KADİM ÜLKER/VİYANA

Bir kaç yıl önceydi. Günümüzde aşırı sağcı partinin lideri olan ve geçmişte cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki adaydan biri olan siyasetçi, Avusturya’nın sağlık sistemini beğenmediğini açıklıyordu. Genel olarak Avusturya sağlık sisteminden memnun olduğunu söyledikten sonra paraya gelince, “milyarlarca Avro’ya mal olan ve Avrupa Birliği ortalamasının kat kat üstünde olan akut durumlar için oluşturulmuş yatak sayısını azaltmak gerekir” diyordu.

Zira Avusturya’da hastaneler bir iki özel hastanenin dışında devlete aittir. Devlete ait olmayan hastaneler de kiliseye ait olduğu bilinmektedir. Sigortaya tabi olarak çalışan ve devlet kurumlarının herhangi birinden işsizlik veya yardım ödeneği alan her birey gereksinimi halinde hastanelerden günlük cüz’i yatak parası ödemenin dışında ücretsiz olarak faydalanır. Hastanelerin kamuya ait olması Avusturya’nın zenginliklerinden birisidir. Sosyal politikacılar ve sağlıkçılar bu sistemin varlığından dolayı gayet mutludurlar. Sendikal kurumlar sağlık sisteminin değiştirilmek istenmesi halinde sokaklara ineceklerinden hiç şüphem yoktur. Sokak eylemi yeterli olmaması halinde büyük ihtimalle genel grev kararı da alabilirler. Koronavirüs mücadelesinde Avusturya toplumu kamuya ait hastanelerin varlığıyla kendilerini rahat ve güvencede hissetmekteler.

Hastanelerin dışında kamuya ait diğer kurum ise radyo ve televizyondur. Avusturya Radyo ve Televizyon Kurumu ORF devlet televizyonu ve radyosudur. Ülkenin küçük olması şans olsa gerek, ikiden fazla izlenen özel televizyon kanalı bulunmamaktadır. Koronavirus mücadele sürecinde hem hastaneler hem de ORF önemli görevler üstlendi.

Avusturya Radyo Televizyon (ORF) kurumu sorumlu ve denetimli bir yayıncılık yapmaktadır. ORF televizyonu hükümetin her basın açıklamasını anında yayımlayarak, hükümetin almış olduğu kararları halka doğrudan, aracısız iletiyor. ORF 1, ORF 2 ve ORF 3 merkezi kanalı bulunan ORF televizyonları toplumun moralini bozacak herhangi bir olumsuzluğu haberleştirmemektedir. Bir federatif devlet olan Avusturya’nın eyaletleri de bazı saatlerde bölgesel yayınlara yer vermektedir. Koronavirüsu ile mücadele günlerinde ORF yöneticileri, muhabirleri, sunucuları ve çalışanlarıyla önemli bir sınavdadır.

ORF, haberlerinde hükümetin açıklamalarını saati saatine verirken, hükümetin dışındaki görüşlere rağbet etmemektedir. Muhalefet partilerinin alınan önlemleri destekleyen ve olumlayan açıklamalarına da yer verilmektedir. Hükümet adına genel açıklamalar başbakan ve başbakan yardımcısı tarafından yapılırken, açıklamaların detayını yetkili bakan vermektedir. Koronalı kriz günlerinde Başbakan Sebastian Kurz, Başbakan Yardımcısı Werner Kogler, Sağlık Bakanı Rudolf Anschober, İçişleri Bakanı Karl Nehammer ve Eğitim Bakanı Heinz Fassmann ORF’in kameralarının ve mikrofonlarının çevrildiği kişiler oluyorlar. Onların dışında yine onların veya sorumluların bulunduğu uzmanlar görüşler açıklamaktadırlar. 

Hükümetin almış olduğu kararlara yönelik muhalefet parti ve liderleri tarafından basına yansıyan ciddi bir eleştirisi olmamaktadır. Hatalı kararlar alınmıştır diye ciddi bir itiraz gelmemiştir. Başta eyalet hükümetleri olmak üzere, virüsün yayılmasını ve gerekli önlemin alınmasını küçümseyen, görmezden gelen hatalı kararların alındığı da ortaya çıktı. Hatalı kararlar alıp bölgelerinde virusun çoğalmasına engel olmayanlar, ORF yayıncılığı içinde tespit edilmiş durumdadır. Bu hatalı kararlar bilinmektedir ve not edilmiş durumdadır. Virus mücadelesinin başarı ile bitirildiğinde hatalı kararların üzerine gidileceği bilinmektedir.

Avusturya’da kamucu sağlık sisteminin varlığı, ORF’in haberciliği ve sağcı muhafazakâr Avusturya Halk Partisi ve Yeşiller Partisinin koalisyon hükümetinin uyumlu şekilde çalışması koronavirüs mücadelesinde Avusturya’nın başarılı ülkeler arasında olmasını sağlayan etmenlerdendir. Bu üç kurumun dışında olmayan bir şey daha vardı. Bu olmayanın var olmaması da korona ile mücadeleye ciddi anlamda katkı sağlamıştır. Olmayan şey, Türkiye’de kanal kanal dolanan ve gazete köşelerinde boy gösteren, her alanın “uzmanı” olduğunu söyleyen kişilerdir. Sözde muhalif bu kişiler katıldıkları tartışmalarda hukukçudan daha hukukçu, sağlıkçıdan daha iyi sağlıkçı, tarihçiden daha iyi tarihçi olan ve her konuda toplumun önüne çıkartılanlar Avusturya toplumunda olmadı. Onların olmayışı toplumu galeyana getiren kışkırtıcı açıklamalardan uzak kalınması, merkezi olarak alınan kararların uygulanmasını sağlamıştır. Federal hükümetin kararlarına yerel eyalet hükümetleri harfiyen uymaktalar. Onun için de koronovirus tehlikesi Avusturya’da sakin seyretmektedir. 

Sağlık Bakanı Rudolf Anschober’ın yapmış olduğu açıklamaya göre 12 Nisan 2020 itibarıyla 144.877 kişiye test uygulanmış. Bakanın açıklamasına göre Avusturya genelinde virüs bulaşan insan sayısının 13.945 olduğu belirtilirken, bu sayının 21 bin olduğu da belirtilmekte. 11 Nisan tarihi itibarıyla 6.604 hastanın yeniden sağlığına kavuştuğu belirtilirken, ölü sayısı 350 olarak duyuruldu. Belli bir milli mutabakatı kabul ettirmiş olan hükümet, devlet televizyonu haberciliği ve hastaneler görev başındadırlar. Hastanelerin virüs ile mücadelede yeterli kapasitesinin bulunduğu bilinmektedir. “Hastanelerde çok fazla yatak var, milyarlarca Avroya mal olan bu yatak sayısını azaltmak gerekir” diyen şahıs aşırı sağcı muhalefet partisi genel başkanından bile bozguncu bir söz çıkmamaktadır.