NATO’nun kuruluş gerekçesi Sovyetler Birliği tehdidiydi. Ancak gerçek amacı hep tartışma konusu oldu. Faaliyetleri "Sovyet tehdidi"ni bertaraf etmek olarak tanımlanmıştı. Pratikte emperyalizmin yayılmacılık ve hegemonya politikasına hizmet etti...

1949 yılında 12 ülkenin buluşması ile Brüksel merkezli inşaa edilen NATO, Sovyetleri parçalamak için kolları sıvadı. 1952'li yıllarda artık silahlı unsurları ile iyice güçlenen Kuzey Atlantik İttifakı, bünyesine Türkiye ve Yunanistan'ı kattı.

Buna karşılık Sovyetler Birliği, 14 Mayıs 1955'te MacaristanÇekoslovakyaPolonyaBulgaristanRomanyaArnavutluk ve Doğu Almanya’nın katıldığı Varşova Paktı’nı kurdu.

Savaşın tarafları belirlendi. 1957 yılının sonlarına doğru NATO bünyesinde birbiri ardına Norveç’ten Türkiye’ye kadar olan bir bölgede 3 tatbikat ile gövde gösterisi yaptı.

NATO'nun  Amerika’nın yayılma siyasetine hizmet eden ve bu amaçla Avrupa’yı denetim altında tutan girişimi Fransa'yı rahatsız etti. Fransa NATO’nun askeri kanadından1959 yılından itibaren kademeli olarak çekildi.

1962 Küba Füze Krizi'nde Amerika'nın NATO'dan bağımsız hareket ettiği için kriz yaşandı. Amerika ve Küba arasındaki mektup diplomasisi ile Küba Füze Krizi çözüldü. Ama NATO'da kriz derinleşti. 1967 yılında Fransa, NATO'dan bağımsız bir savunma politikası izlemeye başladı.

70'li yıllara doğru nükleer silahsızlanma çerçevesinde NATO ve Varşova Paktı arasındaki gerilim yumuşasa da Amerika, Çift Yön Siyaseti'ne girişti. 1974'te Türkiye Kıbrıs Barış Harekatı'na başlayınca Yunanistan ve  NATO arasında krize sebep oldu.  

1979 yılında Amerika Avrupa'da yeniden nükleer füzelerini konuşlandırdı. Varşova Paktı 1983 yılında nükleer silahlarını yeniden sahaya sürdü. Amerika'nın gözlem altına aldığı Varşova ülkelerinde, ulus birliğini yok etmek için Gladyo eliyle kaos faaliyetleri yürütüldü.

Doğu Almanya'nın Batı Almanya ile birleştirme siyaseti NATO için artık zorunluluktu. Tipik bir Gladyo eylemi ile Berlin Duvarı 9 Kasım 1989'da yıkıldı. Berlin Duvarı ile Doğu Almanya'da başlayan çöküş Sovyetler Birliği'nin yıkılışının habercisi oldu.

1991 yılında önce Sovyetler Birliği yıkıldı. 1992'de Tito'nun ölümünden sonra etnik ve ekonomik savaşların yaşandığı sosyalist Yugoslavya parçalandı. Bu kayboluşların perde arkasında ulus devletleri zayıflatmayı hedefleyen NATO'nun kanlı siyaseti vardı.

Soğuk Savaş döneminde örgüt askeri operasyonlara hiç kalkışmadı. Fakat Sovyetler dağılmasıyla Bosna-Hersek ve Kosava müdahalelerinden sonra operasyonlar Doğu'ya kaymaya başladı.

Yugoslavya'dan ayrılan ülkelerin NATO üyeliği ile  Sovyetlerden sonra kurulan Rusya tam kuşatma altına girdi. Bu fikri savaş etkisini yitirdi. Örgüt, varlık amacını “Radikal İslam tehdidine karşı savunma” olarak ilan etti.

ABD emperyalizmi “Ilımlı İslam” bayrağı altında, “24 ülkenin sınırlarını değiştirmek” hedefli saldırıları başlattı. Etnik ve dinsel çatışmaları körüklendi. 11 Eylül İkiz Kuleler saldırıları ile El Kaide baş düşman seçildi. Radikal İslam ile mücadele adı altında Gladyo'nun kontrolünde islam ülkelerinde ulus devletlerini parçalama faaliyetleri başladı. Etnik ve dinsel siyaset ile Afganistan ve Irak işgalleri, Okyanus Kalkanı Harekatı sonrası Libya ve İran'ı bölme girişimleri ile milyonlarca insan ölüme sürüklendi.

Avrupa, Balkanlar, Kafkasya ve Batı Asya'nın kontrol altında tutmaya çalışan örgütün artık nihai amacı Asya'yı parçalayarak Çin'i kuşatmak. Suriye işgali ile çıkmaza giren Atlantik siyaseti artık büyük bir kaosun eşiğinde …

Türkiye ise bu yolda Asya'ya doğru kendi bağımsız rotasını oluşturmaya devam ediyor.