ERCAN KÜÇÜK

Türk Konseyi Medya Forumu'na video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, sosyal medyadaki dezenformasyon ve bunun milli güvenliği tehdit ettiğine dikkat çeken açıklamaları, gözleri sosyal medyaya çevirdi. Aydınlık'a konuşan uzmanlar sosyal medyadaki haberlerin yarısının dezenformasyon ve yalan olduğunu vurgulayarak buna karşı düzenlemelerin yapılmasının ihtiyaç olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde "Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek" temasıyla düzenlenen "Türk Konseyi Medya Forumu"nde Erdoğan, dezenformasyona dikkat çekti. “Hiçbir denetimin veya otokontrolün olmadığı sosyal medya mecraları, bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir.” diyen Erdoğan, iletişimde yerlileşmenin önemini vurguladı.

‘DEVLETLERİ DİKKATE ALMIYORLAR’

Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bostancı, açıklamaları Aydınlık'a değerlendirdi, ‘çok yerinde’ tespiti yaptı. Sosyal medya düzenlemesinin Avrupa'da yıllardır olduğunu vurgulayan Bostancı, şunları söyledi:

“Bu platformlar kullanıcı sayılarıyla o kadar güçlü hale geldiler ki devletleri dahi dikkate almayan eylemlere imza atıyorlar. 2019'da Twitter'ın şeffaflık raporlarında Türkiye'den giden 350'ye yakın resmi talebin hiçbirine cevap verilmediği görülüyor. Mahkeme kararıyla giden 380 civarı talebin sadece yüzde 5'ine cevap gelmiş. Burada çifte standart da işliyor. Karar ABD'den, Avrupa'dan gidince, bu oranların çok daha düşük olduğunu görüyoruz.”

‘YÜZDE 49'U SAHTE’

“Sosyal medyayla ilgili 5651 saylı kanunda bir düzenleme yapıldı. Ancak bu dezenformasyon boyutuna çare olmuyor. Şu an yaşadığımız en büyük problem yalan haber, sahte bilgi, dezenformasyon. İsviçre'de bir enstitüde yapılan bir araştırmada Twitter'de 20152019 arasında her 2 gündemden bir tanesinin yalan ve yapay olduğu ortaya çıktı. Reuters ve Oxford'un her yıl yayınladığı Digital News'in 2018 raporlarına göre Türkiye'de dolaşan haberlerin yüzde 49'unun sahte olduğu ortaya çıktı.”

‘BİLİNÇLİ VE ÖRGÜTLÜ YALAN ÇALIŞMASI’

“Türkiye üzerinde bilinçli ve örgütlü bir şekilde sosyal medya üzerinden yalan haber, dezenformasyon ve yapay gündem çalışmaları yapılıyor. Hem toplumsal algıyı yönlendirmek hem de ülkemizin itibarını istedikleri gibi göstermek için bu tarz çalışmaları yapıyorlar. Şu anki hukuki durum itibariyle dezenformasyon yapan hesapları tespit etme, cezalandırma konusunda etkisiz kalıyorsunuz. Ama düzenlemeyle beraber dezenformasyonun kaynağı tespit edilip yaptırımlar yapılabilecek. Kamuoyunda 'acaba bizim düşünce ve ifade özgürlüğümüz kısıtlanacak mı sosyal medya engellenecek mi' algısı var. 5651 sayılı çalışma yapılırken de bu endişe vardı. Ama Avrupa bunu yıllar önce yapmış, biz daha yeni yeni yapıyoruz. Örgütlü ve planlı çalışmaları cezalandıran yasalar var. Ülkemizde de bu bir ihtiyaç.”

Bostancı açıklamasında yerli ve milli uygulamalara da vurgu yaptı: “Yerli ve milli sosyal medya, arama motoru, işletim sistemi gibi çalışmalarımızın da hızlandırılması gerekiyor. Devlet desteği ve kullanıcı ilgisiyle geliştirilmesi gerekiyor. Alternatif platformlara ihtiyaç var. Tekelleşmiş şirket ve markaların ötesinde yerli ve milli uygulamalara yazılımlara ihtiyaç var."

‘TOPLUMU YALANA ALIŞTIRIYORLAR’

Anadolu 2071 Sosyal Medya Derneği Başkanı Bekir Tiryaki, açıklamaları sosyal medya düzenlemesinin alt yapısı olarak değerlendirdiğini söyledi. Sosyal medyadaki dezenformasyonun etkilerine vurgu yapan Tiryaki şöyle konuştu: "Özellikle bizim ülkemizde yüzde 49 dezenformasyon var. Her 2 haberden birisinin yanlış olduğunu görüyoruz. Bu yalanı düzeltmek için uğraşırken 2. yalanı piyasaya sunuyorlar. Buna hukuki yaptırım olmadığı sürece bu devam edecek. Artık toplumu yalana alıştırıyorlar. İnsanlar doğruyu yalan yalanı doğru gibi algılamaya başlıyor. Bu da topluma zarar veriyor. Siyasi bir kazanım elde etmeyi düşünürken aslında toplumu, gençliği bozduklarının da farkındalar."

'ALGI TEK BİLGİSAYARDAN BAŞLATILIYOR'

Sosyal Medya Uzmanı Ümit Sanlav, internetin iyilik için olduğu kadar kötülük için de sınırsız imkan sunduğunu söyledi. Sanlav şu örnekleri verdi: “İllegal ticaret, uyuşturucu, terör örgütü operasyonel planlamaları, toplumsal ayaklanmalar, darbe girişimleri gibi organize ve fiili suçların yanısıra; taciz, dezenformasyon, manipülasyon, olumsuz algı yönetimleri ve itibarsızlaştırma, siber zorbalık gibi sayısız pek çok psikolojik suça da kapılar açılabilmekte.”

Sosyal medyanın kişisel ve milli güvenlik sorunları yarattığını ifade eden Sanlav şöyle sürdürdü: “Sosyal medya mecraları vasıtasıyla algı oluşturuluyor, sonra da kitlelere yönlendirme yapılabiliyor. Bu anlamda terör örgütlerinin sosyal medya hesapları üzerinden örgütlenerek gerçekleştirdikleri eylemlerin yanı sıra, sosyal medyada algı operasyonu yürüttüklerini de görüyoruz. Peki bunlar nasıl yapılıyor?

“Tek bilgisayar tarafından yönetilen yüzlerce hesap var. Yani tek kullanıcı tarafından girilen veriyi, yüzlerce hesaptan aynı anda paylaşan bir sistem. Bu konuda vatandaşa bilinçli olmak ve sorumlu davranmak konusunda önemli iş düşüyor. Kasıtlı olarak terör örgütünü destekleyen vatan hainleri olduğu gibi farkında olmadan buna alet olan da bir çok kullanıcı var.

Her sosyal medya kullanıcısının aslında bir yayıncı olduğunu belirten Sanlav, “Dolayısıyla tüm sosyal medya kullanıcıları bu sorumluluk dahilinde hareket etmeli ve bu durumun kanuni müeyyidelerini de bilmelidir.” dedi.

Aydınlık