'nın yerel Febrayer kanalına konuşan Mişri, Fas'taki "Libya Diyaloğu" görüşmelerinin seyri ve ülkedeki krize dair açıklamalarda bulundu.

Mişri, "Fas'ta toplanan taraflar arasında, devlet kurumlarındaki yönetici pozisyonların belirlenmesindeki şartlar ve standartlar ile ilgili bir ön uzlaşıya varıldı ve uzlaşının imzalanması için perşembe günü Fas'ta toplantı yapılacak." dedi.

Ülkedeki bölünmeyi sonlandırmayı, devletin bölünen kurumlarını birleştirmeyi ve askeri darbe projesini bitirmeyi sağlayacak herhangi bir diyalog davetine DYK'nin icabet edeceğini aktaran Mişri, devam eden diyalog görüşmeleri kapsamında üç sürecin ele alındığı bilgisini paylaştı.

Mişri, "Anayasaya ilişkin bir süreç var. Yürütme otoritesine ilişkin bir süreç var, ancak bu süreç şu an ertelenmiş durumda. Bir de yönetici pozisyonların belirlenmesine ilişkin fiilen başlatmış olduğumuz bir süreç var." diye konuştu.

"BU DEFA GAFİL AVLANMAYACAĞIZ"
Fas görüşmelerine katılımları için, "elimizi uzatarak, ancak dikkatlice gideceğiz" diyen Mişri, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in, geçmişteki siyasi süreçleri baltalaması hakkında şunları söyledi:

"Tüm taraflar arasında hala büyük bir güvensizlik ortamı var ve Gadamis'te (konferansında) bunu tecrübe ettik. Diyalog için 4 Nisan 2019'da Gadamis'e davet edildik ancak savaş suçlusu Hafter, 14 Nisan'da Trablus'a saldırdı. Diyalog ve müzakerelere katılmamız, başka seçeneklerin farkında olmadığımız anlamına asla gelmez. Savaş suçlusu Hafter'in yaptığı yığınakları takip ediyoruz ve bu defa gafil avlanmayacağız."

MERKEZ BANKASININ YÖNETİMİ
Mişri, diyalog görüşmeleri kapsamında Libya Merkez Bankasının yönetim kadrosunun belirlendiğini söyledi.

Buna göre, Merkez Bankası başkanı ve 3 yönetim kurulu üyesinin TM tarafından, başkan yardımcısı ve 4 yönetim kurulu üyesinin ise YDK tarafından belirlenmesi üzerinde anlaşmaya varıldı.

Mişri, Hafter kontrolündeki doğu bölgesinde illegal faaliyet gösteren "sözde merkez bankası" için ise şu ifadeleri kullandı:

"Bayda'daki paralel merkez bankası, Libya devletine yükümlülükler çıkardı ve 50 milyardan (dinardan) fazla kamu borcu oluşturdu. Kanunsuzca sahte para bastırdı. Bilinmeyen harcamaları ve yağma noktasına gelen yolsuzlukları bulunuyor. Trablus ve Bayda'daki merkez bankalarını takip eden bir uluslararası heyet bulunuyor ve bu heyetin ulaşacaklarının takipçisi olacağız."

Ülkede bölünmüş durumdaki parlamento sistemine de değinen ve "parlamento (vekillerinin) bir kısmının Trablus'ta, bir kısmının doğu bölgesinde, bir kısmının da ülke dışında konumlanmış durumda" olduğuna işaret eden Mişri, "bu parçalardan hiçbirinin kendi başına, diğerleri olmadan karar almayacağını" belirtti.

"TÜRKİYE OLMASAYDI YABANCI PARALI ASKERLER BAŞKENTE GİRECEKTİ"
Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakat muhtıraları çerçevesinde Türkiye'nin Libya'daki meşru hükümete verdiği desteği savunan Mişri, şunları söyledi:

"Libya Siyasi Anlaşması (2015 Suheyrat Anlaşması), Ulusal Mutabakat Hükümetine anlaşma imzalama ve silah temin etme hakkı tanımıştır. Türkiye'nin yardımları olmasaydı, Wagner güçleri ve Çadlı paralı askerler Trablus'a girmek üzereydi. Net bir istikrar ortamı (Libya'da) sağlanana kadar bu anlaşmalara müdahale edilmesini asla kabul etmeyeceğiz."

