Hiç şüphesiz herkesin ortak kanaatidir 2020 yılının felaketlerle başladığı. Üstelik bu felaketlerin bir kısmı sadece ülkemiz için değil küresel. Son örneği koronavirüstür. (Kovid19) Tüm dünyada korku ve panik yaratmasının ötesinde küresel ekonomik krize sebebiyet vermektedir. Zira bazı ülkeler tamamen karantina uygulaması kararı almakta, dünya ile ilişiğini belirli süreliğine tamamen kesmektedirler.

Bu konuda ülkemizde vakalar daha yeni ve Sağlık Bakanlığı ilk günden bugüne kadar yaptığı çalışmalar ile milletimizin takdirini kazanmıştır. Ancak bu tedbir, milletimizin tamamı tarafından ciddi bir şekilde uygulanırsa başarıya ulaşır.

Ancak tüm bakanlıkların tedbir kapsamında yapması ve karar alması gereken birçok konu var. Bu konuda beklentimiz çok geçmeden gerekli tüm tedbirlerin alınması ve ülkemizin bu felaketten en az kayıp ile (gerek maddi gerekse manevi) başarılı bir şekilde çıkmasıdır.

Söz konusu felaketin ülke ekonomisini genel olarak olumsuz etkileyeceği şüphesizdir. Özel sektörde bazı faaliyet alanları (temizlik ve gıda) dışında çok ciddi ekonomik kayıplara sebebiyet vereceği şüphesizdir.

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Mart 2020 tarihinde yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgınının etkilerini azaltmak için "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketi açıklamıştır. Üretimin ve ihracatın devamı, istihdamın korunması ve işletmelerin uluslararası rekabette geri kalmaması açısından Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi özel sektörde olumlu karşılanmıştır.

Ancak özel sektörün en büyük beklentilerinden biri olan kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması paket kapsamına dahil edilmemiştir.

Bu nedenle ekonomik tedbir kapsamında bir süredir kamuoyunun gündeminde olan ancak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın geçen hafta yaptığı açıklama ile gündem dışı kalan toplum tabiriyle “Vergi Affı” ya da “Vergi Barışı” kanuni tabiriyle “YENİDEN YAPILANDIRMA”nın tekrar gündeme alınması önemlidir.

6736, 7020 ve 7143 sayılı Yapılandırma Kanunları kapsamında hakkı bozulanlar için de yeni bir fırsat olacaktır.

Öte yandan 6736 sayılı kanun kapsamında zamanında ödeme yapan mükellefler için taksitler tamamlanmış, 7020 sayılı kanun kapsamında ise 2 taksit kalmıştır. Yani yapılandırma kanunlarına göre taksilerini ödeyen mükellefler için cari dönem biriken kamu borçları için yeni bir yapılandırma kanununa ihtiyaç olduğu kukusuzdur.

3 YILDA 1 VERGİ AFFI

Bugüne kadar otuzun üzerinde vergi affı ya da af benzeri düzenlemeler yapılmıştır. Bu durum istatiksel olarak her 3 yılda bir vergi affı düzenlemesinin yapıldığını göstermektedir.

2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı yasa ile vergi ve prim borçlarına kapsamlı bir yapılandırma imkanı getirilmişti. En geniş af düzenlemesi olan bu yasa ile mükellef ve vergi daireleri arasındaki davaların sulh yoluyla çözülmesi, matrah artırımı, kasa ve ortaklar cari hesabı ve stok affı ve vadesi geçen kamu alacaklarının yapılandırılması gibi imkanlar sağlanmıştı.

Buna benzer geniş kapsamlı yapılandırma kanunları 2016 yılında 6736 sayılı kanun ve son olarak 2018 yılında 7143 sayılı kanun olmuşlardır.

“AF” YA DA “YENİDEN YAPILANDIRMA”

Vergi kanunlarımızda bir vergi affı tanımlaması yoktur.

Genel anlamıyla “Af” bir suçu veya cezayı bağışlama anlamını taşır.

“Mali af” kavramı ise, vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere karşı uygulanan yaptırımların ortadan kaldırılmasıdır. Vergi borç ve cezaları yanında, para ve idari cezalar, Sosyal Güvenlik Kurumu borç ve cezaları da mali af kavramı içerisinde yer alır.

Mali af kavramı içinde yer alan “vergi affı” da, vergi kanunlarına uygun olarak tarh edilmiş vergilerin belli süreler içinde ödenmesi kaydı ile bunlara ilişkin cezaların veya gecikme zamlarının tamamının veya bir kısmının tahsilinden vazgeçilmesidir.

