, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) yaptığı açıklamada, darbe girişimi öncesi / ile ilgili açılan ilk dava olan 'FETÖ Çatı Davası'nın ek klasörlerinde Hablemitoğlu suikastına yönelik bilgilerin bulunduğunu bildirdi.

"KATİL ZANLISI OLDUĞU İDDA EDİLEN İSİM DEĞİL"
, "Hatta katil zanlısı olduğu iddia edilen bir isim var. Bu yakalanan kişi o değil. Yine Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda çalışan bir yüzbaşı. Bu kişinin suikast tarihinde 'de olmadığı, Türk Cumhuriyetleri'nden birinde olduğu tespit edildi. Başvurumuza rağmen FETÖ Çatı davasını yargılamasını yapan Ankara 4'üncü  bu kişinin ifadesinin alınmasını gerek bulmadı" dedi.

'SUİKAST SONRASI SİM KARTI BAŞKASININ TELEFONUNDAN MOGAN'DA SİNYAL VERDİ'
Ek klasörlerdeki suikastla ilgili bilgiyi veren kişinin bir gazeteci olduğunu belirten Avukat Barkın, şunları söyledi:

"Savcılık gazeteciye bu bilgileri nereden aldığını sordu. Gazetecinin verdiği isim Ukrayna'da yakalanan N.G.B. idi. Cumhuriyet savcılığı da olayı anlatan kişinin aslında söylediği kişinin kendisi olabileceği ihtimalini değerlendirdi. Bu kişinin anlattığı kurgu kendisinin 18 Aralık 2002'deki yaşantısına uyuyordu. Zira iddia edilen; katil zanlısının i işledikten sonra suikast silahını 'ne attığıydı. Bugün adı geçen ve iade süreci yürütülen kişinin 18 Aralık 2002 günü sabah saatlerinde itibaren telefonun sinyal vermediği, sim kartını herhangi bir telefonda kullanılmadığı tespit edilmiştir. Ve suikasttan birkaç saat sonra sim kartının bir başkasının telefonundan Mogan Gölü civarında baz verdiği tespit edildi. Bunun üzerine savcılık hakkında kırmızı bülten çıkarttı ve bu Ukrayna'da yerine getirildi."

'İRTİBATLARI TESPİT EDİLDİ'
Şüphelinin Ukrayna'da siyasi mültecilik talebinde bulunduğunu hatırlatan Avukat Barkın, "Soruşturma kapsamında şüphelinin, olayla ilgili bilgisigörgüsü olan, ya da olayla ilişkin dahli olduğu düşünülen belli kişilerle irtibatı tespit edildi" ifadelerini kullandı.

Suikastın olduğu dönemde emniyetteki FETÖ yapılanması nedeniyle soruşturmanın akim bırakıldığını dile getiren Avukat Balkır, "Bugün yapılan soruşturmada ortaya çıkan isimlerin sadece şekli olarak ifadelerinin alındığını gördük. Şimdi o şekli ifadelere dayanarak bile HTS paralelliği sağlandığında Ukrayna'da yakalan katil zanlısı olarak yakalanan kişinin bunlarla bağlantısı saptandı" diye konuştu.

'İADESİNİN BELLİ ÇEVRELERCE ENGELLENEBİLECEĞİ KORKUMUZ VAR'
İade sürecinin önemine dikkati çeken Avukat Barkın, şöyle konuiştu:

"Bu kişinin sadece Hablemitoğlu suikastı değil, Türkiye'de başkaca dosyalar bakımından da kritik olabileceği bu nedenle iade sürecinin akim bırakılmasının sadece Ukrayna devletinin kendi iç sorunları dışında Türkiye'den de belli çevrelerce engellenebileceği korkumuz, kaygımız var. Bu nedenle Adalet, İçişleri ve  bu yönde iade sürecinde Türk devletine sahip çıkmasını talep etmek amacıyla sürekli görüşme halindeydik. Bugün de çağrımız budur.

Bu sürecin hakkıyla yürütülmesi, bu kişinin gerçekten sürece dahil bilgisini olup olmadığını, varsa bu bilgilerin başka ne tür bilgileri yaratacağını tespit etmenin tek yolu iade sürecinin başarıyla tamamlanması ve şüphelinin Türkiye'ye iade edilmesidir. Zira soruşturma dosyasında bu kişinin ifadesinin alınmasından sonra ifadesine başvurulacağını bildiğimiz başka kişiler de var."

.'İFADELER YILLAR SONRA YENİ BİR UMUT IŞIĞI YARATABİLİR'

 hayattayken, FETÖ'nün bazı kişileri özellikle 1990'larda adı çok geçen bazı siyasi isimleri araya sokarak 'Köstebek' adlı kitabın basılmasını engellemeye çalıştıklarını belirten Avukat Barkın, "Bu kişilerin ifadeleri Cumhuriyet savcılığı tarafından alındı. İade süreci gerçekleşirse dosyadaki mevcut ifadeler, alınmayan ifadeler ile ilgili kişinin vereceği ifade dosyada yıllar sonra yeni bir umut ışığı yaratabilir" diye konuştu...