ABD'nin ambargosu bir kez daha Türkiye'yi ev sahibi yapıyor... Milli Dikey Atım Sistemi'nde sona yaklaştık. Atışlı testler bu yıl başlıyor... Hedef önce Quad Pack, ardından Soft Launch...


Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin Milli Gemi (MİLGEM) projesi kapsamında üretilecek İSTİF Sınıfı firkateynlere

MİLDAS sisteminde başta GEZGİN Seyir Füzesi olmak üzere HİSARRF, SİPER, G40 gibi yerli füzelerin
kullanılacağı tahmin ediliyor. Ayrıca izlenen politika gereği; hiçbir yabancı füze sistemi Milli Dikey Atım Sistemi'ne,
hiçbir yerli füze sistemi de yabancı Dikey Atım Sistemi'ne entegre edilmeyecek.

Mk41 Dikey Atım Sistemi (VLS) vermemesi, Türkiye'yi yerli ve milli çözümlere yöneltti. Bunun üzerine Roketsan, normalde 2027 yılında TF2000 Hava Savunma Harbi Firkateynleri ile hizmete girecek MİLDAS projesini hızlandırma kararı aldı. Son sürat yürütülen çalışmalarda sona gelinmeye başlandı. Konuyla ilgili SavunmaSanayist'in sorularını yanıtlayan Roketsan Genel Müdürü Murt İkinci, MİLDAS'ın çeşitli konfigürasyonlara sahip olacağını ve nihai hedefin “QuadPack” ile Seyir Füzesi atım kabiliyeti olduğunu söyledi. İkinci şu ifadeleri kullandı: “SİPER BlokI, 2023 yılında hizmete girmiş olacak. TCG İstanbul (F515)’da Milli Dikey Atım Sistemi ile birlikte HİSARRF’yi kullanacağız. MİLDAS projesi fazlar halinde gidecek. İleri konfigürasyonlarında hem seyir füzesi ve gemisavar füzesi atım hem de QuadPack kabiliyetini kazandırmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. MİLDAS, bu yılın ikinci yarısında gerçekleştirilecek kara testlerinin ardından direkt olarak TCG İstanbul’a entegre edilecek. Deniz testleri ise 2023 yılında tamamlanacak entegrasyon faaliyetlerinin ardından TCG İstanbul'un üzerinde gerçekleştirilecek. Bu sistem İstanbul firkateyni üzerine entegre edildikten sonra diğer füzelerin de MİLDAS’a entegrasyonuna çalışacağız. Milli imkanlarla geliştirilen bütün füzeleri Milli Dikey Atım Sistemimize entegre etmeye çalışacağız.”

Dikey Atım Sistemi, “QuadPack” yeteneğine sahip olması durumunda her hücre, 4 adet hava savunma füzesiyle teçhiz edilebiliyor. Bu da 16 hücreli bir sistemde 64 adet atışa hazır hava savunma füzesi bulundurmaya yarıyor. Böylece gemide daha küçük bir alandan daha fazla füze atma imkanı sağlanıyor.

MK41'DEN UZUN OLACAK

Başlangıçta ABD'li Lockheed Martin'den tedarik edilmesi planlanan Mk41 Dikey Atım Sistemi, Türkiye'nin Rusya'dan S400 hava savunma sistemi almasıyla birlikte ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA)'na çarpmıştı. Türk Deniz Kuvvetlerinin pek çok gemisinde kullandığı Mk41'in ihracatına, TCG İstanbul için onay çıkmamıştı.

Savunma sanayinden bir kaynak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada MİLDAS'ın Mk41'e benzeyeceğini fakat bazı yapısal farklılıkları olacağını söyledi. “MİLDAS 8 metre uzunluğunda olacak. Yani Mk41’den 30 santimetre daha uzun.” diyen kaynak, şu bilgileri paylaştı:

“Sistem, Hisar ailesi ve Atmaca füzeleri dahil olmak üzere yerli füzeleri fırlatabilecek. Türkiye, son 10 yılda yerli bir füze fırlatma sistemi geliştirmek için yeterli bilgi birikimini kazandı. MİLDAS projesi üzerinde çalışıyoruz ve TCG İstanbul’un kabul denemelerinden önce hazır hale getirmeyi hedefliyoruz.”

Kaynak, projenin maliyeti hakkında ise bilgi vermedi.

'SOFTLAUNCH' YOLUNDAYIZ

Su üstü savaş gemileri ve denizaltı platformları tarafından yoğun olarak tercih edilen Dikey Atım Sistemleri; çoğunlukla hava savunma, seyir, balistik ve antibalistik füzeleri dikey olarak fırlatan platformlar olarak görev yapıyor. Bunun yanında örneğin ABD’nin kıyı muharebe gemilerinde (LCS) kullandığı Hellfire AntiTank Güdümlü Füze (ATGM)'yi fırlatan Dikey Atım Sistemleri de bulunuyor. Sistem 360 derece angajman sağlayabildiği için diğer 'lançer'lerden ayrılıyor. Deniz platformları özelinde ise farklı füze tiplerinin kullanımına uygun olmaları, klasik tip lançerlere göre daha az yer kaplamaları, düşük radar kesit alanına (RKA) ve yüksek füze kapasitelerine sahip olmaları da sistemin avantajları içinde yer alıyor.

