Nasıldı o fıkra, şöyle mi, balonla seyahat eden birkaç kişi fırtınada sürüklenerek kaybolmuş. Hava dinginleştiğinde nerede olduklarını bilemediklerinden aşağıda gördükleri bir adama seslenmişler:

Beyefendi biz neredeyiz acaba?

Adam yukarı bakmış ve cevap vermiş:

Yerden yüksekte, bir balonun içindesiniz!

Balondaki tekrar aşağıya seslenmiş:

Siz filozofsunuz galiba.

Nereden anladınız?

Söyledikleriniz tümüyle doğru fakat hiçbir işe yaramıyor!

Felsefi düşünceye 'takılmak' için anlatıldığında gülünüp geçilebilecek bir fıkra, bir siyaset yapma biçimi olarak karşımıza çıktığında komik değil trajik oluyor. Geçenlerde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı fena hırpaladı. Akar'ın Ergenekon tutsaklarını ziyaret etmediğini, etse bile "üzülmeyin, büzülmeyin, düzülmeyin" diyerek dalga geçercesine konuştuğunu, FETÖ'nün en yakınına kadar sızmış olmasını fark etmediğini vb. söyledi. Bana kalırsa söylediklerinin hepsi doğruydu. Ancak söyleyen bir siyasetçi olduğuna göre, bu sözlerin siyasal bir hedefe varmaya hizmet etmesi gerekiyordu. Nedir varılmak istenen o hedef?

HDP'YE SELAM ÇAKMAK

İnsanın aklına ister istemez geliyor, CHP iktidar olursa devri sabık mı yaratacak? Örneğin Akar'a Ergenekon dönemindeki duyarsızlığı hakkında Meclis'te soruşturma mı açacak? Ona beddua eden askerler adına Akar'ı manevi tazminata mı mahkum ettirecek? Pek sanmıyorum.

Ya da Akar'a yönelik sözlü taarruzun, AKP seçmeninde bir tür "aydınlanma" yaratması ve ciddi oranda oyun bu partiden koparak CHP'ye yönelmesi mi beklenmektedir? Bu da mantıklı görünmüyor.

Aslında soruların saçmalığı cevapsız olmalarından geliyor. Özgür Özel'in Akar'a söylediği bütün sözleri doğru kabul ettiğimizde bile siyasi rasyonel açısından elimizde koca bir boşluktan başka bir şey yoktur. Tabii, Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan'ın açıklamasına kulak kabartırsak, Özel'in çıkışı TSK'nın PYD'ye operasyonu öncesi moral bozucu ve ittifak aradıkları HDP'ye selam çakan, bilinçli bir hareket oluyor. Ben işin böylesi bir harekette bulunmaya yol açan arka planın ne olduğuyla ilgilendiğim için, dikkatinizi başka bir noktaya çekeceğim.

STRATEJİK AKILDAN VAZGEÇMEK

Sosyal demokratlar iktidar olabileceklerine dair bütün umutlarını uzun zaman önce kaybetmiş görünüyorlar. Bunun ürünü olan yeni tipte bir siyasetçi üslubu ile karşı karşıyayız sanırım. Ana muhalefet olmaktan çıkmış, müzmin muhalefet rolünü içselleştirmiş yeni bir siyasetçi tipi var karşımızda. Özel, geçenlerde AKP Ağrı belediye başkan adayı Savcı Sayan'ın Kürtçe zorunlu ders olsun açıklamasına verdiği cevapta da gençlerin deyimiyle MHP'yi "trollemişti." Galiba siyaseti ona buna laf çakma, "kapak yapma", siyasi rakiplerinin asabını bozma, kendi seçmen tribünlerini coşturup dalgalandırma sanatı olarak gören haylaz, çocuksu, muzip bir siyasetçi figürü doğdu ve gerçekten çok eğlenceli görünüyor. Ama iktidar olma niyetinin gerektirdiği stratejik akıldan vazgeçmek kaydıyla... Esasen Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaptığı da Özel'in tarzının ifadesi değil miydi? İnce, muhaliflikten bir süre sonra zevk almaya başlamış, mazoşist tribünlere istedikleri şeyi vermişti: Coşku, katıksız ve içeriksiz coşku! Seçmenler nihayet aradıkları hatibi bulmuş olmanın sevinci ile rakibe ardı ardına sokulan laflar, yapılan şakalar, takılmalar, üst perdeden dalga geçmeler karşısında ne mesut saatler geçirmiş, ne kadar eğlenmişlerdi.

GAZ ALAN, İKTİDARSIZ SİYASET

Yanlış biliyorsam düzeltin, siyasi partilerin amacı iktidar olmaktır. Yaptıkları her şey iktidar olmalarına ve bu sayede programlarını gerçekleştirmelerine hizmet etmelidir. Düzen partileri arasındaki siyasette laf kalabalığı, demagoji vb. yapılmaz değildir. Ancak onlar bile aleyhte bir gelişmeyi sözgelimi hakkınızdaki bir gensoruyu vb. savuşturmak gibi somut kazanımlara hizmet eder.

Özgür Özel'in Hulusi Akar'a saldırısı, kendi seçmen tabanında bir rahatlama, mutlu olma hali, gaz alma ve şenlik havası yaratmış olabilir. Nitekim Meclis görüşmeleri sonrası sosyal medya, Özel'e yönelik kutlama ve destek paylaşımlarıyla doldu. Taban mutluydu, haklılığı kanıtlanmış, gazı alınmıştı.

Siyasetin bu duygular için yapıldığını düşünenleri yaşadıkları şu mutlu saatlerde uyandırmaya kıymalı mıyız, bilemiyorum. Ama HDP ile kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapıp, Türk komutanlarına çemkiren bu 'apolet sökücü' yolun iktidara giden yol olmadığını biliyorum.

Atakan Hatipoğlu

Aydınlık