu erkeklerin ülkemizde yerleşip kalabilmesi için ziyaret ettikleri habitatlarda dişi pars olması gerekiyor. Diğer önemli etkenler ise beslenecekleri yabani türlerin bol ve insan baskısının az olması. Bu üç koşulun bulunduğu alanlarda iyi koruma da yapılıyorsa yerleşik ve üreyen bir pars popülasyonu oluşabilmesi hayli mümkün.

NEDEN ŞİMDİ DAHA SIK GÖRÜYORUZ?

  • Parsın yeniden ülkemizde görülmeye başlamasının altında iklim değişiminin etkisi de olabilir mi?

İklim değişikliğinin bu konuda herhangi bir etkisi olduğunu düşünmüyorum.  Kayıt sıklığının artması son 20 yılda komşu ülkelerimizde pars koruma çalışmalarının ciddi bir şekilde ivme kazanması ve üreyen birey sayılarının artması ile ilintili. Örneğin boyutça çok ufak ama pars koruma konusunda en başarılı ülkelerden olan komşumuz Nahcivan’da yapılan araştırmalar 2020’de burada 2024 arasında pars bireyi olduğunu gösterdi. Bölgede yerleşik ve başarılı bir şekilde üreyen bir pars popülasyonu mevcut. Pars sayılarındaki artış ise 2012’de ilk pars görsel materyallerinin elde edilmesi ve bunu takip eden, ülke çapında geçerli bir av yasağı ile geldi. Nahcivan hem pars hem de beslendiği otçul türleri etkili bir şekilde koruyor ve sayılarını epey arttırmış durumda. Dolayısıyla bize gelen erkek pars bireylerinin bir kısmının kaynağı da yine burası.

Fakat şunu da söylemek gerekiyor, insanoğlu olarak politik sınırları ve koruma mevzuatlarını bizler belirliyoruz. Ülkemizde parsların görülmeye başladığı bu bölgelerde oluşturulacak iyi bir koruma ve izleme politikası bir gün sınırlarımızdan içeri giriş yapma ihtimali yüksek olan dişi parslara da güvenli bir şekilde beslenip üreyebilecekleri bir zemin oluşturacaktır. Erkek bireyler zaten geliyorlar, önemli olan hepsinin yerleşip üreyebilecekleri sıkı korunan bölgeler oluşturabilmek.

EYLEM PLANININ ALT BAŞLIKLARI

  • Tür koruma eylem planı çalışmalarında neler yapılır? Örneğin verici takılarak takip edilmesi gibi bir adım olabilir mi?

Tür koruma eylem planları, türlerin güvenli bir şekilde beslenip barınabildiği, üreyebildikleri ve soylarının gelecek nesillere aktarılabildiği bir ortamın oluşmasını amaçlarlar. Eylem planlarının belirlenen ve yapılması zorunlu çok sayıda aktivitesi vardır. Öncelikle hedef türün ülkedeki durumu, popülasyon büyüklüğü, kayıtları ve dağılımı, beslenme koşullarının yeterliliği, habitat durumu, türe yönelik tehditler ve koruma için gerekli mevzuat ve yönetmelikler değerlendirilir. Sonrasında bu değerlendirmeler ışığında türü destekleyebilecek bütün aktiviteler hedef tarihler konularak eyleme alınır. Bir örnek verelim, Türkiye’nin pars varlığı bilinen bir alanında 2032’ye kadar en az 5 dişi ve 5 erkek parstan oluşan üreyen bir pars popülasyonu oluşturmak bir Koruma Eylem Planı hedeflerinden biri olabilir ve bunun oluşabilmesi için gereken tüm faaliyetler eylem planı aktivitelerine dahil edilir. Örneğin beslendiği türlerin bu sayıda parsı destekleyebilecek bir sayıya ulaştırılması, alanın iyi ve sıkı bir şekilde korunması, habitat bağlantılarının sağlanması, yerel halkta bilinç arttırma ve bütün paydaşlara yönelik eğitim ve ortak çalışma faaliyetleri ve daha sayması epey uzun sürebilecek pek çok aktiviteden bahsedebiliriz. Verici takıp takip etme de bu aktivitelerden biri olabilir tabii.

PARS ÜRETİM MERKEZLERİ BİR SEÇENEK

  • Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Tür Yaşatma Komisyonu Kedi Uzman Grubu’nda Bölgesel Pars Koruma Stratejisi için çalıştığınızı biliyoruz.  Bölgesel Pars Koruma stratejisi nedir?

