AYKUT DİŞ / ANKARA

Kazakistan’da zamlar gerekçesiyle başlayıp Batı destekli kalkışmaya dönen eylemler tamamıyla kontrol altına alınırken, yankıları sürüyor.           

Kazakistan’ın talebi üzerine üyesi olduğu ve Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Ermenistan’dan oluşan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünün (KGAÖ) ülkeye asker göndermesi en çok tartışılan nokta oldu. Bazı milliyetçi çevreler ve iktidar medyasının bir kısmı KGAÖ’nün Kazakistan’a asker göndermesini gerekçe göstererek yaşananları “Rus oyunu” olarak niteledi. Rusya’nın KGAÖ kılıfıyla Kazakistan’a yerleştiğini, oradan çıkmayacağını, yayılarak Türkiye’yi engelleyeceğini iddia eden ve Kazak hükümetini eleştiren bu kesim; Rusya’nın ABD ile danışıklı olduğunu öne sürüyor. Bu tezlere son olarak Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı da katıldı. Amiral Yaycı, Rusya’nın ABD ile ittifak halinde Çin ve Türkiye’yi kuşattığını belirterek “Ne Avrasya ne Atlantik” dedi.

Konuyu Maltepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Ünal, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal Üçüncü ile Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı ve E. Ülkü Ocakları Başkanı Avukat Levent Temiz’e sorduk. Ünal, Üçüncü ve Temiz Kazakistan’da ve bölgede asıl tehdidin ABD’den geldiğini belirterek Türkiye’nin Rusya’yla ittifakının devam etmesi gerektiğini vurguladılar.

‘RUSYA DÜŞMANLIĞI FAYDA GETİRMEZ’

Türkiye’nin Kazakistan’daki olaylara yaklaşımını işin başından itibaren çok yerinde bulan Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Ünal, bazı milliyetçi çevrelerin ve iktidara yakın grupların tepkilerini Soğuk Savaş döneminden kalma olarak değerlendirdi. Ünal, bir milletin düşmanlığı üzerine kurulmuş milliyetçiliğin hiçbir zaman hiçbir yerde doğru olmayacağını ifade etti. Ünal, “Türkiye'nin Rusya düşmanlığı ile gerek Kafkaslarda gerek Orta Asya’da yapabileceği hiçbir şey yok. Çünkü doğru değil. Çıkarlarımız kesişiyor. Allah’tan Nazarbayev ve Tokayev’in Türklük bilincinden şüphe edilemeyeceğini, her hâlükârda Kazakistan devletinin yanında olmak gerektiğini söyleyen aklı başında milliyetçilerimiz var.” dedi.

Kazakistan’ın KGAÖ’den yardım talep etmesi üzerine Türkiye’den verilen bazı tepkilerin, Türk milliyetçiliğinin uluslararası ilişkiler anlayışıyla ilgili önemli sorunlar olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Ünal, milliyetçiliği Atatürk’ün öğretileri üzerine oturtma çağrısı yaptı.

Türkçülük adı altında sergilenen tavırların anlaşılmasını zor bulan Ünal, şunları söyledi:

“Çünkü bu Türk milliyetçiliğinin sentezlerine işlemiş, Soğuk Savaş dönemlerinden kalma inanışlardan kaynaklanıyor. O inanış da şudur: Milliyetçiyseniz Rus ve Rusya düşmanı olmanız lazım. Bu çok yanlış bir varsayım. Bu varsayım Soğuk Savaş döneminde de doğru değildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1960’lı yıllardan itibaren SSCB ile çok profesyonel ilişkiler geliştirdi. 1980’li yıllara kadar da bu ilişkilerden ciddi bir sanayi alt yapısı elde etti.”

‘TÜRK TEŞKİLATI ÇİN VE RUSYA’YA AÇIK OLMALI’

Kazakistan’da yaşananları “Rus oyunu” olarak değerlendiren anlayışların gider tutar yanının olmadığını savunan Ünal, şu görüşleri savundu:

 “Doğru olan şudur: Türkiye, Rusya, Çin, Pakistan ve İran devletleri tam bir iş birliği içinde olmalıdırlar. Bütün iş birlikleri şeffaf olmalıdır. Türk Devletleri Teşkilatı, Rusya, Çin ve İran’a gözlemci statüsü bakımından açık olmalıdır. Batı merkezli ve bilhassa Amerikan sponsorluğundaki panTürkist hareketlerden uzak durmalıyız. Bu Türk coğrafyalarına hiçbir fayda getirmeyeceği gibi, Türkiye’nin parçalanmasına neden olabilir. Aklımızı peynir ekmekle yemeyelim. Avrasya güçleri birlikte hareket etmeli. Bunun dinamiklerinin daha güçlü hale gelmesi için herkes kafa yormalı.”

