Amerikalılar dünya çapındaki faaliyetleri hakkında açık konuşur. Dünyanın patronu iddiasıyla, yaptıklarını ve yapacaklarını böbürlenerek anlatırlar, yazarlar. ABD’nin yürüttüğü örtülü faaliyetlerin ipuçlarına bile, nereye bakacağınızı bilirseniz açık kaynaklardan ulaşmak mümkündür.

Ama tabii bir de okuduğunu anlamak ve yerli yerine oturtmak önemli. Bunun için sağlam bir anti emperyalist bakış ve yıllara dayanan tecrübe gerekir. Bu da Aydınlıkçılığın farkıdır. 

RAND RAPORU

Geçen yıl Nisan ayından bu yana, ABD Hava Kuvvetleri’nin resmi kuruluşu olan ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un en önemli araştırma kuruluşu niteliğindeki Rand Corporation’un raporunu Aydınlık sayfalarında anlatıp duruyoruz. Peki, ne deniyor raporda, bakalım: 

“Bu raporda, RAND araştırmacıları, önümüzdeki on yıl içinde ABDTürkiye ortaklığının karşılaşacağı temel sorunları değerlendirerek ve türbülanslı olması muhtemel bu dönemde ortaklığı ayakta tutmak için olası adımlar önermektedir.” 

Rapora göre TürkiyeABD ilişiklerinde temel sorun şöyle tarif ediliyor: 

“Önümüzdeki beş ila on yıl boyunca Erdoğan, … ABD ve diğer NATO müttefiklerinin çıkarlarına ters düşen iddialı dış politika ve savunma politikaları izleyecek gibi görünüyor”. 

Buna karşı yapılacaklar ise, FETÖ’den PKK/HDP’ye, Davutloğu’ndan Babacan’a, İyi Parti’den CHP’ye muhalefetin tek cephe altında birleştirilmesi tek seçenek olarak sunuluyor: 

“Eğer bu dönemde Türkiye’de yaşayabilir bir koalisyon ortaya çıkar, Erdoğan ve AKP’yi 2023’ten sonra iktidardan söküp atabilirse, 2018 seçimlerinde NATO müttefikleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri canlandırmayı savunan siyasi programlar açıklayan önde gelen üç muhalefet partisinin daha uzlaşmacı bir yaklaşım göstermesi beklenebilir.”

(Rand raporu hakkında ayrıntı için bkz. Serdar Üsküplü, Aydınlık, 24252627 Haziran 2020)

BİDEN PLANI

 “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” başlıklı 276 sayfalık kapsamlı raporun önemi, Biden’ın Başkanlık koltuğuna oturmasıyla Türkiye’ye karşı ABD’nin yol haritası özelliği kazanmasıyla arttı. Biden’ın Başkan seçilmeden önce New York Times’a verdiği demeçte söyledikleri Rand raporundaki önerilerle örtüşüyor: “Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento'ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için, bir süre iyi giden, bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli. Onlarla benim yaptığım gibi daha doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarını desteklemeli ve onlardan daha fazla verim almalıyız. Onları Erdoğan’ı yenmeleri için cesaretlendirmeliyiz.”

RAND RAPORUNDA İÇ İSTİKRARSIZLIK VE KAOS

 Randa raporunun dikkat çeken başka bir önemli noktası, amaçlanan hedefe ulaşmak için iç istikrarsızlığın kışkırtılmasına bel bağlanması. Raporun hemen her bölümünde çeşitli senaryolar ortaya konurken, Türkiye’nin ABD açısından kabul edilemez olan rotasından döndürmek için içerideki siyasi ve ekonomik krizlere gönderme yapılması dikkat çekiyor. “Türkiye'nin iç istikrarsızlık ve ardışık krizlerle boğuşması, dış politikada ve güvenlikte karmaşa ortaya çıkması” olası senaryolar arasında sayılıyor. 

Bunun ABD amaçlarına uygun bir plan olduğunu, ancak Atlantik rahlei tedrisinden geçen dış politika uzmanları inkâr eder.

MOSSAD BAŞKANI’NIN AÇIKLAMASI VE SİYASİ CİNAYETLER

Özellikle ABD’nin isteklerinin somut bir karşılık bulamadığı NATO Zirvesi’nden sonra, Türkiye’deki iç istikrarsızlığın düğmesine basıldığını saptayabiliriz. Burada akıllara, MOSSAD’ın önceki Başkanı Yossi Cohen’in 2019 yılında Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan istihbarat örgütleriyle yaptığı toplantıdaki “Türkiye, İran’dan daha büyük tehdit” açıklaması geliyor. “İran’ın gücü kırılgan, Türkiye asıl tehdit” diyen MOSSAD Başkanı’nın bu açıklamasının yanı sıra 16 Eylül 2021’de Jerusalem Institue for Strategy&Security (JISS) adlı İsrail kuruluşunun, “21. yüzyılda İsrail (ve komşuları) için en büyük engel Türkiye” başlıklı raporunu da hatırlatalım. ABD’nin Batı Asya’daki kirli işlerinde taşeron olarak kullandığı ve daha önemlisi Biden yönetiminin tepe yönetiminin kıyasıya kalkan olduğu İsrail’in bu yaklaşımı ile Rand raporunun buluştuğu yer de Türkiye’de ABDİsrail amaçlarına uygun bir iktidar değişimi için düğmesine basılan kaos olmaktadır. HDP İzmir İl Örgütü’ndeki cinayeti incelerken bu arka planı dikkate almak zorunlu. Biden planında kilit aktör olan HDP’yi mağdur göstermek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenlik politikalarındaki kararlılığı baltalanmak isteniyor.

Fikret Akfırat

Aydınlık