Netflix'in Kulüp dizisi üzerinden 67 Eylül olaylarını çarpıtması, 67 Eylül olaylarını yeniden gündeme getirdi. Dizide, 67 Eylül olaylarında ABD ve Gladyonun rolü görmezden gelinirken Türkiye'nin milli unsurları sorumlu ilan ediliyor. Üstü örtülü bir Türk düşmanlığı körükleniyor.


Teori Dergisi'nin internet sitesinde Kayahan Çetin'in yazdığı yazıda 67 Eylül olaylarının iç yüzü inceleniyor. Başkanlık Cumhuriyet Arşivi Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü arşivine dayandırılan belgelerde 67 Eylül olaylarının sebepleri ve sonrasında toplumda yükselen dayanışma eylemleri gün yüzüne çıkartılıyor.


Yazının tamamı:

67 Eylül olaylarına karşı millî dayanışma örnekleri

Kayahan Çetin


67 Eylül 1955 tarihinde İstanbul’da yaşayan Rum azınlığa karşı, Kıbrıs meselesi ve daha sonra yalanlanan “Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin Yunanlar tarafından bombalandığı” iddiası ile kışkırtılan toplu saldırı ve yağma olaylarına dair farklı görüşler bulunmaktadır. Cumhuriyetle hesaplaşan sivil toplumculiberal görüşün 67 Eylül olaylarına dair en büyük tezi, bu olayların Cumhuriyetin baskıcı ve tepeden inmeci “Türkleştirme” politikasının son halkası olduğu ve yaşanan olayların amacının Rumların mübadele sonrası sadece İstanbul’da kalan ekonomik etkinliklerini de ortadan kaldırarak Türk burjuvazisinin önünü açmak şeklindedir. Toplumda her zaman “öteki” durumda olan Rum ve diğer azınlıkların bu olaylar sonrasında, Türk Milletinin bir parçası olmadıklarına ve hükümetler değişse de azınlıklara karşı ayrımcı politikaların değişmeyeceğine tam anlamıyla ikna oldukları ve bunun sonucunda Türkiye’yi yoğun şekilde terk ettikleri iddia edilir.

Gerçekte ise olayın müzakereleri süren Kıbrıs meselesinde TürkRum gerginliğini emperyalistlerin yararına diri tutmak üzere, baştan ayağa örgütlenmiş bir Gladyo tertibi olduğu, Gladyo’nun o dönemde devlet içinde örgütlediği Seferberlik Tetkik Kurulu ve Millî Emniyet Hizmeti işbirliğiyle planlandığı, medya, belli başlı dernekler, mitingler vb. ile toplumsal kışkırtmanın adım adım yükseltildiği ve olayın faillerinin ve liderlerinin çoğunluğunun o gün Türkiye’nin muhtelif yerlerinden özel olarak İstanbul’a taşındığı defalarca kez kanıtlanmıştır. DP hükümetinin olaylarla ilgili “komünistleri suçlama” davası beraatla sonuçlanmış, 27 Mayıs sonrası Yassıada mahkemelerinde 67 Eylül olayları da hükümete yöneltilen suçlamalar arasında yer almış ve Cumhuriyet tarihimizdeki ilk büyük Gladyo tertiplerinden biri bu davalarda yargılama konusu olmuştur. Olayın failleri ve kışkırtıcıları da farklı dönemlerde cezalandırılmıştır.

Tarihimizden Belgeler köşesinde ise olayın toplumsal boyutuna ışık tutacak belgeleri paylaşacağız. Olaylardan sonra yaşananların liberalsivil toplumcu tezin savunduğu “son kalan azınlıkları temizleme amacıyla hareket edildiği” iddiasından çok farklı olduğunu ve 67 Eylül olaylarının toplumda büyük tepkilere yol açtığı görülüyor. Olaylar sonrasında zarar gören, kayba uğrayan Rum ahalinin ihtiyaçlarının karşılanması için bir yardım kampanyası başlatılıyor. Bu kampanyaya yurdun farklı noktalarından çok sayıda kurum, örgüt, dernek, kişi ve şirketten yardımlar geliyor ve kampanya bir toplumsal imeceye dönüşüyor. Özellikle emekçi sınıflardan gelen yardımları gösteren telgrafların bir kısmını yayımlıyoruz. Belgelerin aslı Başkanlık Cumhuriyet Arşivi Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü dosyalarındadır.




Teori Dergisi'nde yayınlanan yazıya aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

https://teoridergisi.com/index.php/67eylulolaylarinakarsimillidayanismaornekleri