Gazeteci yazar Nedim Şener Posta Gazetesi'ndeki köşesinde , geçtiğimiz günlerde İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen tarafından ortaya atılan ve doğru olmadığı anlaşılan Kuleli Askeri Lisesi'nin satılacağı iddiası üzerine yaşadığı polemiği köşesinde ele alırken YCHP yöneticilerini fena bombaladı.

İşte o yazı: 


15 Temmuz’dan sonra kapatılan Kuleli Askeri Lisesi’nin satıldığı haberi önceki gün sosyal medyada gündem oldu. Saat 16.45’te CHP Milletvekili Gürsel Tekin’in TBMM ofisinden gazetemizin eposta sistemine konuyla ilgili bir bülten geldi.

TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi verildiği yazılan bülten “Gündeminize alarak değerlendirmenizi rica ederiz” cümlesiyle bitiyordu. Buraya kadar her şey normal, zaten tüm bültenler böyle gelir. Yarattığı tartışma bakımından araştırmaya değer bir konuydu.

Bir telefon, haberin yalan olduğunu gösteriyordu ama resmi açıklamayı beklemek gerekti. Saat 17.20’de Kültür Bakanı Ersoy’un twitter hesabından haberin yalan olduğu açıklandı.

Saat 18.08’de ben twitter hesabımdan, “satılmamış, satılmıyomuş, haber yalanmış” diye hem Tekin’in hem bakanlığın açıklamasını paylaştım. Bu iddiayı ortaya atanların amacı belliydi; geçmişi şanlı bir tarihe sahip Kuleli Askeri Lisesi üzerinden yarattıkları algı operasyonu ile toplumsal gerilimi arttırmak.

Gerçek öğrenildiğine göre mesele kapanacak sanırken, CHP Milletvekili Tekin’in bana cevaben yazdığı üç twiti gördüm. İlk ikisi soru önergesi ve cevabına ilişkindi. O soru sormuş, bakanlık yanıt vermiş ben de ofisinden gelen epostaya atıf yaparak toplumu bilgilendirmiştim.

Ancak üçüncü twitte şunları hatırlatıyordu; “Hükümetin her açıklaması doğru olacak diye bir kural yok.” “Bazı kitaplar bombadan tehlikelidir” diyorlardı, kitaplar bomba değildi. “Gazetecilikten tutuklanmadılar bunlar terörist” diyorlardı kimse terörist değildi. “Aldanıp, kandırılma olabiliyor.” “Takip edeceğiz.”

Geçmişin izleri

Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın biz tutuklandığımızda söylediği sözleri hatırlatıyordu. Hepsi gerçek ama eksik. Erdoğan bunları söylediği sıralarda Gürsel Tekin’in adı FETÖ elebaşına geçmiş olsun ilanında yer alıyordu.

Hükümet FETÖ ile kavgaya başladığında, kitaba bomba mualemesi yapıp toplatmaya kalkan FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’e kefil olan kendi genel başkanı Kılıçdaroğlu idi. Zaman gazetesinde Erdoğan’ın kapladığı sayfalarda 17/25 Aralık’tan sonra yer alanlar; ABD’ye, Balkanlara FETÖ davetiyle giden, fezlekeler gibi ellerine tutuşturulan ödüllerle boy boy fotoğrafları yayınlanan genel başkanı ve milletvekilleriydi.

FETÖ’nün paçavraları Zaman’ın, Bank Asya’nın önüne yatanlar, Anayasa Mahkemesi’ne gidenler kendi partisindendi. Bizim için “Gazetecilikten tutuklanmadılar” manşetini atan Taraf yönetmeni Ahmet Altan, “Neden tutuklu” diye soran da, “ByLock’çu 4 Bakan 80 milletvekili var” deyip susan, “Erdoğan’ın, Deniz Baykal’ın kasedini izlerken çekilmiş görüntülerini izledim” deyip “Kim izletti?” sorusuna cevap vermeyen de, “Adil Öksüz MİT elemanı onun için serbest tutuklanmadı” deyip, artık ağızlarına alamadıkları “kontrollü darbe” zırvalığının altını doldurmaya çalışan da kendileriydi.

Son söz size Sayın Tekin, ister iktidar ister muhalefet olsun, derdi gerçek değil siyasi çıkar olanların “aldanması” ve “aldatması” kaçınılmazdır. Ben aldanmadım, aldatmadım, aldanmam, aldatmam, gerçeğe ihanete de izin vermem.