Dikey Atım Sistemlerinde, füze angajmanının başlatılması için farklı teknikler kullanılıyor. Bunlardan en yaygın olanları ise Cold Launch, HardLaunch ve SoftLaunch. Türkiye de Milli Dikey Atım Sistemi için ColdLaunch ve SoftLaunch alanlarında çalışmalar yürütüyor. Bu tekniklerin birbirlerine göre avantajları ve dezavantajları ise kısaca şöyle:

Hard Launch: ‘Sıcak Başlatma’ olarak da bilinen Hard Launch, birçok ülke tarafından tercih edilen en yaygın başlatma tekniği. Burada fırlatma olayı, harici bir sistem olmaksızın füzenin kendi motoru ile başlatılıyor. Hard Launch esnasında füzenin kendi motoru devreye girdiği ve füze, hücreden kendi enerjisi ile ayrıldığı için reaksiyon süresi daha kısa oluyor. Reaksiyon süresi, özellikle hava savunma füzeleri açısından kritik bir parametre. Hard Launch tekniğinin kullanıldığı sistemlerde, füze motoru dikey atım hücresinin içerisinde çalışmaya başladığı için sıcak gazın tahliyesi amacıyla egzoz tertibatı gerekiyor. Hard Launch esnasında füzenin arıza yapması durumunda, hücre içerisinde infilak etme riski bulunuyor. Böyle bir olayın gerçekleşmesi, atım sistemine ev sahipliği yapan platformun hizmet dışı kalmasına yol açabiliyor. ABD tarafından geliştirilen ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülke tarafından kullanılan Mk41 Dikey Atım Sistemi ve Fransa tarafından geliştirilen Sylver Dikey Atım Sistemi, HardLaunch tekniğini kullanan sistemlere örnek.

Cold Launch: Özellikle Rusya Federasyonu tarafından tercih edilen Soğuk Başlatma tekniğinde ise füze, hücrenin içerisinde bulunan gaz aracılığıyla bir basınç oluşturularak hücreden fırlatılıyor ve belirli bir irtifaya ulaştıktan sonra kendi motorunu çalıştırıyor. Füzenin motoru hücre içerisinde çalışmadığı için Cold Launch tekniği, arıza durumunda platforma daha az hasar verecek olması açısından daha güvenilir bulunuyor. Ancak motoru geç çalıştığı için reaksiyon süresi açısından da dezavantajı mevcut. Ayrıca füze, Cold Launch ile hücreden ayrıldıktan sonra arıza sebebi ile motoru çalışmaz ise fırlatıldığı bölgenin üzerine düşebiliyor. Bu nedenle Rus Dikey Atım Sistemleri, arıza yapan füzenin denize düşmesi için genellikle eğik olarak tasarlandılar. S400 Hava Savunma Sistemi, Tor Hava Savunma Sistemi, TopolM Kıtalararası Balistik Füze Sistemi, LGM118A Peacekeeper Kıtalararası Balistik Füze Sistemi gibi birçok sistem, Cold Launch tekniğini kullanıyor.

Soft Launch: Soft Launch tekniği de esasen Cold Launch tekniğine benzetilebilir. Soft Launch’da amaç; Cold Launch'ta olduğu gibi füzenin motorunun, fırlatma tüpünün dışarısında çalışması. Cold Launch’tan en önemli farkı ise füzenin tüpten ayrılmasını sağlayacak gazın asgari düzeyde kullanılması. Soft Launch sisteminde daha az gaz kullanıldığı için fırlatma sistemine daha az basınç uygulanması, fırlatma sonrası daha az duman çıkacağı için sensörlerin fırlatmadan etkilenmesi riskinin minimize edilmesi ve aynı anda birden fazla angajman gerçekleştirilmesi gibi avantajları bulunuyor.

Cold Launch, Hard Launch ve Soft Launch tekniklerine ilave olarak Çin Donanması, Concentric Canister Launch (CCL) tekniğini kullanıyor.

'YURTDIŞINA BAĞLI KALAMAYIZ'

MİLDAS projesi, 23 Ocak 2021'de gerçekleştirilen TCG İstanbul'un denize indiriliş töreninde Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir tarafından duyurulmuştu. Prof. Dr. Demir, törende yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı: “Ülkemize karşı uygulanan gizliaçık ambargo ve benzeri kısıtlamalar da göstermektedir ki; savunma sanayiimizin hiçbir alanında yurtdışına bağımlı kalamayız. Özellikle kritik teknolojiler ve stratejik alanlarda yüzde 100 yerli ve milli olma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yakın Hava Savunma Sistemi Gökdeniz, Milli Gemisavar Füzesi Atmaca, Milli Dikey Atım Sistemi MİLDAS, Kızılötesi Arama Takip Sistemi, Lazer İkaz Sistemi, Sonar Sistemi, Torpido Karıştırma ve Aldatma Sistemi, Elektronik Harp Sistemi, Savaş Yönetim Sistemi gibi sistemler bu kapsamda geliştirilmektedir.” Savunma Sanayi Başkanlığı Deniz Araçları Daire Başkanı Alper Köse de yaptırımlar üzerine Türkiye'nin kendi fırlatma sistemini yapma kararı aldığını ve MİLDAS'ı üretme görevini Roketsan'a verdiğini duyurmuştu: “FMS (ABD Savunma Bakanlığı Yabancı Askeri Satış Programı), Mk41'in MİLGEM'in beşinci gemisinde kullanılmasına onay vermedi. Böylece Roketsan ile bir anlaşma imzaladık ve sözleşmeyi Roketsan'ın geliştireceği Dikey Atım Sistemi'ne göre yeniden düzenledik.”