Uğur Mumcu "Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar" diye uyarıyordu. Fethullah Gülen ise 17 Ocak 1993'te (Uğur Mumcu suikastından hemen önce) “Devlet kademelerine öylesine nüfuz ediyoruz ki, bizi jiletle kazısalar yok edemeyecekler!” ifadeleriyle amacını açık ediyordu.
Deniz Yıldırım
deniz@aydinlik.com.tr
Nazlı Ilıcak ve Taha Akyol’la birlikte katıldığı bir televizyon programında Uğur Mumcu tarikatların iktidara yürüyüşünü şöyle özetliyordu:
“Batıda Katolik örgütlenme siyasetticaret ve din üçgeninde oluştu. Türkiye’de de bu Katolik örgütlenmeye benzer yeni bir parasal kaynak bulundu İslamcı ideolojiye. Örneğin İslamcı bankerler, bunlar sözde faiz esasına karşı kuruluşlar. Gelir ortaklığı diyorlar ama bu faizin başka bir yöntemidir. O kadar yaygın bir örgüt ki bu belgeleriyle gösteririm, Almanya’da camilerde bir takım broşürler dağıtırlar. Derler ki ‘paralarınızı bu İslamcı bankerlere yatırın, Kuran öyle emrediyor.’ Dinci yayın organlarına krediler verirler.
… Türkiye'de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var”
Mumcu 1993 yılındaki bir başka konuşmasında, "Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar" diye uyarıyordu. Fethullah Gülen ise 17 Ocak 1993'te (Uğur Mumcu suikastından hemen önce) İzmir'de Bozyaka Yurdu'ndaki ‘dar dairedeki’ bir sohbetinde “Devlet kademelerine öylesine nüfuz ediyoruz ki, bizi jiletle kazısalar yok edemeyecekler!” ifadeleriyle amacını açık ediyordu. Gülen, o sohbetinde “Çok yakında büyük bir suikast haberi duyacaksınız. Üzerinde senelerce konuşulacak” diyordu!
Aynı yıl İmam Hatipler askeri okullara girebilsin teklifini veren CHP milletvekili ve partinin genel sekreteri Ertuğrul Günay’dı. Bu duruma çok öfkelenen Uğur Mumcu öldürülmeden iki gün önce 22 Ocak 1993 günü “İmamSubay” başlıklı şu yazıyı kaleme aldı.
“İmam ve hatip olarak yetiştirilenler emniyet müdürü, savcı, yargıç, kaymakam olacaklar, bu yasa değişikliği TBMM’den geçerse subay da olacaklar.
Dinsel siyaset 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra parasal kaynağa da kavuşarak devlet içinde köşe başlarını tuttu.
…yaşa var ol Harbiye, Selamünaleküm sivil toplum, Maşallah ikinci cumhuriyet,Ruhuna el Fatiha laiklik.”*
Bu tespite kulak asmayan iktidarlar her daim tarikatları oy deposu ve sermaye kaynağı olarak gördü. 15 Temmuz akşamına kadar…
Ağabeyi Ceyhan Mumcu dönemi şu sözlerle anlattı: “Ertuğrul Günay ‘halkla barışma’ adı altında orduyu siyasallaştıracak bir girişime imza attı. Bu süreçte benim de CHP’den ayrılmayı düşündüğün günlerdi. Uğur’un yazısı çok ses getirmişti. Solculuğu kimseye bırakmayan Günay bildiğiniz gibi sonradan AKP’nin Kültür Bakanı oldu. 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı yine bakan olurdu. Onların ektikleri tohumlar bugün gördüklerimiz.”
Mumcu’nun o yazısı ve konuşmaları günümüzde de geçerliliğini koruyor. Zaten bazı aydınları ölümsüz yapan da gerçeklere bağlılıkları ve geniş ufukları değil midir?
* Uğur Mumcu, Bütün Yazıları Serisi 40. Cilt "Son Yazılar", s.51