MUAYTİK VE HAFTER'İN PETROL ANLAŞMASI
Darbeci Hafter ile herhangi bir anlaşmaya varılmasını net bir dille reddeden Mişri, şöyle konuştu:

"Savaş suçlusu Hafter'in, siyasi veya askeri olarak, tek bir santimetrekare alan veya herhangi bir makam elde etmesini asla kabul etmeyeceğiz. Bu savaş suçlusunun yer aldığı hiçbir anlaşmayı da kabul etmeyeceğiz."

Bu kapsamda, Muaytik'in Hafter ile petrol üretimi ve ihracatının yeniden başlatmasına ilişkin 18 Eylül'de vardığı anlaşmayı eleştiren Mişri, şöyle devam etti:

"Başkanlık Konseyi üyesi (ve Başbakan Yardımcısı) Ahmed Muaytik ve savaş suçlusu (Hafter) arasında yaşanan anlaşma, Hafter'i içine düştüğü boğulma halinden kurtarmak anlamındadır. Petrol tesisleri zaten Hafter'e rağmen açılacaktı."

Muaytik'in, kimse ile istişare etmeden, tek başına bu kararı aldığını ve kendisinin başkanlık edeceği, hükümetten bile fazla yetkilere sahip bir komite kurduğunu kaydeden Mişri, buna şaşırdıklarını vurguladı.

Mişri, petrol tesislerinin açılmasından yana olduklarını ancak bunun şantaj olmadan yapılması gerektiği vurgulayarak, "Petrol tesislerini kapatan ve yaklaşık 9 milyar dolar zarara neden olanların hesaba çekilmesi gerekiyor. Sayın Muaytik, bu yaptığından öylece sıyrılamaz. Bu hususta Başkanlık Konseyi'ne yazı yazdık ve başka adımlar da atacağız." dedi.

SİRTE VE CUFRA'NIN SİLAHTAN ARINDIRILMASI
Mişri, ülkede kalıcı bir ateşkes ve siyasi çözüm için şart olarak görülen Hafter kontrolündeki Sirte ve Cufra bölgelerinin silahtan arındırılması planına ilişkin, şunları aktardı:

"Plan, bölgenin 30 kilometre doğusu ve batısınının, her iki tarafın güçlerinden boşaltılmasını öngörmektedir. Bu, şu an uzlaşılan bir durum değil, üzerinde nihai bir anlaşmaya varılmamış bir fikir olarak vardır."

Mişri, prensiplerden taviz vermeden ve yönetimde askeri vesayetin olmasına izin vermeden, barışı ve Libya devletinin birliğini sağlayacak her umut ışığını takip edeceklerini de sözlerine ekledi.

LİBYA DİYALOG TOPLANTISI
Fas'ın Buznika kentinde Libya Devlet Yüksek Konseyi ile Hafter'in siyasi müttefiki TM heyetleri arasında 610 Eylül'de görüşmeler yapılmıştı.

Görüşmelerin kapanış oturumunda, ülkedeki üst düzey kurumlara getirilecek isimlerin atama kriterleri hakkında uzlaşıya varılmış, söz konusu anlaşmayı hayata geçirecek prosedürlerin tamamlanması için eylül ayının son haftasında yeniden toplanma kararı alınmıştı.

Fas'ta 2015 yılında imzalanan Suheyrat Anlaşması'nın 15'inci maddesine göre, söz konusu üst düzey kurumlar, "Libya Merkez Bankası Müdürü, Sayıştay Başkanı, İdari Kontrol Birimi Başkanı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Yüksek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı"dan oluşuyor.

Libya'nın doğusu ve batısında iki ayrı yönetim olması nedeniyle söz konusu üst düzey kurumlar da çift başlı bir yapı sergiliyor.