30 Ağustos zaferinin 99. yılı kutlu olsun.


DEVRİM ORDUSUNUN ZAFERİ

Gazi Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922 günü “Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, ilk hedefiniz Akdenizdir” emrini vermişti.

Zaferi Ankara’da kurulan Millî Meclisin, Devrimci Hükümetin orduları kazandı. Bu açıdan 30 Ağustos zaferi, Atatürk’ün de vurguladığı üzere, Anadolu Devriminin kurduğu Türk Silahlı Kuvvetlerinin zaferidir.

BATI EMPERYALİZMİNE KARŞI ZAFER

30 Ağustos 1922 günü Batı emperyalizmini yendik.

Türk Devrimi iki yüzyıldır Batı emperyalizmine karşı savaşıyor ve zaferler kazanıyor. Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk, 1920’lerden 1938’e kadar “Mazlum milletler, emperyalizmi mahv ve perişan edecektir” dedi. 1933 yılında Mısır Büyükelçiliğinde şafak sökerken bugünleri öngörüyordu:

“Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak olan daha çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşları şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelik olarak vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen mânileri yenecektir ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, c.26, s.144)

İşte bugün o Batı emperyalizmi mahv ve perişandır. Atatürk Devrimciliği, Batı emperyalizmine teslimiyetin değil, Batının emperyalist medeniyetine karşı zaferin eylemidir.

ANADOLU YOKSULLARININ ZAFERİ

30 Ağustos’un kahramanları, Anadolu ve Trakyamızın yamalı şalvarlarıyla ve çıplak ayaklarıyla savaşan yoksul halkıdır.

30 Ağustos’un kahramanları, İmalatı Harbiye Atölyelerinde fişek dolduran, cepheye mermi taşıyan yoksul Türk kadınıdır.

Yoksulduk, yamalıydık ama Asyalıydık ve tıpkı bugünkü Afgan halkı gibi şerefliydik.

Bugün de Türk Ordusu ve Türk milleti olarak emperyalizmin ön cephesindeyiz. 99 yıl öncesindeki gibi başımız dik ve yüreğimiz gururla çarpıyor! Çünkü ABD’nin Kafkas ve Batı Asya planlarını bozguna uğratan biziz ve Asyalı mazlum kardeşlerimizle birlikteyiz.

AYNI ZAMANDA İÇ SAVAŞIN ZAFERİ

1920’den 1922’ye uzanan süreç bir tarih dersidir. Her kurtuluş savaşı, aynı zamanda iç savaştır. Ankara’da kurulan millî devrimci hükümet, dış düşmanlarla savaşırken, bir yandan da iç cephede İngiliz ve Fransız emperyalizminin ve işbirlikçi padişah hükümetinin örgütlediği tam 23 isyanı bastırmıştır.

30 Ağustos, yalnız emperyalizme karşı savaşın zaferi değil, aynı zamanda iç savaşın zaferidir.

Düşman, o zaman da bugün olduğu gibi yalnız dış cephede değil, aynı zamanda iç cephedeydi. Biz 30 Ağustos zaferiyle, iç cephedeki yıkıcılığı da ezdik. Bugün Biden planları içinde “yaratıcı yıkıcılık” peşinde koşanların kulağına küpe olsun!

DÜNYA DEVRİMİNİN ZAFERİ

30 Ağustos, aynı zamanda Dünya Devriminin zaferidir. Türkiye Millî Devrimci Hareketi, 19. Yüzyılın ortalarından beri Dünya Devriminin ön cephesindeydi. 1876, 1908 devrim duraklarından geçen Millî Kurtuluşumuz, Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında da “Batı Medeniyeti” denen tek dişi kalmış canavara karşı Dünya Devriminin ön safındaydı.

Asya’dan yükselen devrim, Sakarya’daki, Dumlupınar’daki silah arkadaşımızdı.

26 Ağustos 1922 günü Büyük Taarruz şafağındaki Kocatepe fotoğrafı, TürkRus dostluğunun komuta kademelerindeki arkadaşlığını yansıtıyor. Atatürk’ün arkasında siperde yatan asker, Sovyet şapkalı ve Sovyet kaputlu Kızıl Ordu subayıdır.