Bölgesel Pars Koruma Stratejisi’ni ise bu pars alttürünün yani Anadolu/İran parsının bulunduğu tüm coğrafyada korunup devamlılığının sağlanması ve tarihi dağılım bölgelerine yeniden yayılabilmesini sağlayacak büyük bir eylem planı gibi düşünebiliriz. Bu tip geniş kapsamlı koruma stratejilerinin yerel yani ulusal koruma eylem planlarından farkı daha geniş alanları ve pek çok ülkeyi kapsıyor ve tüm popülasyonu ilgilendiriyor olmaları. Benzer koruma stratejileri önceden nesli yok olma eşiğine gelen kaplanlar için de yapıldı ve kaplan dağılımı bulunan her ülke kaplan sayılarını arttıracak ve bunu sağlayacak koşulları oluşturacaklarına dair sözler verdiler.

Bölgesel pars koruma stratejisinde bir ulusal tür koruma eylem planında bulunabilecek maddelere ek olarak tür korumada gerekli olan uluslararası işbirliği, her ülkede kullanılacak takip yöntemlerinin standartlaştırılması ve verilerin karsılaştırılabilir olması, sınır bölgelerinde ortak popülasyon takibi ve haberleşme, popülasyon desteği, habitatlar ve popülasyonlar arasında bağlantı sağlamak, hayvanat bahçelerinde bulunan pars bireylerinin envanterlerinin çıkarılması ve değerlendirilmesi, pars üretim merkezleri oluşturulması ve gerektiği yerlerde ve durumlarda birey temini gibi maddeler bulunuyor. Strateji kapsamında uluslararası projeler ve fon kaynaklarından yararlanabilme, stratejinin dağılım ülkelerinin dillerine çevrilmesi ve bu ülkeler için müthiş bir eylem planı kaynağı oluşturması gibi avantajları da mevcut. Zaten uluslararası çabalara katılmadan ve komşu ülkelerle işbirliği oluşturmadan kendi kendimize yaptığımız bir ulusal tür koruma eylem planının başarıya ulaşabilmesi de pek mümkün değil. Asıl kaynak popülasyonlar komşu ülkelerimizde bulunuyor.

TEHLİKEDEKİ TÜRLER İÇİN BÖLGESEL STRATEJİ

Bölgesel Anadolu/İran Parsı Koruma Stratejisi, Göç Eden Türler Komisyonu (CMS, https://www.cms.int/en) Orta Asya Memeli Girişimi (CAMI, https://www.cms.int/cami/en) Çalışma Programı kapsamında yapılıyor. Çalışma Programının tek hedef türü Anadolu parsı değil tabii. Orta Asya ve Kafkaslar’da dağılım gösteren 18 büyük memeli türü bu programa dahil. Bunlar içerisinde Asya çitası, kar leoparı, Orta Asya’ya özgü yabani eşek ve at türleri, yaban koyunu türleri, ceylan türleri, Sayga antilobu, Gobi bozayısı, yabani yak (Tibet öküzü) ve yabani çift hörgüçlü deve gibi türler de mevcut. Bu türlerin popülasyonları yine Anadolu parsı gibi pek çok ülkede dağınık popülasyonlar halinde bulunuyor. Girişimin amacı bu ülkeleri bir araya getirip göç eden, çoğu tehlikede ve dağınık olan bu türlerin popülasyonlarının bağlantısını sağlamak, göç yollarındaki tehdit ve tehlikeleri azaltmak ve devamlılıklarını sağlamak. Bu 18 memeli türü için uluslararası, bölgesel koruma stratejileri hazırlanıyor.

İNSANA KARŞI UTANGAÇ

Deniz Mengüllüoğlu

Dr. Deniz Mengüllüoğlu, türün insanla etkileşimine ilişkin de bilgi verdi:

“Pars doğası gereği her yabani kedigil gibi oldukça utangaç ve kendini göstermeyi sevmeyen bir tür. Hindistan gibi doğa ve yerleşimlerin iç içe olduğu ve sokaklarda pars gezen ülkelerde bile insana yönelik saldırılar nadir kalıyor. Ülkemizde parsların insan aktivitesinin en düşük olduğu dağlık alanlarda barındığını ve sayılarının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu düşünürsek bir parsla denk gelmek ve saldırısına uğramak oldukça zor. Pars doğası gereği de insanla yüz göz olmayı sevmeyen bir tür. İnsan varlığı sırasında sinip sürünerek uzaklaşacaktır. İnsanların pars gördükleri durumlarda üzerine gitmemeleri, sıkıştırmamaları ve özellikle köpek gibi evcil hayvanlarını bu kedigilin üzerine kışkırtarak kovalatmamaları saldırıları engellemek adına alınabilecek en kolay adımlar. Köpeklerle sıkıştırılma, ateşli silahla vurulma, yattığı yerde gürültülü ve devamlı bir şekilde rahatsız edilme gibi kendini tehlikede hissedebileceği ve can kaybetme riski olan durumlarda kendini koruma amaçlı saldırı söz konusu olabilir, fakat akıllı ve hoşgörülü insan zaten bunlara yapmayacaktır.”

AYDINLIK