‘HAMASÎ, ÇİĞ VE AKIL DIŞI’

Kazakistan’daki eylemlerde CIA ve FETÖ izlerine işaret eden Kemal Üçüncü de, Rusya’yı suçlayan tepkileri hamasî, çiğ ve akıl dışı bulduğunu vurguladı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal Üçüncü, Rusya’nın Türkiye’ye, Türkiye’nin Rusya’ya ihtiyacı olduğunu belirtti. Üçüncü, “Atatürk ve Lenin’in temellerini attığı dostluk ve iş birliği zemini yeni bir zemin oluşturdu. 21. yüzyılda Türkler ve Ruslar yepyeni bir ufku paylaşmak zorundadır. Atlantik cephesinden yönelen tehdit aynı zamanda Türkiye, Rusya ve İran’ı hedef alıyor.” dedi.

TürkRus ilişkilerinin çok köklü ve uzun bir tarihi olduğunu hatırlatan Üçüncü, “Rusya’nın Güney Kuşak savunması ve istikrarı güçlü bir Türkiye’yle mümkündür. Uralların doğusunda 10 milyon kilometrekarelik alanda Rus nüfus, 20 milyonun altına düşüyor. Bu Rusya için endişe verici bir iç stratejik sorunken Rusya’nın Türk dünyasına yayılmacılığı tezi gerçekçi değildir.” diye konuştu. ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya’ya istikrarsızlık yaymak istediğini tekrarlayan Üçüncü, şöyle devam etti:

‘ORTAK ÇIKARLAR TEMELİNDE AVRASYA’

“Atatürk’ün yakın kara ve deniz havzamızı önceleyen politikasına odaklanmalıyız. Kışkırtıcı, hamasî, rasyonalitesi ve gerçekliği olmayan çiğ duygusallıklara dayanan angajmanlar kaybettirir. Kazakistan’a yönelik darbenin arka planında Atlantik ve onun saha aparatı dinci yapılanmaları, FETÖ vb. grupları görüyoruz. Batının akil isimleri Huntington ve Brezinski’yi okuduğunuzda Amerika’nın Avrasya ve Türk dünyası planını açık olarak görüyoruz. Biz meseleye bu pencereden bakmak durumundayız. Türkiye artık Çin, Rusya, İslam dünyası, Türk Dünyası ve Afrika’yı hesaba katarak milli çıkarlarına uygun politikalar geliştirmek durumundadır.”

‘MİLLİYETÇİLER İÇİNDE KRİPTO NATOCULAR VAR’

Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı ve E. Ülkü Ocakları Başkanı Av. Levent Temiz de Avrasya İttifakı olmadan bir Türk birliğinden bahsedilemeyeceğini kaydetti. Temiz “Ne Atlantik ne Avrasya!” tavrının son kertede Atlantik’ten taraf olmak anlamına geleceğini belirtti. “Türkiye, Karadeniz’den Umman Denizi’ne uzanan bir bütüncül cephe içinde” vurgusu yapan Temiz, “Ezeli ve ebedi düşman arıyorsak o kesinlikle ABD emperyalizmidir.” dedi. Temiz daha sonra şunları söyledi:

“Kazakistan'da yaşanan olayların bazı çevrelerce Rusya'ya bağlanması iflah olmaz bir akıl tutulmasının ve büyük bir basiretsizliğin neticesidir. Bu görüşler sığ ve sakattır. Bu sakat ve sığ görüşün en önemli sebeplerinden biri milliyetçi ve muhafazakâr çevreler içinde kendisini kamufle etmiş ve hâlâ varlığını sürdürebilen kripto SüperNATO/ FETÖ unsurlarıdır. Zehrin yayılmasında onların kara propagandasının payı büyüktür. Kazakistan’daki sivil darbe girişiminin arkasındaki planlayıcı ortaya çıkmıştır. Bu planlayıcılar CIA/FETÖ birimleridir.”

‘RUSYA İLE İTTİFAK OLMAZSA OLMAZ’

Temiz TürkiyeRusya ittifakı konusundaki görüşlerini de şöyle açıkladı:

 “Bugün Türkiye'nin milli bütünlüğünü, mevcudiyetini ve çıkarlarını koruması için bölgesinde aynı hinterlandı paylaştığı Rusya ile her türlü ittifakı sağlayarak bir güç birliği sağlaması olmazsa olmazlarındandır.”

15 Temmuz’u yapanın, PKK’ya tır tır silahlar yollayanın Rusya olmadığına işaret eden Temiz, Cumhurbaşkanı'nın “Rusya olmasaydı Karabağ zaferi olmazdı” sözlerine atıf yaptı:

“Bunu görmezden gelerek Rusya’ya ve Avrasya'ya sırtını dönen bir anlayış Türk milliyetçiliğinin değil Amerikan milliyetçiliğinin bir tezahürüdür. Türk birliği idealinin jeostratejik mihveri Avrasya İttifakı'dır. Avrasya İttifakı olmadan bir Türk birliğinden bahsetmek kadar absürt, akıl dışı bir anlayış olamaz. Bu bağlamda Avrasya demek Türk birliği, Türk birliği demek Avrasya’dır. Türk milliyetçiliğine bu perspektifin dışından bakanlar hormonlu SüperNATO milliyetçileridir. Bugün ABD emperyalizminin asıl tehdit olduğunu onca yaşanana rağmen görememek iyi niyetle açıklanamayacak bir durumdur. Türk birliğinin kilidi de kalbide Avrasya’dır.”

Aydınlık