MAZLUM MİLLETLERİN ZAFERİ

30 Ağustos Zaferi, Hindistan ve Afganistan’dan Suriye ve Cezayir’e kadar bütün mazlum milletlere umut ve cesaret verdi, onların derinliğindeki kahramanlığı ateşledi.

Hindistan’ın kurtuluş mücadelesinin önderi Gandi, “Türklerin zaferine kadar biz İngilizleri Tanrı sanıyorduk” der. Biz Türk milleti, Doğunun imanıyla Batının Tanrısını yendik.

Çağdaşlık çalımı satan o Tek Dişi Kalmış Canavar, yüzyıldır hor gördüğü, gerici yaftası astığı Asya’nın Afrika’nın ve Latin Amerika’nın yoksul halklarına yeniliyor, yeniliyor, yeniliyor. Yenen biziz ve emperyalist uşaklarının ellerinde yalnız çamur kalmıştır.

Bugün en sonuncu kurtuluş zaferinin kahramanı olan Afgan milleti, 30 Ağustos 1922 günü bayram yapıyordu. Çünkü omuz omuza savaşmıştık. Türkiye, Afganistan ve Sovyet Rusya devletleri, daha 1921 yılında savaşın ateşi içinde birbirlerini tanıdılar ve aynı cephede savaştılar ve zafer kazandılar. Afganlarla ve Sovyet Devrimcileriyle silah arkadaşlığımız yüzyıllık bir tarihe sahiptir.


99 YIL ÖNCESİNİN VE BUGÜNÜN ÖN CEPHESİ

Bugün Türkiye, Rusya, İran, Çin, Pakistan ve Orta Asya ülkeleri, dünyanın geleceğini etkileyen bir kale oluşturuyorlar. Vietnam’dan Suriye’ye Libya’dan Küba’ya kadar bütün insanlık, Afgan milletiyle birliktedir.

30 Ağustos 1922’de ön cephede Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiyesi vardı. Şu an bu cephenin ön safında Afgan devleti ve milleti bulunuyor.

Afgan savaşçılarından iğrenenlerden bütün insanlık iğreniyor.

VATANSIZLARI PERİŞAN EDEN ZAFER

İşte görüyoruz, Afganistan’da perişan olan yalnız ABD değildir, Türkiye’deki Biden tayfası da perişan vaziyette. Kabil Havaalanı’nda ABD uçaklarının tekerleğine kafalarını uzatanların kaderini paylaşanlar, gelecekleri karardığı için karamsarlık kuyusunda çırpınıyorlar. İnsaniyete ve kadına düşmanlıklarını gizleyen maskeleri yırtılmıştır ve yere düşmüştür.

Bugün Afganistan, Rusya, İran ve Çin düşmanlığı yapanlar, 30 Ağustos 1922 günü Türkiye’den kaçma telaşına düşenlerin soyundan gelenlerdir. Onlar, elbette Türk Milletiyle, Türk Ordusuyla, Türkiye hükümetiyle, Vatan Partisiyle ve Afgan milletiyle aynı gemide değiller. Onların gemisinin kıçındaki bayrak, Biden’in yerlerde sürünen bayrağıdır.

DÜNYA DEVRİMİNİN YENİ YÜKSELİŞİ

Dünya, tıpkı 99 yıl öncesindeki gibi yeni bir devrimci yükseliş içine girmiştir. Nükleer silahları olan ABD emperyalizmi, Afgan Milletinin bağımsızlık sevdasına ve iman dolu göğsüne çarptı ve yere yıkıldı.

Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz! ABD’nin dünya efendiliği iddiası, en son Afgan milletinin ayakları altında kalmıştır.

Ne mutlu biz Türk milletine, 99 yıl önce mazlumlar dünyasına umut ve cesaret veren 30 Ağustos zaferinin kahramanıyız!

Ne mutlu biz Atatürk’ün yiğitlerine, 30 Ağustos’ta yükselttiğimiz kurtuluş bayrağı, yüzyıldır elden ele geçti ve bugün Afganistan’da dalgalanıyor.

Aydınlık