Son yıllarda çıkarılan vergi ve prim borçlarının affına ilişkin düzenlemelerde anapara için herhangi bir af getirilmemektedir. Bu nedenle bu düzenlemelere af denilmesine İdare karşı çıkmakta ve “yeniden yapılandırma” olarak tanımlamaktadır. Buna göre vadesi geçmiş borçların faizleri silinmekte, enflasyon katsayısı kullanarak yeniden yapılandırılmaktadır. Vadesi uzatılıp kolay ödeme imkanı ve olanakları (kredi kartıyla ödeme gibi) getirilmektedir. Ancak Maliye taksitlerin aksatılmasına da sıcak bakmamaktadır. Zira bir yılda en fazla ikiyi aşan taksit aksatılması halinde yapılandırma bozulmaktadır.

 BİZE GÖRE DE AF DEĞİL “YENİDEN YAPILANDIRMA”

Kamu Hesapları Bülteni'nde yer alan rakamlara göre; 2018 sonu itibariyle mükelleflerin birikmiş borcu, faiz ve cezalarla birlikte 409 milyar Türk Lirası olmuştur. Bu tutar 2019 yılı sonu itibariye 500 milyar TL’yi aşacağını söyleyebiliriz. SSK primleri de dahil olduğunda rakam daha da artmaktadır. Yukarıda yaptığımız açıklamalar ve geçmiş uygulamalar, reel sektörün içinde bulunduğu durum vergi affını zorunlu kılmaktadır.

Ancak, Türkiye’de vergi affına yönelik düzenlemelerin sıklığı, vergisini zamanında ödemeyen mükellefleri her dönem sonunda af beklentisi içine sokarak vergi ödeme mükellefiyetlerini zamanında yerine getirmemelerine yol açmaktadır. Aynı zamanda bu durum, vergisini zamanında ödeyen mükellefler üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta ve kendilerinin mağdur edildiğini düşünmelerine neden olabilmektedir.

Kamu alacaklarının bir an önce tahsilini sağlamak ve mükelleflerin sisteme katılımını sağlamak amacı ile yapılan vergi afları, vergi ödeme bilincinin yok olmasına; cezaların caydırıcılık özelliğini kaybetmesine; kayıt dışı ekonomiyi destekleyerek vergi ahlâkının bozulmasına, adalet duygusunun kaybına neden olabilmektedir. 

Maliye İdaresi de bu durumu dikkate alarak son yıllardaki vergi affı anlayışını daha çok af değil, “yeniden yapılandırma” üzerinde geliştirmiştir.

Bize göre de yeniden yapılandırma düzenlemesi getirilmelidir.

Ancak vergi ve sgk asıllarından vazgeçilmeyerek; matrah artırımı, stok affı, kasa ve ortaklardan alacaklar hesabı, vergi ve sgk cezalarında indirim, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması, vergi cezasına ilişkin davalarda af gibi kümülatif bir düzenlemenin dahil edilerek geniş kapsamlı bir düzenleme doğru ve isabetli karar olacaktır.

Yapılacak düzenleme mükelleflerin toparlanmasını sağlarken diğer taraftan ise ekonomiye acil kaynak aktarımı sağlanmış olacaktır.

YENİDEN YAPILANDIRMA HANGİ YILLARI KAPSAMALIDIR?

Yeniden yapılandırmanın çıkması halinde 31 Mart 2020 tarihinden önceki kamu alacaklarını kapsaması uygun olacaktır. Borçların faiz ve zamlarının silinerek yerine Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi’ne (YİÜFE) göre hesaplanacak tutarların baz alınması ve yeniden yapılandırılarak ödeme periyodunun 3 yıla yayılması zor durumda olan mükellefleri ve küresel felaketten (covid19 vakası) etkilenecek mükellefleri rahatlatacaktır.

Kısaca; adı ister vergi affı olsun isterse yeniden yapılandırma olsun, mevcut durum ekonomik tedbir kapsamında bir düzenleme yapılmasını zaruri kılmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi yapılacak düzenleme mükelleflerin toparlanmasını sağlarken diğer taraftan ekonomiye acil kaynak aktarımı sağlanmış olacaktır.

Hazine ve Maliye Bakanı’nın bu konuda vereceği olumlu karar beklentileri karşılayacaktır.

Superhabertv