MHP lideri Bahçeli, İBB başkanı Ekrem İmamoğlu'nun karla mücadele sürerken İngiltere Büyükelçisi ile balık restoranına gitmesini eleştirdi. Bahçeli, ABD'nin Ukrayna ve Kafkasya'daki faaliyetleriyle ilgili de çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

AYDINLIK / ANKARA

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli konuşmasında, "Beklentimiz ve temennimiz Rusya ile Ukrayna arasında aklıselimin galip gelmesi, barış ve sükûnetin iki ülkenin politikasına da hâkim olmasıdır. Ukrayna’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı zaruridir." ifadelerini kullandı. Bahçeli'nin konuşmasında öne çıkan diğer hususlar şu şekilde:

'UKRAYNA VE PKK'YA  AYNI SİLAHLAr VERİLİYOR'

NATO Genel Sekreteri, geçtiğimiz günlerde, NATO’nun olası bir Rus işgali durumunda Ukrayna’ya savaş birlikleri gönderme planı olmadığını belirtmiştir. ABD Başkanı Biden de aynı çizgidedir, fakat bu ülkenin Dışişleri Bakanı Kiev’e 283 ton mühimmat dahil askeri yardımda bulunduklarını açıklamıştır. PKK/YPG’ye verilen anti tank füzelerinin tıpkısının aynısı Ukrayna’ya da gönderilmiştir. ABD yönetimi Kafkaslardaki gerilimi tırmandıran bir strateji izlerken, hem nalına hem de mıhına vurmayı tercih etmektedir. NATO’nun 'açık kapı siyaseti' ismiyle Rusya sınırlarına genişleme stratejisi, bundan mülhem Moskova yönetiminin istediği güvenlik garantilerini bir türlü elde edememesi istikrarsızlığın kronikleşmesine yaramaktadır.  

PUTİN'İN TÜRKİYE ZİYARETİ

ABD Başkanı’nın, Rusya’nın küçük bir işgaline göz yumacakları anlamına gelen ifadeleriyle birlikte, kısa vadede Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını pek mümkün görmediğini itiraf etmesi tavşana kaç tazıya tut siyasetinden başka bir şey değildir. Sayın Erdoğan’ın Ukrayna’ya gidecek olması, Rusya Devlet Başkanı Putin’in bu ay içinde Türkiye’yi ziyaret planı, bölge barışına, istikrar ve huzur arayışına büyük bir destek olabilecektir.

‘BALIĞA TUZ DÖKTÜ YOLLARA DÖKEMEDİ’

Ne karın yağdığını görebilen ne de kar tutan toprağı anlayabilen kifayetsiz muhterislerin kış günlerinde vatandaşlarımızı perişanlığa mahkum ettiklerini cümle alem görmüştür. Meteoroloji uzmanları, bilim insanları günlerce İstanbul başta olmak üzere ülkemizin tamamında yoğun kar yağışının olacağını alarm zilleri çalar gibi duyurmuşlardı. Birleşik Krallığın Türkiye Büyükelçisiyle 25 gün önce programlanan randevusunu saat gibi hatırında tutan İstanbul Belediye Başkanı, ne gariptir ki, ne gafilliktir ki, meteorolojinin uyarılarını bir türlü hatırlayamamış, aklına dahi getirememiştir. Balığa tuz dökmüştür de yollara tuz dökecek yönetim becerisini gösterememiştir. 

'İSTİKAMETİ ŞAŞMIŞ' 

İstanbullu yolda kalmış feryat figan ediyor, trafik tıkanmış, hayat durmuş, Belediye Başkanı kendisine özel tahsisli kar küreme aracıyla balıkçıya gidiyor. Bunu yaparken de hiç vicdanı sızlamıyor. Üstelik 'Büyükelçiyle yemek karla mücadele kadar önemli' diyebilecek kadar şirazesi kaymış bir görüntü vermekten kaçınmıyor, bundan rahatsız olmuyor. Çünkü istikameti şaşmış, iradesi sakatlanmış, perdesi yırtılmış, pusulası bozulmuştur. Bir büyükelçiyi 16 milyon İstanbulludan daha çok önemseyen bir şahsa Türkİslam medeniyetin en büyük kenti nasıl emanet edilecek?

'BALIK MASASINDAKİ KONUŞMALAR TUTANAK ALTINA ALINDI MI?' 

İstanbul gibi bir kentin belediye başkanının pek tabii herkesle görüşmesi normaldir, beklenen bir durumdur. Normal olmayan husus; karın, kışın tam ortasında lüks bir balık lokantasında vaki görüşmeye niye ve ne maksatla ihtiyaç duyulduğudur. Balık masasındaki konuşmalar tutanak altına alınmış mıdır? 

BAŞKAN BALIKÇIDA  SÖZCÜSÜ KAR TATİLİNDE 

Şu rezalete bakınız ki, Belediye Başkanı balıkçıda tıka basa yerken, sözcüsü de İstanbul’da değil, tatile gittiği İsviçre’de karla mücadele etmiştir. Sanıyorum Alpler’de epey zorluğa katlanmıştır. Kar yağışını konuşmazlar, İstanbul’un dramını konuşmazlar, balıkçıyı konuşmazlar, ne var ki yüzsüzce mobeseyi dillerine dolamaktan da geri durmazlar. Takip ediliyorlarmış, izleniyorlarmış, dinleniyorlarmış, geçin bunları, bırakın bu boş bahaneleri, şiddetli kar fırtınası varken balıkçı lokantasında ne aradığınızı, hangi gizli emellerin peşinden koştuğunuzu söyleyin.

SEZEN AKSU MESAJI 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hakaret etmek, büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak ifade ve düşünce hürriyeti sayılamaz. Bu tip bir kötü söz terbiyesizliktir, edepsizliktir, nitekim suçtur. Hz. Adem ile Hz. Havva’ya cahil demek bir sanatçı marifeti, demokratik bir hak, sıradan bir şarkı sözü olarak değerlendirilemez. Herkes aksini söylese de MHP bu görüşte olamaz, bu ilkelliğe göz yumamaz, selin akıntısına kapılamaz. Hakaret eden, küfreden, faşizan arzularını ilk fırsatta ifşa eden kim olursa olsun, bunun sonuçlarına mutlak surette katlanmalıdır. Bir televizyon kanalında Sayın Cumhurbaşkanı’na en ağır hakaretleri sıralayan sözde bir gazeteciye sessiz kalanların, Trabzon’da bir çocuğun heyecanla söylediği sözlere ateş püskürmeleri ikiyüzlülüğün deşifresidir.

'YOZGAT NEYSE DİYARBAKIR AYNISIDIR' 

Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer diyen Kılıçdaroğlu, senin yolun nereye çıkıyor? Karanlık yolculuğun nereye doğru gidiyor? Kılıçdaroğlu sosyal medyada video çeke çeke akli melekelerini yitirmiş, trolleşmiş bir figür olarak milli ve siyasi hayata bütünüyle aykırı davranmaya başlamıştır. Eğer ille de demokrasiye ulaşacak bir yol aranıyorsa başkent Ankara’nın tertemiz ve geniş yolları aziz milletimizin her ferdine sonuna kadar açıktır. Bizim için Edirne neyse Hakkari odur. Yozgat neyse Diyarbakır aynısıdır. Bütün yolların çakıştığı nokta Türkiye Cumhuriyeti’dir.